G. I. Joe: Kobra’nın Yükselişi – G.I. Joe: Rise of Cobra

“G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”
7 Ağustos’ta Türkiye Sinemaları’nda

Gişelerde rekorlara imza atan filmlerin yönetmeni Stephen Sommers, “Mumya”, “Mumya’nın Dönüşü” filmlerinin ardından üçüncü hareketli, aksiyon dolu filmiyle beyaz perdeyle buluşuyor: “G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi.” Dünyanın en vatansever oyuncak figürlerinin mitolojisini alıp yakın geleceğimize taşıyan Sommers, eşsiz ve güçlü bir aksiyon macera filmi yaratıyor.
Her zaman yeniliklerle ortaya çıkan Sommers, sinema dünyasının yükselen yıldızlarından ve tecrübeli isimlerinden oluşan uluslar arası bir oyuncu kadrosu toplayarak, terörizme karşı savaşan kahramanların, kötülüğe karşı savaşan iyilerin hikayesini anlatıyor.

Orta Asya’nın dağlarından, Mısır’ın çöllerine, Paris’in kalabalık caddelerinden, Kuzey Kutbu’nun buz örtüsüne kadar her yerde, G.I. JOE olarak bilinen seçkin ajanlardan oluşan ekip, silah tüccarı DESTRO ve dünyayı kaosa sürüklemek isteyen gizemli KOBRA örgütüyle savaşmak için geleceğin casus teknolojisini ve askeri teçhizatlarını kullanıyor.
Paramount Pictures ve Spyglass Entertainment sunar, Hasbro işbirliğiyle, bir di Bonaventura Pictures yapımı, Stephen Sommers’ın yönettiği “G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi.” Oyuncular Adewale Akinnuoye-Agbaje, Christopher Eccleston, Joseph Gordon-Levitt, Byung Hun Lee, Sienna Miller, Rachel Nichols, Ray Park, Jonathan Pryce, Saïd Taghmaoui, Channing Tatum, Marlon Wayans ve Dennis Quaid. Filmin yönetmeni Stephen Sommers. Senaryo Stuart Beattie, David Elliot & Paul Lovertt’a ait. Filmin yapımcıları Stephen Sommers, David Womark, Gary Barber, Roger Birnbaum ve Erik Howsam. Görüntü yönetmeni Mitchell Amundsen.  Yapım tasarımcısı Ed Verreaux.  Filmin kurgucuları Bob Ducsay ve Jim May. Kostüm tasarımcısı Ellen Mirojnick.  Müziğin bestecisi ve icracısı Alan Silvestri.

Süre:  118 dk.
Oynayanlar: Dennis Quaid, Arnold Vosloo, Sienna Miller, Ray Park, Rachel Nichols, Adewale Akinnuoye-Agbaje
Yönetmen: Stephen Sommers
Yapımcı: Lorenzo Di Bonaventura, Brian Goldner, Stephen Sommers

OYUNCAKLARDAN AKSİYON KAHRAMANLARINA

G.I. JOE: Bu adı duymak bile hemen kahramanlık, vatanseverlik ve bir görevi tamamlamak için gerekli dayanıklılığı çağrıştırıyor. 1964’te Hasbro tarafından ilk kez piyasaya sürüldüğünden bu yana milyonlarca çocuk G.I. Joe’yu bu şekilde tanıyor. “G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”nin yapımcılarından Lorenzo di Bonaventura “Bu adı söylediğinizde herkes hemen hatırlar.” diyor.
Filmin yapımcılarından biri olan Hasbro’nun başkanı ve genel müdürü Brian Goldner, G.I. JOE piyasaya çıktığında aksiyon oyuncağı teriminin henüz yeni olduğunu söylüyor. Erkek çocuklar asla moda bebekleriyle oynamazdı ancak bir aksiyon kahramanı ya da oyuncağı sunma fikri ortaya atıldı ve tuttu da. Küçük bir çocuk için bu oyuncaklar, kendisine güç verecek ve aksiyonun bir parçası olduğunu hissettirecek bir kahramanın kişileşmiş haliydi. G.I. JOE’nun popülerliği, Vietnam Savaşı dönemi boyunca devam etti, yeni donanımlar çıktı. Fakat G.I. JOE en büyük değişimini 1983 yılında yaşadı. O yıl 30 santimlik bir oyuncak olmaktan çıkıp boyu daha yaygın olan 10 santimetreye çekildi. G.I. JOE aynı zamanda tekil olmaktan çıktı ve dünyanın dört bir yanından gelen, her biri kendi uzmanlık alanı ve görevini yapmasını sağlayacak gelişmiş donanımlara sahip süper seçkin askerlerden oluşan bir ekibe dönüştü.
“G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”nde keskin nişancı ve silah uzmanı RIPCORD; Katana kılıçları ve Glock tabancası taşıyan, dövüş sanatları, teknik takip ve sızma harekatlarında uzman olan ninja savaşçısı SNAKE EYES; dövüş sanatları ustası ve gazla çalışan arbaletli tabancada uzman, sert ve zeki SCARLETT; gizli elektronik ve teknoloji uzmanı BREAKER; ekibin silah uzmanı HEAVY DUTY; ekibin komutanı GENERAL HAWK; casusluğa geçiş yapan eski bir manken olan ve GENERAL HAWK’un asistanlığını yapan COURTNEY “KAPAK KIZI” KREIGER; ve tabii ki G.I. JOE’nun lideri ve ideal asker sayılan deneyimli ve cesur DUKE var.
Di Bonaventura bu konuda şöyle diyor: “Her birinin çok iyi olduğu özel becerileri var ve ekip bu becerilere güveniyor.”
1985’te son derece popüler bir TV çizgi dizisi çıktı. Fakat G.I. JOE’nun yeniden dönüşümünü sağlayan şey uzun süre devam eden çizgi romanlar oldu. Yeni aksiyon oyuncaklarının, çizgi romanlarının ve bir TV dizisinin kombinasyonu, G.I. JOE’yu daha da ileriye taşıdı. “O dönem, hayranların ortak hayal güçlerini ateşlediler.” diyor Goldner.
“Hatta 1980’lerin G.I. JOE’su, global olarak orijinalinden çok daha başarılıydı.” Çizgi roman için Hasbro, Marvel Comics ile ortaklığa gitmeyi seçti. Aradan geçen başarılı on yıllar boyunca hayran kitlesinin gelişmesiyle, G.I. JOE’nun artık beyazperdeye taşınması çok doğaldı. Neden bu kadar uzun sürdü. “Hasbro geçmişte bu konuyu ele almış ve farklı sinemacılarla görüşmüştü.” diye açıklıyor Brian Goldner. “Bence şirketin hikayeyi anlatma, mitolojiyi koruma ve G.I. JOE ile KOBRA mücadelesi ekseninde neler yapılabileceğine dair sinemacılara yardımcı olma konusunda belirli bir bakış açısı yoktu.”
2000 yılında şirket, G.I. JOE dahil markalarını yeniden oluşturmanın yollarını aramaya başladı. “Erkek çocuklar sektöründe güçlüydük. Transformers’ımız, G.I. JOE’muz vardı. Günümüzde bir şeyler ifade edebilecek ne tür hikayeler anlatabileceğimiz üzerinde odaklandık.” diyor Goldner.
Başarılı Hollywood yapımcısı Lorenzo di Bonaventura ve yapım şirketi di Bonaventura Pictures, G.I. JOE filmiyle yakından ilgileniyordu ve Hasbro’da bu işin peşine düştü. “Lorenzo, Brian Goldner ile buluştu ve G.I. JOE’yu büyük bir sinema filmine dönüştürmeyi konuştular.” diye belirtiyor filmin sorumlu yapımcısı Erik Howsam. Howsam’ın kendisi de bir G.I. JOE hayranı çocuktu. “Dört yaşımdan itibaren sadece 30 santimlik G.I. JOE ile değil, yeniden oluşturulan 80’lerin G.I. JOE’larıyla da büyüdüm. Okuldan eve koşarak gelir, çizgi
dizileri seyreder, çizgi romanları alır ve tüm oyuncaklarını satın alırdım. Lorenzo tutup ‘G.I. JOE üzerinde çalışıyorum.’ dediğinde gözlerim yerinden fırladı.
Paramount, G.I. JOE’nun haklarını satın aldı. Fakat di Bonaventura’ınn 2007’da Hasbro’nun markası TRANSFORMERS ile gişelerde çok başarılı olması, nihayet bu projenin ele alınmasını sağladı. Di Bonaventura bu konuda şöyle diyor, “Transformers, üzerinde çalıştığımız ikinci projeydi. G.I. JOE çizgi romanlarındaki genel hava insanların film olarak dikkatlerini çekmeye yetmiyordu.” Transformers’ın muhteşem başarısı tüm bunları değiştirdi. “Bu tür derinlere işlemiş mitolojiyle elde edilebilecek başarının boyutlarını herkes gördü.
Sonrasında ‘A anlıyorum. Anladım. Gerçekçilik ve fantazi dünyası çok iyi harmanlanabilirmiş.’ sesleri yükseldi. G.I. JOE’ya başlanmasını sağlayan şeyler bunlardı ve Paramount son derece teşvik edici bir stüdyo.”
Süper aksiyon ve mitoloji dolu böyle bir hikayeyi yönetecek kişiyi bulmak için di Bonaventura, her iki türde de temel değişiklikler yapılmasını sağlamış olan isme, Stephen Sommers’a yöneldi. “Mumya” ve “Mumya’nın Dönüşü” filmlerinde gizemli olayları ele alışı, aksiyon ağırlıklı plato çekimleri, dünyanın dört bir yanında gerçekleşen macera, mizah, büyük karakterizasyonlar ve ölüm ile yaşam arasında kalınan durumlarda araya romantizmin serpiştirilmesi, iki filmin de dünya çapında gişede son derece başarılı olmasını sağlamıştı.
Bu filmin yönetmen açısından benzersiz bir zorluğu vardı. “İlgimi çeken şey, bu filmin bir çizgi roman ile James Bond filmi arası bir şey olacak olmasıydı.” diyor Sommers. “Gerçek hayatta bulamayacağımız karakterlerle dolu bir tuvale, G.I. JOE dünyasının mevcut harika mitolojisini işleyecektik.” Goldner bu konuda “Steve, orijinal 30 santimlik G.I. JOE’nun dünyasını iyi anlıyordu ve KOBRA ile mücadele eden G.I. JOE hikayesini anlamaya başladığında çok heyecanlandı ve filme ivme kazandıran da bu oldu.” dedi.
Sommers, “Benim çocukluğumdaki G.I. JOE, bu filmdekinden çok farklı.” dedi. “80’lerde Hasbro’nun bu ürünü yenilemesi, tüm olguyu sıfırlamış oldu. Çizgi roman ve çizgi dizilerdeki oluşturulan mitolojiyle de tüm bunları desteklediler. Bu yüzden bir film için büyük bir potansiyel olduğunu hissettik.” dedi.
G.I. JOE hikayesine hayat vermek, bir aksiyon oyuncağının yerine gerçek insanlar koymaktan çok daha fazlasını içeriyordu. “Orijinal 30 santimlik G.I. JOE’ya sadık davrandık ama bu film bir oyuncak filmi değil.” diyor di Bonaventura. “80’lerdeki çizgi romanlara dayanıyor ve bunlarda karmaşık mitoloji ve bir dizi yeni ortaya çıkan karakterler var.”
Karakterlerin, savaş giysilerinin içinde aykırı durmaması için di Bonaventura, senaryo için senarist Michael B. Gordon’la anlaştı ve senaryoyu Stephen Sommers’la birlikte yazdılar. Sonradan devreye senaristler David Elliot & Paul Lovett girdi. Bu ikili daha önce büyük sükse yapmış aksiyon-gerilim filmi “Dört Kardeş” filminin senaryosunu yazmıştı. Sonra yapımcılar, “Karayip Korsanları” üçlemesiyle kültürel ikonlara hayat kazandırabileceğini kanıtlamış olan Stuart Beattie’ye başvurdu.
Beattie yaşananları şu şekilde anlatıyor, “Lorenzo damdan düşme bir şekilde beni aradı ve ‘Hey, G.I. JOE’yu yapalım.’ dedi. Ben de ‘Evet.’ dedim. Bunun nedenlerinden biri Lorenzo. Etrafındaki insanları çalıştırmayı çok iyi biliyor. Bunun başarılı olacağını biliyordum. Ben Avustralyalıyım e G.I. JOE ile büyümedim. Bana anlattıklarında bunun karşı konulmaz bir dünya olduğunu düşündüm.”
Sommers bu konuda “Çok sayıda insan çocukluklarında ve yetişkinlik hayatlarında bu karakterlerle yaşadı. Bu açıdan bizim belli bir sorumluluğumuz var. 20-30 yıldır G.I. JOE ile içli dışlı olmuş insanlarda hayal kırıklığı yaratmak istemem.” dedi.
Sommers’ın “Mumya” filminden tanıdığımız deneyimli oyuncu Arnold Vosloo, G.I. JOE’da ZARTAN’ı canlandırıyor. “Belli bir hayran kitlesi olan bir proje yapıyorsanız, bu her zaman zordur çünkü onlarda hayal kırıklığı yaşatmak istemezsiniz. Çuvallarsanız, sizi sokakta durdurur ve yüzünüze vururlar.” diyor. RIPCORD’u canlandıran Marlon Wayans ekliyor, “Bu işi yanlış yaparsak G.I. JOE kostümü giymiş bir çılgın çizgi roman tutkunu evimde beni pataklamaya çalışacaktır. Fakat filmin bu halinden memnun olacaklarını düşünüyorum.”
Bir filmin başarılı olabilmesi için sadece kahramanlarının beyazperdede hayat bulması için yıllardır beklemekte olan tutkulu hayranlara hitap etmesi yetmez. Potansiyel hayranları da çekebilmesi gerekir. Sorumlu yapımcı David Womark bu konuda “Biz sinemacılar iki tür efendiye hizmet etmek zorundayız.” diyor. “Tutkulu hayranları tatmin ederken, bir yandan da G.I. JOE hakkında bir şey bilmeyen insanları çekebilmeliyiz.”
Beattie, askeri terminoloji ve G.I. JOE argosunu ayrıntılı bir şekilde inceledi. “Bu karakterlerin kullandığı belli sözler, hayranların onları JOE karakterleri olarak tanımlamasını sağlıyor. “ diyor Beattie. “Bu sadece askeri bir film değil, bir G.I. JOE filmi.”
“G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”nde senaryo aşamasında çalışan tüm yazarlar, hayranların bildiği ve sevdiği temel G.I. JOE hikaye kalıplarını korumaya özen gösterdi. G.I. JOE ekibinin taşımakta olduğu gizli bir silah var ve onun yanlış ellere düşmesini engellemeliler.
Senaristlerin, G.I. JOE hakkında bilgileri, hikayenin eşsiz kalmasını sağladı. Beattie, ekibin nanoteknoloji silahlarını, yani mikroskobik robot cihazlarını çık iyi biliyordu. “Ancak G.I. JOE dünyasında var olabilecek bir şey istiyorduk.” diyor Beattie.  “G.I. JOE’yu bu hale getirenler hayranlar ve böyle bir projeyi aldığınızda, onları dinlemeli ve neler istediklerini anlamalısınız. Bunu yapmanızın tek yolu, kendinizin de bir hayran olmasıdır.”

OYUNCULAR VE KARAKTERLER
“G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”ni çizgi roman tabanlı diğer filmlerden ayıran başlıca şey, G.I. JOE’nun her biri kendine has nitelikleri ve geçmişi olan karmaşık karakterlerden oluşan bir ekip olması. “Çok sayıda çizgi romandan film yapıldığını biliyorum ama bu farklı. Burada bir grup seçkin uzman var ve hepsi kahraman. Ortada kötülerle mücadele eden tek kahraman yok. Aynı zamanda kötülerden oluşan bir grup var, bu şekilde mücadele, iyi ile kötüler arasında bir savaşa dönüşüyor.” diyor senarist Beattie.
Özellikle G.I. JOE ekip üyeleri arasındaki dayanışma duygusu ön planda ve diğer çizgi romanlardan çıkma filmlerde bu pek görülmüyor. G.I. JOE mitolojisinin önemli bir diğer unsuru da, karakterlerin yavaş yavaş ortaya çıkan geçmişleri. Yapımcı Lorenzo di Bonaventura bu konuda “Filmin ana ekseni, film boyunca ele alınan ve yavaş yavaş açığa çıkan dört farklı ilişki.” açıklamasını getiriyor. “Kötüler ve iyiler arasında ve hatta iyilerin kendi arasında çok etkileşim var ve hikayelerinin bazı yönleri ortak.”
Beattie aynı şeyin kötüler için de geçerli olduğunu belirtiyor ve ekliyor, “Kendi aralarında dövüşen ve G.I. JOE ekibiyle de savaşırken ilerleme sağlamaya çalışan kötülerden oluşan bir grup.” Oyuncu seçiminde Sommers ve di Bonaventura, çok uluslu bir ekip yaratırken çizgi romana sadık kaldı. “Mümkün olduğunca çok dilli bir ekip yaratmak istiyorduk ve aralarındaki dostluk beyazperdeye yansımalıydı.” dedi. Hayranlar bundan azını kabul etmezdi zaten.
“Kökenlerine sadık kalmak istiyorduk.” diyor Brian Goldner. “Bu karakterler her zaman renkli
ve çok ulusluydu ve nerede bir sorun olsa, G.I. JOE’nun orada olacağını hissediyordunuz.
Onlar her yerde bulunan KOBRA gücüyle mücadele ediyordu sonuçta.
Karakterlerin birden fazla ulustan gelmesi, aktörler açısından da cazipti. “G.I. JOE her
zaman ulusal sınırları aşmış ve “Olay bir ülkenin diğeriyle savaşı değil, iyilerin kötülerle
savaşıdır.” demiştir diyor filmde Rex’i canlandıran Joseph Gordon-Levitt.

G.I. JOE ile ilgili genel izlenim, ekibin liderinin DUKE adında sert bir Amerikan askerinin olduğu şeklinde. Sorumlu yapımcı Erik Howsam “DUKE pek çok açıdan ordumuzun değerlerini taşıyor. Arkadaşlarına son derece bağlı ve onlar için her şeyi yapabilecek biri. Ülkesi için her şeyi yapabilecek biri. O, doğuştan lider.” Ancak DUKE sadece bir savaş makinesi değil. Di Bonaventura, “O bana gençliğimin John Wayne ya da Clint Eastwood karakterlerini hatırlatıyor. Arkadaşlarını çok seviyor ve onları kolluyor ve bunu söylemeye de çekinmiyor.” diyor. Beattie ekliyor, “G.I. JOE dünyasında bizim gözümüz oluyor.
Yapımcılar, DUKE rolü için yıldızı yükselmekte olan Channing Tatum’u uygun gördü. Yakışıklı olması ve iyi fiziği, G.I. JOE olan kahraman Özel Güçler askerini canlandırması için gerekli özelliklerden. Di Bonaventura bu konuda “Channing Tatum, DUKE oldu. DUKE’ta olduğu gibi kızlar ona aşık olacak ve erkekler onun gibi olmak isteyecek.” dedi. Howsam ekledi “Hem karaktere uygun görünüyor hem de o özelliklerin çoğunu taşıyor.”
“Step Up” filmiyle seyircilerin tanımaya başladığı bu genç, birden hayatının rolünü yakalamanın şaşkınlığı içinde. “Bugüne kadar yaptığım hiçbir şeye benzemiyor.” dedi. “Dört yaşımdayken, G.I. JOE oyuncağımla oynardım. Bazen sette nerede olduğumu, kimi oynadığımı düşününce tüm bunlar inanılmaz gelirdi.
DUKE’a eşlik eden karakter RIPCORD, onun 10 yıldır Özel Güçler’den çok bilmiş arkadaşı.

“RIPCORD, DUKE’un canını çekinmeden emanet edebileceği türden bir asker.” diyor di Bonaventura. “Arada bir espriler patlatsa da her zaman altında bir şeyler var. Eğlendirici biri olabiliyor ancak işler kızıştığında yanında olmasını isteyeceğiniz türde birisi.
RIPCORD çok önemli becerileri olan ve G.I. JOE ekibiyle KOBRA arasındaki savaşta önemli bir
karakter.” Tatum karakteriyle ilgili olarak “Sonuna kadar yanınızda duracak adamlardan biri.” diyor.
Filmin danışmanlarından ABD Ordusu Yarbayı Paul Sinor, “DUKE ile RIPCORD arasında, ordu deneyiminin temelinde yer alan bir bağ var.” diyor. “Orduda olan herkes, yanındaki adam için savaşır. Onun için savaşırsınız.” Bu rol için hem eğlenceli, hem de gerektiğinde ciddi olan bir aktör gerekiyordu. “Marlon Wayans’ı ‘Requiem for a Dream’ adındaki küçük bütçeli bir filmde görmüştük ve orada karakterine ne kadar derinlemesine bürünebildiği ortadaydı.” diyor yapımcı. “Marlon için eğlendirici olmak çok kolay, fakat aynı zamanda çok iyi bir aktör. Wayans, 9 kardeşle birlikte yoksulluk içinde büyüdü. Arkadaşları aksiyon oyuncaklarıyla oynarken, o ve kardeşleri doğaçlama oynamak zorundaydı. “Hamam böcekleriyle oynar ve onları yeşile boyayarak kendi G.I. JOE oyuncaklarımızı yapardık. Onlarla oynamayı çok istiyordum, bu yüzden bir G.I. JOE olmak çok eğlenceli.”  Wayans açısından bir Stephen Sommers filminde oynamak büyük bir lunapark trenine binmek gibi bir şey. “Bolca savaşıyoruz, kovboylar ve kızılderililer oynayan çocuklar gibi. Tek farkı benim bunun için para almam.” Filmdeki savaş sahneleri, gerçeğe olabildiğince yakın. Wayans
bu konuda şu açıklamaları yapıyor, “Savaş işi gerçekten ürkütücü. Ordudakilere çatışma başına 20 milyon dolar vermek lazım. Tanrı, özgürlüğümüz için savaşan askerleri korusun. RIPCORD bir yerlerde savaşırken, ben evimde oturmuş insanlara e-posta gönderiyor olurdum.”
Hayranların beyazperdede görmek istediği karakterlerin başında SNAKE EYES geliyor. G.I. JOE’nun gizemli ve ölümcül Ninjası. Stuart Beattie “O muhtemelen en ikonsu G.I. JOE karakteri” diyor. Onu canlandıran aktör de hayranlar açısından bir o kadar büyük bir ikon. İskoç doğumlu Ray Park, hayranları tarafından “Star Wars Episore 1: The Phantom Menace”da şeytan yüzlü Darth Maul olarak tanınıyor. “Ray Park’ın büyük bir hayran kitlesi var” diyor Bob Ducsay. “Özellikle Darth Maul’u oynadığı ve çok iyi bir dövüş sanatları ustası olduğu
için. Filmimizde SNAKE EYES rolünde çok başarılı. Elimizde, karakterine hayat vermek için elinden geleni yapan bir adam var.”
Dövüş sanatları filmlerine çocukluğunda hayran olan Park, kardeşiyle birlikte G.I. JOE’nun İngiliz versiyonu sayılabilecek Action Man ile oynadıklarını söylüyor. “30 santimlik oyuncak bebek, büyük bir tank, büyük helikopterim vardı ve kardeşimde de SNAKE EYES, STORM SHADOW and KOBRA Komutanı. Ben hep STORM SHADOW’u oynardım çünkü beyazlar giymiş bir ninja fikri hoşuma giderdi.”
Park, bu rol için seçmelere katılacağından dolayı çok heyecanlandı ve yapımcılara göndermek üzere bir kısa film çekti. “Kendi seçme kasetimi yapacak ve onlara gönderip “İşte bu SNAKE EYES” diyecektim. Şehre indim ve SNAKE EYES komando donanımı ve bolca Ninja malzemesi aldım.”
Erik Howsam seçmeleri hatırlıyor; “Ray içeri girdi ve bu karakteri oynayacağı için çok heyecanlıydı. Hareketleri, tekniği ve kılıç ustalığıyla hepimizi çok etkiledi ve ‘Ray Park, SNAKE EYES olmalı.’ dedik.”
SNAKE EYES’ın en belirgin özelliği sessizlik yemini. Asla konuşmayan bir karakteri canlandırmak, Park açısından ilginç bir zorluk olmuş. “Aktör açısından daha önce hiç yapmadığım şekilde vücudumu kullanmak ve o şekilde iletişim kurmak zorundaydım. Küçük bir parmak hareketi ile bile olsa. Bu şekilde seyirci, zırhın altında birinin olduğunu görüyor.” Brian Goldner bununla ilgili olarak “Bunun altından Ray Park hariç kimse kalkamazdı.” diyor.  G.I. JOE’nun karşı istihbarat sorumlusu, son derece çevik ve silahlar hakkında bilgili
SCARLETT. Beattie SCARLETT’i şu sözlerle özetliyor “Arbaletiyle son derece iyi bir keskin nişancı olmanın dışında, 12 yaşında üniversiteyi bitirmiş bir dahi.” SCARLETT aynı zamanda çok çekici, hem güzel hem de zeki görünen birini arayan yapımcılar, Rachel Nichols’a gitti. Sommers “SCARLETT, üç kalıcı güzelimizden biri.” dedi. “Bu karakter son derece zeki ve aynı zamanda inanılmaz güzel. Ancak çizgi roman kahramanları böyle olabilir. Rachel zor bir denger tutturmak zorunda. Öte yandan bu film çizgi filmden çıkma olduğu için bir dahiyi başarısız bir şekilde canlandıracak birini istemezsiniz. SCARLETT bir istihbarat uzmanı ve
savaş tecrübesi olan bir asker. Rachel çok zeki olduğu ve bunu oyunculuğuna yansıtabildiği için şanslıydık.”
G.I. JOE gibi bir proje gizlilik içinde yürütüldüğünden, seçmeler sırasında Nichols’a başka filmlerden replikler okutuldu. “İlk seçmede bana ‘Van Helsing’den bir bölüm okuttular çünkü gizliliğe büyük önem veriyorlardı. G.I. JOE’dan hiçbir pasaj okumadan seçmeleri tamamladık.” Daha iyi hazırlanmayı amaçlayan Nichols, projeyle ilgili bir şeyler bulmak için Internet’i taradı. “Stephen e Lorenzo’yu seviyorum ve bence TRANSFORMERS harikaydı, Mumya da öyle. Kadroya katılan diğer aktörler de iyiydi. Stephen arayıp “Tebrikler.” dediğinde bağırdım ve o da telefonu kapattı. Dört dakika sonra aradı ve ‘Senaryoyu okudun mu?’ dedi. ‘Hayır’ dedim. ‘SCARLETT’ı oynayacağını nereden biliyorsun?’ diye sordu. ‘Seziler işte, Stephen, sezilerim.’ dedim.”
İranlı aktör Saïd Taghmaoui, bazen iletişim sorunları yaşayan iletişim uzmanı olarak seçildi. G.I. JOE aktörün ilk sinema filmi ve kendisi açısından yaratıcı süreç de bir ilkti. Taghmaoui şunları söyledi “Son derece karmaşık setlere rağmen yine de bir aktörün, yönetmenle yakın çalıştığı bir iş ortamı gibiydi. Etrafımdaki büyük sahneyi unutup hikayeyi anlatma üzerinde yoğunlaşabildim.”
Nijerya doğumlu İngiliz aktör Adewale Akinnuoye-Agbaje, HEAVY DUTY rolü için biçilmiş kaftandı. Erik Howsam bu konuda, “O büyük ve iri bir adam ve ağır silahlar konusunda uzman.” diyor.  Akinnuoye-Agbaje’i bu filmde en çok çeken şey aksiyon dolu olması. “Sahneler açısından neredeyse her şey var. Su altı çatışmaları, Paris sokaklarında hareket halindeyken savaşma, çölde yer altında bir çatışma. Sonra elle taşınan tabanca ve silahlar var ve bir de arabalara konmuş olanlar. Benim açımdan çok eğlenceliydi ve bence seyirci için de öyle olacak. Farklı kişileri bir araya getirmek filmi daha uluslar arası yapmış bence. Bu da
filmi pekiştiriyor.”
İyilerin saflarındaki ikinci “çekici kız” KAPAK KIZI COURTNEY KREIGER. Son derece büyüleyici güzelliğe sahip Çek model Karolina Kurkuva’nın karakterinin adıyla ilgili olarak kendine has bir teorisi var. “Onda büyük bir güç var ve bunu gözlerinden görebilirsiniz. O bir G.I. JOE ve ciddi hasar verebilecek biri. Fakat her zaman kendine hakim ve hiçbir şey çaktırmıyor.”
“G.I. JOE’nun lideri GENERAL HAWK otorite sahibi bir lider ve emir verdiğinde ne düşündüğünü her zaman net bir şekilde dile getiren biri. Di Bonaventura’nın bu konudaki gözlemi şöyle “O sert bir savaş gazisi ve çok sayıda hareket ve aksiyon görmüş biri. Dünyaya çok basit bir gözlükten bakan biri. Yani “Kötü adamları yakala, ekibini bir arada tut.” tarzıyla.” Oyuncu seçme sürecinde bu rol için en uygun kişi hemen bulunamadı. Sonra yapımcı Duscay, bir arkadaşının çekmekte olduğu “The Express” filminin sahnelerini gördü. Bu filmde Denniz Quaid, Heisman Kupasını kazanan ilk Afrika kökenli Amerikalı olan Ben Schwartzwalder’ı canlandırıyordu. Dubsay o günü şöyle hatırlıyor, “Ön izlemeden sonra arabaya atladım ve
Steve’i aradım. “GENERAL HAWK olarak kimin oynayacağını buldum. Dennis Quaid.” dedim.”
Quaid’e bu rolü alması için yalvarmaları gerekmezdi ama yine de evine uğradılar. Di Bonaventura o günü hatırlıyor; “Dennis böyle bir rol için çok uygun bir ikon ve ‘evet’ demesi harikaydı. Oğlu çizgi romanların ve çizgi dizilerin hayranı ve ‘G.I. JOE’da oynamalısın baba!’ diye ona baskı yaptı. Bir çocuktan destek görmek her zaman iyidir.”
ABD başkanını İngiliz usta aktör Jonathan Pryce canlandırıyor. Gurur içinde “Geçmişte çok sayıda güçlü insanı canlandırdım fakat bu kadar güçlüsünü asla.” diyor. Uzun kariyeri boyunca aktör, çok farklı karakterleri canlandırdı. Her ne kadar G.I. JOE, çizgi roman dünyasından çıkmış olsa da, “En azından Disney karakteri değilim bu sefer.” deyip “Karayip Korsanları” filmlerindeki rollerine gönderme yapıyor.
G.I. JOE ekibi, muhteşem karakterlerden oluşmakta. G.I. JOE’daki kötü adamlar da bir o kadar çekici. Tüm büyük mitolojilerde olduğu gibi, kötü adamların arkasında hep karanlık güçler olur. Bu filmde de öyle, ayrıca yeni ve eski hayranları filme bağlayacak şekilde kendi aralarındaki ve G.I. JOE ile olan ilişkilerindeki ortak yönler de açığa çıkıyor.
Yapımcı Ducsay, “DESTRO ve BARONES gibi karakterleri, çizgi romanlar ve çizgi dizilere oranla çok daha derinlemesine ele alıyoruz.” diyor “Hayranlar bundan keyif alacak, hem de G.I. JOE hakkında bir şey bilmeyenler, bir şeyler öğrenmiş olacak. Amacımız evrensel karakterler hakkında bir hikaye anlatmak..”
Film, çizgi romanlarda ele alınmayan bir sahneyle başlıyor ve baş kötülerden birinin kökeniyle ilgili bilgi sunuyor. Günümüzün James McCullen’ının, yani MARS’ın (Askeri Silah Araştırma Kurumu) liderinin, gelişmiş silahların ticareti konusunda pek dürüst davranmadığı görüldüğünde, 1641’de Fransa’da Bastille’de, McCullen’ın atalarından birinin benzer şekilde yolsuzlukların sonucu çektiğini görürüz.
“Stephen ve Stuart Beattie’nin fikri olan ilk sahnelerden biri.” diye açıklıyor Howsam. “Bunu okuduğumda, ‘G.I. JOE hayranlarına büyük bir heyecan yaratacak çünkü sizi başka bir dünyaya götürüp McCullen’in ataları hakkında bilgi veriyor’ diye düşündüm.”
“Karakterlerin çoğunda olduğu gibi, McCullen da çok yönlü biri.” diye açıklıyor di Bonaventura. “O yasal bir silah tüccarı. NATO desteğiyle silah geliştirme sektöründe çalışıyor. Bu tür yüksek bütçeli işler yapabilen biri ve aynı zamanda arkasında tamamen yasal bir kurum var.
Karmaşık karakteri canlandıran İngiliz aktör Christopher Eccleston bununla ilgili olarak “Onda dürüst olmayan pek çok yön var. Ancak günümüzün entrikalarla, ihanetlerle dolu bu dünyasında bunu normal karşılamak gerekir.” diyor. Tüm kötü karakterler gibi kendi adına çalışıyor ve dünyayı kontrol etme arzusunu taşıyor.”
KOBRA’nın en güzel ve ölümcül üyesi BARONES de, çoğu karakter gibi peşini bırakmayan ve onu yönlendiren bir geçmişe sahip. Çizgi roman hayranları BARONES’i esmer olarak hatırlar. Yapımcılar ise İngiliz aktris Sienna Miller’ı kullanarak BARONES’in kişilik değişimi gerçekleşmeden önceki hali Ana’dan bir geçiş yamayı düşünüyor. Di Bonaventura bu tercihle ilgili olarak “Filme ayrı bir hava katacak. Filmde eğlence ve biraz mizah olmalı ve bu tür şeyleri katıyor.”
G.I. JOE mitolojisinin bir diğer önemli karakteri, STORM SHADOW ve hikaye açısından çok önemli. Onun çocukluğu, filmde hayranların gözünün önüne serilecek. “G.I. JOE hayranıysanız, bu karakterlerin geçmişini görmek istersiniz ve biz bunu sağlıyoruz.” diyor Erik Howsam.
KOBRA’nın seçkin adamlarından STORM SHADOW, SNAKE EYES gibi bir ninja ve iki kılıç taşıyor.
Bu ikili aynı Ninja ustası tarafından eğitildikleri için aynı Ninja işaretlerini taşıyorlar. Ancak gençliklerindeki rekabet onları iki farklı yöne itmiş durumda. Hasbro’dan Goldner bu konuda “Bu iki karakter arasındaki mitolojinin kökenini göstermek hemen onlar hakkında bir fikir edinmenizi ve yetişkin hayatlarında seçtikleri yolu anlamanızı sağlıyor.” diyor.
Kötülerin bu ninjasını, Koreli dövüş sanatları yıldızı Byung Hun Lee canlandırıyor. “Güney Kore’de çok büyük bir yıldız, muhtemelen en büyük erkek film yıldızlar.” diyor di Bonaventura.  “Beyazperdeye çok iyi hükmediyor.”
G.I. JOE hikayesini bilmeyen Lee, karakterini biraz araştırınca, projenin ne kadar büyük olduğunu fark etmiş. Lee’nin sözleriyle ““STORM SHADOW aslında iyi ve kötü yönleri olan biri. O, gizemli bir karakter. Bazen beni gerdiği oldu. Çok sayıda hayran var ve “Doğru yapıyor muyum?” diye düşündüm. Sonuçta çok heyecan verici bir işti.”
“G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”ndeki ilginç karakterlerden biri de McCullen’ın kötülük dolu planlarını uygulayan Doktor. “Tüm kötü bilim adamları gibi, onun karakterini yöneten şey bilim konusundaki saplantısı.” diye açıklıyor di Bonaventura. Şekli bozulmuş olan yüzünü bir maskeyle gizleyen Doktor’un kendi planları da var. “Bilimle ilgili görüşlerinin uygulanması arzusu, eski kimliğini kaybetmesine neden olmuş ve bir zamanların dürüst, ahlaklı, duygusal adamının yerini, kötü, karanlık ve entrikacı biri almış.” Bu karakteri canlandıran aktör Joseph Gordon-Levitt. Gordon Levitt, kötü Doktor’u oynamak için her sabah protez makyajın uygulanması için dört saat makyaj koltuğunda oturmak zorunda.
Gordon Levitt bu konuda “Özel efekt makyajımı yapan Kazuhiro Tsuji gerçek bir sanatçı. Koltuğa oturuyor ve dört saat boyunca onu izliyorum ve bambaşka biri oluyorum.” diyor. “Yaracılık açısından farklı biri olan bir aktör olmayı amaçlıyorum. Bunu farklı şekillerde yapıyoruz. Kostüm giyiyoruz, konuşmamızı değiştiriyoruz, bazen de fiziksel olarak yüzümüzü değiştiriyoruz. Makyaj ve maske uygulandığında, o karakterin duruşunu alıyorsunuz. Her şey kolaylaşıyor çünkü oyunculuk içinizden dışarı yansımıyor. Dışarıdan içinize yansıyor.”
Doktor’un en önemli eserlerinden biri Neo-Viper’lar, KOBRA ordusunun temel askerleri. “Bu askerlere nanomit verildiğinde, korku, acı duyuları yok oluyor ve tamamen sadık oluyorlar.
Her şeyi yapabiliyorlar.” diyor Stuart Beattie. “Gözlerini kırpmadan ölüme gidebiliyorlar.”

Sommers’ın “Mumya” filmlerinin yıldızlarından Arnold Vosloo, etrafındaki insanların kimliğine bürünebilme yeteneği sayesinde ciddi bir rakip olan paralı asker ZARTAN’ı canlandırıyor. “Herhangi birinin özelliklerini anında kopyalayabiliyor.” diyor Beattie. “O bir gizlenme ustası, çok fazla şey göstermeden çok sayıda karaktere bürünebiliyorum.” diyor Vosloo. “Çizgi romanda, en çok parayı verenin hesabına çalışıyor. O tam bir paralı asker.
Yani bir nevi aktör gibi.”
Güney Afrika doğumlu Vosloo, çocukluğunda G.I. JOE ile tanışmamış. Sommers filmde oynaması
için ona teklif götürdüğünde tepkisi “G.I. JOE nedir?” olmuş.
Bu kadar geniş bir oyuncu kadrosu “G.I. JOE: Kobra’nın Yükselişi”nin boyutlarını gözler önüne seriyor. Stephen Sommers’ın filmleri genelde sınırları zorlar niteliktedir fakat JOE çetin yapım ekipleri açısından bile zorlu bir proje. 82 gün süren çekimler boyunca ekip 160’ın üzerinde sette çalıştı ve Los Angeles’ta platolarda tasarlanan dekorlar kullandı. Ayrıca Prag’da yerinde çekimler gerçekleştirildi. Toplamda 25 farklı mekan için arama yapıldı, bunlar tasarlandı, kuruldu, hazırlandı ve sonra burada çekim yapıldı. Buna, herhangi bir gezginin imreneceği şekilde dünyanın dört bir yanında mekan taramasını içeren bir dünya yolculuğu da dahildi – Fransa, Norveç, Çek Cumhuriyeti ve Kuzey Amerika. Paris’te ikonik binalar çekildi. Prag ise bir Paris sokaklarında takip sahnesi çekmeyi amaçlayan ekip açısından daha sakin sokaklar sundu. Norveç’in soğuk mekanları, Kuzey Kutbu için uygundu.
Sommers ve ekibinin, en sevilen çizgi roman ve aksiyon oyuncağı karakterlerine can vermesi son derece kısıtlı bir zaman diliminde gerçekleşti. Bu ölçekteki aksiyon-fantastik filmler genelde 24-30 hafta arasında yapım öncesi süreç ister. G.I. JOE’nun çekim öncesi süreci 12 hafta sürdü ve Şubat 2008’de yazarlar sendikasının grevinin bitmesinin hemen ardından çekimlere start verildi.
Prodüksiyonun planlanandan iki gün önce bitmiş olması da son derece etkileyici. Sorumlu yapımcı David Womark bu konuda şunları söylüyor: “Kısa süren hazırlık aşaması, bunun yarı ölçeğindeki bir film için yeterli olurdu ancak. Tüm bunlar Stephen’ın yaratıcı kararlarının ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Hikayeye ve karakterlere çok hakim ve biz ona yardımcı olacak iyi bir plan hazırladık.

Bir yanıt yazın