Bir Tutam Cennet – A Little Bit Of Heaven

A LITTLE BIT OF HEAVEN – BİR TUTAM CENNET

SİNOPSİS

“BİR TUTAM CENNET” New Orleans’ta yaşayan uçuk kaçık bir genç kadının hiç beklemediği bir anda doktoruna aşık olmasını konu alan duygusal bir film…

2000 yapımı “Almost Famous – Şöhrete Bir Adım” filmiyle Oscar’a aday gösterilen Kate Hudson, Oscar ödüllü Kate Bates ve Woopi Goldberg’in de katılımıyla Gael Garcia Bernal ile kamera karşısına geçiyor.

Marley Corbett (Kate Hudson) genç, güzel bir o kadar da uçuk kaçık bir reklamcıdır. En büyük korkusuysa büyük bir aşk yaşayarak kendini birine açmak ve bir ilişkinin sorumluluğunu almaktır. Hayata karşı alaycı bir tavır takınan, olayları pek de ciddiye almayan Marley’in yapacağı doktor ziyareti hem kendisi hem de doktoru (Gael Garcia Bernal) için yepyeni bir macera, bambaşka bir keşif olacaktır.

YAPIM NOTLARI

“A Little Bit Of Heaven” ın senaryosunun yapımcı John Davis’e ulaşma hikayesi Hollywood için çok da sıradışı değil. Los Angeles Four Seasons Otel’de bir arkadaşını bekleyen Davis, yanında oturan bayanla sohbet etmeye başlar. Kadının bir senaryosu vardır, adam hikayeye bayılır… Devamında olacakları tahmin etmek çok da zor değil. Bu filmde sıradışı olan, bir kadının kendini keşfetmesi adına yaptığı yolculuk hikayesini, komedi ve duygusallığı bu kadar hassas ve itinalı bir şekilde harmanlanması aslında.

“A Little Bit Of Heaven” ölümle burun buruna gelmesine rağmen, hayata karşı takındığı neşeli tavırdan asla vazgeçmeyen güçlü bir karakterin hikayesi. “Marley, duygusal bir ilişkinin getireceği sorumluluktan uzak durmak için herşeye alaycı yaklaşıyor. Fakat ölebilme ihtimaliyle somut bir şekilde yüzleşince bir anda hayatın anlamını buluyor.” diyor Davis.

Filmin ilk başta büyük bir stüdyoda, pek çok oyuncu ve yönetmen düşünülerek hazırlandı. Fakat Davis bu filmde komedi ve dram arasında çok hassas bir denge olduğunun başından beri farkındaydı. Bu yüzden alışılmışın dışında olan bu hikayeyi anlatabilecek daha farkı bir prodüksiyon anlayışının peşinden gitti ve Miramax ve Warner Bros yöneticileri Mark Gill ve Neil Sacker’ın kurduğu The Film Departmant ile çalışmaya karar verdi.

“Size yüksek sesli kahkahalar attıran, ardından ağlatan, ardından hışkırarak ağlatan bir senaryonun elinize gelmesi alışılmış bir şey değildir.” diyor Sacker. “İçi içine sığmayan bir kadın var karşımızda. Etrafında onu çok seven pek çok arkadaşı olan, çevresindeki insanların hayatına renk katan, hep ileriye bakan bir karakter. Geri kalan yaşamında sona yaklaştığını fark eden genç kadın, kendini herkese  nasıl yaşaması gerektiğini öğretirken bulur. Senaryoyu defalarca okudum. Her defasında hem güldüm hem de ağladım. Bu film, sahip olduğumuz kısacık zamanda hayatı en keyifli nasıl geçirebileceğimizi öğreten bir ders gibi.”

Yönetmen ve başrol oyuncusu için arayışa giren yapımcılar, Kate Hudson ve yönetmen Nicole Kassell arasında harika bir uyum yakalayacaklarını hissetmişler. Eleştirmenlerce çok beğenilen “The Woodsman”daki performansıyla kendini kanıtlayan yönetmen Kassell özellikle komedi ve dram unsurlarını harmanlamadaki yeteneğiyle dikkatlerini çekmiş.

“Aldığı terfinin hemen ardından Marley’e kanser teşhisi konuyor. Burada beni vuran şey, başına gelen şeylerin onu nasıl etkilediği ve onu nasıl bir yola soktuğu. Senaryoyu okurken ayağım yerden kesildi sanki, sarsıldım.

“Hikayeyi okuduğumda bayıldım ve çok uzun zamandır böyle bir filmin yapılmadığını fark ettim.” diyor Kate Hudson. “Senaryou okuduktan sonra yarım saat ağladım. Nicky ile tanıştığımda farkettim ki bu, hayatını olduğu gibi kabul etme cesaretini gösteren cesur insanları anlatan bir film. Nicky ile birlikte hem ağlatan hem güldüren hem de herkesin kendinden bir şey bulmasını sağlayacak bir film yapabileceğimizi hissettim.

“Nicky senaryoyu ilk okuduğunda çok heyecanlandı.” diyor Gill. “The Woodsman’da da gördüğümüz gibi onun hikayedeki dramı en iyi şekilde perdeye aktaracağını biliyorduk. Burada önemli olan hikayedeki ana karakterin muzur ve eğlenceli tavrını da en iyi şekilde göstermekti ve Nicky bunun farkındaydı. Bu filmi, diğerlerinden ayıracak olan asıl özelliği buydu.”

“Filmde insanların olaylar ile aralarında bağ kurdukları sahneler olacak. Kendilerine çokyakın hissettikleri anlar yaşayacaklar. “diyor Hudson. Senaryoyu her okuduğumda veya bir sahnenin her çekimi sırasında bir öncekine göre daha fazla etkilendim. Karakterle o kadar dolu dolu çizilmiş ki, Marley’in serüveninin başında sonuna kadar onların başlarına gelenlerle nasıl baş ettiklerini öğreniyorsunuz.”

Hudson, Marley’in anne ve babasıyla olan mücadelesi de pek çok kişinin ilgisini çekecek, diyor. Marley’in baskıcı annesini Kathy Bates, vurdumduymaz babasını Treat Williams canlandırıyor. “Marley’in annesi Beverly tam bir tragedya kraliçesi.” diyor Bates. Bu karakterle kızı ve eski kocasıyla yediği bir yemek esnasında tanışacağız. “Ortada çözülmemiş sorunlar olduğunda birbirimizin zayıf noktalarına dokunmakta üstümüze olmaması çok eğlenceli.” diyor Williams. “Kathy’nin olayları spontan bir şekilde daha komik ve daha gerçek bir şekilde yansıtmayı başaran bir oyunculuk yeteneği var. Marley’in birbirinden nefret eden iki insan arasındaki çatışmanın ortasında kaldığı sahneyi Kathy’nin oynaması ve onun karşısında rol almak çok eğlenceli.”

“Beverly her şeye burnunu sokan bir karakter ve Marley hayatını annesinden uzak kalarak geçirmeye çalışıyor.” diyor Hudson. “Beverly hızla Marley’in hayatına tekrar girmeye çalışıyor. Kendisini affetmesi gereken tek ilişkisi bu belki de. Hayatlarını bir arada yürütmeleri o kadar zor ki. Her zaman orada olacağını bildiğiniz tek kişi annenizdir. Onunla büyük tartışmalar yaşamakta çok zorlanmazsınız çünkü hiçbir yere gitmeyeceğini hep bilirsiniz. Ve bir gün sizin çekip gideceğinizi söylemek o yüzden hiç de kolay değildir. Böyle bir ilişkiyi anlatabilmek için Kathy gibi harika bir oyuncu ile çalışmak inanılmaz!”

“Doktor Julian Goldstein’a (Gael Garcia Berbal) gittiği ilk muayenelerde Marley probleminin ciddiyetini alaycılıkla göz ardı eder. Fakat Julian’ın hastalığının teşhisini koymasıyla, genç doktor onu hastalığının ciddiyetine hazırlamaya ve bu serüvende ona yoldaş olmaya başlar.” diyor Bernal. “Başlangıçta Julian, Marley’e göre çok düzgündür.  Daha önce birlikte olduğu adamlara hiç benzememektedir. Bu yüzden de onun hassas davranması için çok uygundur. Onun karşısında çırılçıplak kalmak zorundadır ve Julian buna hazırdır. Julian, Marley’i olduğu gibi kabul edecektir.” “Senaryoyu okuduğumda çok keyif aldım ve duygulandım. Ölümle yaşamdan keyif almak arasındaki nüansı şaşırtıcı bir şekilde yakalayan bir film bu. Geleceğin tehlike altında olduğu bir ortamda birbirlerine aşık oluyorlar. Bu belki de yaşanabilecek en saf aşk. Ellerindeki vaktin kıymetini an be an bilerek, gelecekten kaygı duymadan yaşanan bir aşk.

THE FILM DEPARTMENT sunar bir DAVIS ENTERTAINMENT yapımı bir NICOLE KASSELL filmi
KATE HUDSON GAEL GARCÍA BERNAL “A LITTLE BIT OF HEAVEN” ROSEMARIE DEWITT LUCY PUNCH
ROMANY MALCO TREAT WILLIAMS WHOOPI GOLDBERG KATHY BATES kast JEANNE MCCARTHY ve
NICOLE ABELLERA kostüm tasarımı ANN ROTH kurgu STEPHEN A. ROTTER
yapım tasarımı STUART WURTZEL görüntü yönetmeni RUSSELL CARPENTER, ASC
ortak yapımcı GREN WELLS IAN WATERMEIER yürütücü yapımcı NEIL SACKER MICHAEL GOGUEN
MICHAEL J. WITHERILL SKOT BRIGHT yapımcı JOHN DAVIS ADAM SCHROEDER MARK GILL
ROBERT KATZ senaryo GREN WELLS yönetmen NICOLE KASSELL

Resimler:

Bir yanıt yazın