Karanlıklar Ülkesi: Uyanış – Underworld: Awakening

KARANLIKLAR ÜLKESİ: UYANIŞ
“UNDERWORLD AWAKENING”

Yapım Bilgileri
Vampirler ile Lycan’lar arasındaki binlerce yıllık savaş büyük popülarite kazanmış olan Underworld/Karanlıklar Ülkesi’nin dördüncü ve en görkemli filmi “Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ta 3 boyutlu olarak nefes kesiyor. Ünlü efsanenin imzası hâline gelmiş olan aksiyon ve kargaşayı yeni bir düzeye taşıyan “Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış” ünlü Vampir savaşçısı Selene’i (Kate Beckinsale) bugüne kadarki en çetin rakibiyle karşı karşıya getiriyor, üstelik tam da Selene, uğruna savaştığı her şeyi değiştirecek, şoke edici bir sırrı yeni öğrenmişken.
Selene ile insan-Lycan melezi sevgilisi Michael’ın “Underworld Evolution/Karanlıklar Ülkesi: Evrim”de  Vampirlerin atası Marcus’u ortadan kaldırmasının üzerinden 15 yıl geçmiştir. Aradan geçen zamanda, insanoğlu gerek Vampir gerek Lycan klanlarından haberdar olmuş ve her iki türü de ortadan kaldırmak için seferberlik ilan etmiştir. Bu soykırım sürecinde ele geçirilen Selene on yıldan fazla bir süre sonra uyanır ve kendini Antigen’deki gizli bir laboratuarda tutsak bulur. Antigen Vampirleri ve Lycan’ları yaratmış olan virüse karşı bir aşı geliştirme amacı güden güçlü bir biyo-teknoloji şirketidir.
Michael’ın öldüğü haberi Selene’i çok üzerse de, dondurulmuş şekilde geçirdiği zaman zarfında Michael’dan olan kızı Eve’i (India Eisley) doğurduğunu öğrenmek bu acıyı gölgede bırakır. Kendi ve çocuğu için sığınacak bir yer ararken, Selene kendini, bir zamanlar gururlu oluşlarıyla tanınan türdeşlerinin soyunun neredeyse tükenmek üzere olduğu, sağ kalanların ise yeraltına çekildiği bir dünyada bulur.
Geriye kalan klanlar tarafından dışlanan Selene genç Vampir David’in (Theo James) desteğiyle, hem kendini hem çocuğunu yok etme planları yapan gizli güçleri içinde barındıran Antigen’e karşı kanlı bir intikam savaşına girişir. Geleneksel düşmanları Lycan’lar bir kez daha egemenliği ele geçirmişken, Selene bile, Underworld/Karanlıklar Ülkesi tarihindeki en yırtıcı rakibi olan, genetiğiyle oynanarak güçlendirilmiş üstün-Lycan karşısında güçsüz gibi görünmektedir.
“Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ın başrolünde Kate Beckinsale (“Underworld”, “The Aviator”, “Nothing But The Truth”), Stephen Rea (“V for Vendetta”, “The Crying Game”), Michael Ealy (“Seven Pounds”, “Barbershop”), Theo James (“You Will Meet A Tall Dark Stranger”), India Eisley (“The Secret Life of an American Teenager”) ve Charles Dance (“Game of Thrones”, “Alien3”) yer alıyor.
“Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ı Mårlind & Stein (“Shelter”, “Storm”) yönetti. Senaryosunu Len Wiseman (“Underworld”, “Underworld: Evolution”) ile John Hlavin’in (“The Shield”) ve J. Michael Straczynski ile Allison Burnett’ın (“Untraceable”, “Fame”) kaleme aldığı filmin hikayesi Len Wiseman ile John Hlavin’e ait. Filmdeki karakterlerin yaratıcıları ise Kevin Grevioux ile Len Wiseman ve Danny McBride. “Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ın yapımcılığını Tom Rosenberg (“The Lincoln Lawyer”, “Million Dollar Baby”), Gary Lucchesi (“The Lincoln Lawyer”, “Million Dollar Baby”, “Underworld”), Len Wiseman ve Richard Wright (“The Lincoln Lawyer”, “Underworld”) gerçekleştirdi.
Filmin yönetici yapımcılığını ise David Kern (“The Lincoln Lawyer”, “Fame”), James McQuaide, David Coatsworth (“John Adams”, “Grey Gardens”), Eric Reid, Skip Williamson (“Underworld: Rise of the Lycans”, “Crank”) ve Henry Winterstern (“Conan The Barbarian”, “Underworld Evolution”) üstlendi.
Görüntü yönetimini Scott Kevan’ın (“Death Race”, “The Losers”) gerçekleştirdiği  “Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ın yapım tasarımı Genie ödüllü Claude Paré’nin (“Barney’s Version”, “Night at the Museum”), kurgusu Jeff McEvoy’un (“Wonderland”, “The Lincoln Lawyer”), kostüm tasarımı Oscar® adayı Monique Prudhomme’un (“Imaginarium of Doctor Parnassus”, “Juno”), müziği ise Paul Haslinger’ın imzasını taşıyor.
Filmin süresi 89 dakikadır.

YAPIM HAKKINDA

Yarattıkları mega hit seri Underworld/Karanlıklar Ülkesi’nin dördüncü filmi için, yapımcılar Tom Rosenberg, Gary Lucchesi ve Richard Wright ile serinin yaratıcısı Len Wiseman, muazzam bir risk alarak zaten uluslararası düzeyde son derece başarılı olan yapımı yenilediler ve yeniden yarattılar: Yapımcılar Vampir ve Lycan karakterlerin soyları tükenme noktasına gelene dek avlandıkları, insanın egemen olduğu, çağdaş bir dünyaya taşırken, 3 boyutlu son teknolojinin heyecanını da bu karışıma eklediler.
Total Recall’un yeniden yapımı gibi yakın vadeli projelerini askıya alan serinin yaratıcısı Len Wiseman bu kez yönetmen koltuğuna oturmamayı seçti ama yapımcı olarak katkılarını sürdürdü ve olağanüstü hikayenin akışına fikirleriyle ilham verdi. Lakeshore Entertainment’ın başkanı Gary Lucchesi, “Len, Selene ile Michael’ın çocuk yaptıkları bir senaryo hayal etti. Filmin çıkış noktası buydu. Len’in katkıları olmaksızın böyle bir film yapmak mümkün olmazdı. Yapım tasarımından senaryonun yazımına, oyuncu seçimine kadar her aşamaya dahil oldu” diyor.
Underworld/Karanlıklar Ülkesi destanının ilk iki filminde rol almış olan Kate Beckinsale, Vampir Ölüm Taciri Selene olarak bir kez daha serideki yerini alıyor. Uzun süren bir tutsaklık dönemine son vererek kaçan Selene, insanların gerek Vampir gerek Lycan klanlarının kökünü başarılı bir şekilde kurutmak üzere olduklarını görür.
“Bu, ‘Underworld Evolution/Karanlıklar Ülkesi: Evrim’de sonlanan hikayenin devamı niteliğinde” diyor filmin yönetici yapımcısı David Coatsworth ve ekliyor: “Selene’i modern dünya bağlamına koymak ve insanlarla etkileşmesini sağlamak filmdeki iki önemli yenilikten biriydi. İkincisi ise Selene’in ergenlik çağında bir kızının olduğunu keşfetmesi. Bu durum Selene’in gelişimine yepyeni bir boyut ekliyor ve geleceğe uzanma ihtimali sunuyor”.
‘Underworld Evolution/Karanlıklar Ülkesi: Evrim’in bitiminden 15 yıl sonrasında başlayan “Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış” hikayeye yeni karakterlerle birlikte yeni kurallar da getiriyor. “Bana kalırsa, serinin hayranları daha önce izlediklerinden daha aksiyon yüklü ve bir ölçüye kadar daha şiddet dolu bir Underworld/Karanlıklar Ülkesi görecekler” diyor Lucchesi ve ekliyor: “Selene bu filmde her zamankinden daha sert. Şiddete daha meyilli. Bu çok güçlü ve dramatik hikayede oyunculuklar da olağanüstü. Daha önceki filmlerde çıtamızı yüksek tutmuştuk ama bu filmi bence izleyiciler gerçekten ilginç bulacaklar”.
Getirilen yenilikler filmi mitolojik geçmişinden alıp, bilimkurgu aksiyon gerilimin dünyasına sokuyor. “Hikaye bizim geçmişimiz, şimdimiz ya da geleceğimizde geçmiyor. Hikaye bu üç zamansal dönemin kendine özgü versiyonunda geçiyor” diyor Lakeshore’dan Richard Wright.
Serinin önde gelen ismi Wiseman bu kez filmi yönetmeye müsait olmadığı için yapımcılar yeni yapımın başına geçecek kişiyi bulmak için yoğun bir arayışa girdiler. “Underworld/Karanlıklar Ülkesi serisine ilgi duyan bir dizi genç yönetmen üzerinde düşündük. Bu grup içerisinde İsveçli yönetmenler Måns Mårlind ve Björn Stein de bulunuyordu” diyor Lucchesi ve ekliyor: “Bu ikilinin ortaklaşa yönettiği, Storm adında, gerçekten ilginç bir yapım vardı ki bu film bize göre Underworld’den büyük ölçüde etkilenmişti”.
Wright ise bu konuda şunları söylüyor: “Daha önceki filmlerini izlediğimizde kadın kahramanın nasıl oluşturulacağını, filmin nasıl çekileceğini, kamera hareketlerini, renk paletini, kısacası her şeyi anladıklarını görebildik. Sonra, bize bu filmin neye benzemesi gerektiğini gösteren ayrıntılı bir sunum kitabı verdiler. Bu arkadaşların partiye çok renk katacakları böylece anlaşıldı”.
Daha önce hem bireysel olarak hem de ayrı ayrı yönetmenlik yapmış olan Mårlind ve Stein çocukluktan beri tanışıyorlar. Aralarında oluşmuş olan esrarengiz bağ, birlikte en etkili şekilde çalışmalarına, üstelik her gün dönüşümlü olarak yönetmenlik koltuğuna oturmalarına olanak tanıyor. “Çekimlerden önce yazı tura atarız. Genellikle Måns kazanır ama buna pek de kazanmak denemez. Yazı turayı kazanırsanız, ilk gün siz yönetirsiniz ve ilk günler tam bir kaostur” diyen Stein, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Måns yönettiğinde, ben onun kankası olurum. Hep yanında yer alıp, onu desteklerim’. Şovu o yönetir ve oyuncularla, kameralarla, akla gelebilecek her şeyle ilgili kararı o verir. Benim orada olma amacım, oyuncu seçimiyle, yapım tasarımıyla, görsel efektler ya da benzeri bir şeyle ilgili acil olmayan soruları ele almaktır”.
İkili, her gün dönüşümlü olarak yönetmenlik yapmanın kendilerine muazzam bir avantaj sağladığını hissediyor. “Enerjimizi toplamak ve sonraki güne hazırlanmak için zamanımız oluyor” diyor Mårlind ve ekliyor: “Bütün gün yangın söndürmeniz gerekmeyince, zihniniz daha berrak oluyor ve büyük resim hakkında daha çok düşünebiliyorsunuz”.
Yöntemleri kulağa çok sıradışı gelse de, filmin oyuncuları ve yapımcıları ortaya çıkan sonucun büyük destekçisiler. Beckinsale, “Dönüşümlü çalışmaları sayesinde, kendi sıraları konusunda inanılmaz heyecanlı kalabiliyorlar. Asla bitkin düşmüyorlar. Ben bir yönetmenle evliyim, dolayısıyla bunun nasıl perişan edici bir tempo olduğunu biliyorum. Her zaman 50 tane insan size soru sorar. Ortağınız bu soruları cevaplıyorsa, siz oyuncularınıza ve yapmakta olduğunuz çekime odaklanabiliyorsunuz” diyor.
Yönetmenler seriyi yaratmak için ortaya konmuş tüm çalışmalardan fazlasıyla haberdar oldukları için projeye büyük saygı duyuyorlardı. “Filmler güçlü, ilginç ve iyi geliştirilmiş bir mitolojiye sahipler ki onların hayranı olma nedenimiz de bu” diyen Mårlind, şöyle devam ediyor: “Burada aşk gibi, hayatta kalma ve ölüm gibi evrensel temaları işliyoruz. İşin bu kısmını çok ciddiye alıyoruz ama bir yandan da çok havalı şeyler olup bitiyor. Seriyi öne çıkaran şey, performansların ve görsel stilin başarılı bir karışımı ki bu bizim hoşumuza giden bir şey. Biz kendimizi sadece görsel yönetmenler ya da sadece oyuncu yönetmenleri olarak görmüyoruz. İkisini de seviyoruz”.
Stein’e göre, ikilinin birinci kaygısı, bir yandan geçmişin en iyilerini korurken, bir yandan da beyaz perdeye yeni, zorlayıcı öğeler taşıyabilmekti. “Olaya balıklama daldık çünkü harika bir senaryoydu” diyor Stein ve ekliyor: “Filmin konsepti aslında önceki filmlerden bir parça uzaklaşıyor, dolayısıyla ince bir çizgi üzerinde yürüyoruz. ‘Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi: Uyanış’ bugünde, bizim dünyamızda geçmiyor. Bu zorlu bir işti çünkü yeni bir dünya yaratmamız gerekirken, bu dünyanın üzerine Underworld/Karanlıklar Ülkesi damgasını da vurmamız ve seriye sadık kalmamız şarttı”.
Yönetmen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Len Wiseman’la bol bol konuştuk ve kendisi Underworld/Karanlıklar Ülkesi mitolojisine neyin uyup neyin uymayacağı konusunda çerçeveyi belirlememizde bize çok yardımcı oldu. Tüm yeni durumlar tamamen farklı bir ortamda sunuluyor. Dolayısıyla, süreç sırasında da pek çok karar vermemiz gerekti ki bu eğlenceliydi”.
Kurtadamların ve Vampirlerin zamandan bağımsız arketipleri olduğu gibi kaldı. “Vampir, hepimizin seksi ve karanlık yanı” diyor Mårlind ve ekliyor: “Ama bir de, yıkıcı güç olan kurtadam yanımız var”.
Stein’a göre ise en büyük değişiklik güç dengesinde: “Vampirler ilk kez mazlum konumundalar, dolayısıyla, arka çıkmak istediğiniz bir azınlık oluyorlar. Bir insanı kolayca öldürebilirler ama tüm insanlığı öldüremezler. Bence serinin hayranları için heyecan verici olan, Underworld/Karanlıklar Ülkesi evrenini genişletecek, mitolojide daha derine inmemizi sağlayacak bir adım atıyor olmamız”.
Bunun olmasına yardım edecek birçok yeni karakter mevcut. Bunlar arasında yenilgiye uğrayıp yeraltına inmiş bir Vampirler topluluğu ve Selene’in kızı (17 yaşındaki India Eisley’nin canlandırdığı) Eve de bulunmaktadır. Eve’in Vampir-Lycan melezi oluşu onu henüz keşfedilmemiş güçleri olan, nitelikleri bilinmeyen biri yapar. “Eve bir Vampir ya da bir Lycan değil. O hem ilk Lycan-Vampir melezi hem de Alexander Corvinus’un soyundan gelen son kişi. Bu durum da onu hem Lycanlar hem de Vampirler arasında istenmeyen kişi yapıyor” diyor Eisley.
Underworld/Karanlıklar Ülkesi mitolojisindeki bir başka gelişme de Lycan ırkının evriminde asırlık düşmanlarıyla dengeleri altüst edecek bir bölünmenin yaşanmasıdır. “Artık üç farklı tür var” diyen Lucchesi, bunu şöyle açıklıyor: “Gerilemiş, zar zor hayatta kalan Lycan’lar yeraltına inmek zorunda kalmış. Kötü beslenme sorunu yaşıyorlar. Bunlar yırtıcı, adeta zombileşmiş Lycan’lar. Bir de, daha önceki filmlerde gördüğümüz normal Lycan’lar var”.
Ama en kayda değer gelişim üstün-Lycan’ın doğuşudur. “Bu yepyeni bir yaratık” diyor yapımcı ve ekliyor: “Üstün-Lycan devasa bir yapıya sahip. Boyu 3,5 metre ve yaklaşık 550 kilo ağırlığında. Daha geniş bir göğsü, daha uzun kolları ve biraz daha kısa arka bacakları var; önceki Lycan’lardan daha çok gorillaya benziyor. Şimdilik bu türün tek örneği var ve bu yaratık her daim öfkeli gibi görünüyor. Arabaları sağa sola fırlatıyor, duvarlara delikler açıyor ve Selene’den de pek hoşlanmıyor”.
Mårlind yeni yaratığı “Lycan türünün nihai örneği” olarak niteliyor ve şunları söylüyor: “O, insanoğlunun deneylerinin bir ürünü. Kurtadamların aşil tendonu olan gümüşe karşı dirençli olduğunu öğreniyoruz; yani onu durdurmak neredeyse imkansız”.
Burnett ise şunu ekliyor: “Underworld/Karanlıklar Ülkesi karakterlerinde şiirsi bir şey var. Oyuncular büyük çoğunlukla dil konusunda çok yetenekliler. Onlara ve canlandırdıkları karakterlere yüksek bir anlatım gücü vermek istedik”.

“Underworld Awakening/Karanlıklar Ülkesi:Uyanış”ta, yapım ekibi hem serinin hayranlarına hitap edecek hem de daha önce Underworld/Karanlıklar Ülkesi destanını deneyimlememiş izleyicilerin dikkatini çekecek bir hikaye yaratma amacı güttüler. “Bence önceki filmleri beğenip yenisine gelen insanların bekledikleri bazı şeyler, görmek istedikleri bazı gelenekler var” diyor Coatsworth ve ekliyor: “Ama aynı zamanda yeni bir şeyler de görmek istediklerini düşünüyorum. Bu durum iki yönlü bir zorluk getiriyor. Bir yandan oyunun kurallarına sadık kalmak, bir yandan da hikayeye yeni bir boyut katmak zorundaydık”.
Coatsworth filmin her iki düzeyde de başarılı olduğuna, ayrıca heyecanlı ve eğlenceli bir yapım olarak kendi başına ayakta duracağına inanıyor: “Bu filmi takdir etmek için önceki herhangi bir Underworld/Karanlıkla Ülkesi filmini izlemiş olmanıza gerek yok. Bana kalırsa, aksiyon filmlerini ve 3 boyutlu yapımları seven yeni bir grup, filmin en büyük izleyici kitlesini oluşturacak”.
Yapım ekibi, Selene ve Michael’a bir kız çocuğu vererek, serinin ömrünü geleceğe taşımayı umut ediyorlar. “Gerek Selene gerek Eve ölümsüz oldukları için, kim bilir neler olacak” diyor Wright ve ekliyor: “Bin yıl beraber olabilirler”.

Bir yanıt yazın