GİTME BABA
‘Gitme Baba’ özetle baba – kız aşkını konu alıyor. Kuşadası’nda iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan Mustafa Lütfi Suyolcu 16 Mayıs 1995 tarihinde evinin önünde başına üç kurşun sıkılarak öldürüldü. Bu film, bu olayın siyasi ya da kriminal boyutundan çok Mustafa Lütfi Suyolcu’nun yaşam duruşunu ve kızı Çiğdem Suyolcu ile arasındaki özel ilişkiyi anlatıyor. Suçla ya da şiddetle ilgili olaylar medyada hep yüzeysel boyutuyla ele alınıyor, o olayları yaşayan insanların kalplerinin, zihinlerinin derinliklerinde olanlarla ilgilenilmiyor. İşte bunlar bu filmin konusu.
Bu filmde iki temel duyguyu sorgulamak istedik; bir baba ve kızı arasındaki sevginin varacağı en üst noktalar ve bir adamın ideallerine kendini çocuklarından ve eşinden ayıracak kadar bağlı kalması.
İşte bu bağlılık bir adamın katledilişine, bir ailenin parçalanmasına, bir kızın neredeyse tüm dünyasının tepetaklak olmasına yol açacak.
Lütfi Suyolcu’nun bir çok açıdan daha yapacağı çok şey vardı. Tarsus Amerikan Koleji ve ODTÜ mezunu, kendini yetiştirmekten hiç vazgeçmemiş, zeki, azimli ve çok çalışkan bir adamın 49 yaşında, verimliliğinin en üst noktalarında aramızdan bir suikast sonucu ayrılması çok acı. Çok şey başarmış bir adam olsa da, ardında yarım bıraktığı daha çok şey vardı. Bu film irdelediği bazı olaylarla yarım kalan bu şeylerin tekrar sorgulanmasını sağlayacak.
SİNOPSİS:
1980 Kuşadası. Çiğdem babası Lütfi’ye, Çağrı annesi Hülya’ya sarılmış ailecek uyumaktadırlar. Lütfi uyanır, kalkar, çalışma odasına geçer ve çalışmaya başlar. Bu arada Çiğdem ve Çağrı uyanmış televizyon seyretmektedirler. İzledikleri filmdeki adamın ölmesiyle tedirgin olan Çiğdem babasının yanına gidip ‘Sen ölürsen ben ne yapacağım?’ diye sorar, babası ‘Hiç gitmemişim gibi beni sevmeye devam edeceksin, ben de seni’ der. Bununla tatmin olmayan Çiğdem hala babasının gözlerinin içine bakmaktadır. Lütfi ‘Bir insan bir insandan ne zaman gider biliyor musun?’ diye sorar, Çiğdem ‘Ölünce değil mi babiş?’ diye sorar, babası ‘Hayır unutunca’ der. Bu cümleleri duyan Çiğdem rahatlar ve ‘Ben seni hiç unutmam’ der, sarılırlar.
Ertesi gün Lütfi, Kuşadası Belediyesi’ndeki makam odasında aile büyüğü Naci ile görüşme yaparken tehdit telefonu alır fakat önemsemez. Bu arada Naci’nin uyarısıyla yakın arkadaşı ve yardımcısı olan Erdal’ın bir takım kanun dışı işlerini tespit eder ve bu durum onda büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Yanına çağırıp konuştuğu Erdal’la yollarını ayırır. O gün annesiyle pazara çıkan Çiğdem kaybolur Lüfi bunu aldığı tehdide bağlar. Hemen diğer yakın arkadaşları Talat ve Harun ile olay yerine gelir. Bir süre sonra Çiğdem pazar yerinde bulunur.
2 ay sonra Lütfi caddede bir arkadaşıyla yürümektedir. ‘Başkanım’ diyerek yaklaşan adama Lütfi esprili bir şekilde ‘Ben başkan değilim artık, sade vatandaşım, darbe oldu’ der. Adam ‘Sen her şartta bizim başkanımızsın mutlaka bir gün yine oturursun o koltuğa ’ der.
Ertesi akşam kapı çalınır, Lütfi kapıyı açar, arama emriyle gelen polisler evi ararlar. Çiğdem kapının önünde ‘Gitme baba’ dese de Lütfi’yi tutuklayıp götürürler. Çiğdem babasının olmadığı süre boyunca çok mutsuz olur.
Lütfi 45 günün sonunda geri gelir bir süre her yere kızıyla gider, her şeyi kızıyla yapar hasret giderirler. Bir gün rehber olarak gittiği Efes’e de götürür. Çiğdem buradan çok etkilenir.
1994 Efes. Çiğdem yıllar önce durduğu yerde durmakta ve yine babasını dinlemektedir. Lütfi turist gruba Efes’i anlatmaktadır, ikinci kez belediye başkanı seçilmiştir fakat ayrı bir keyif aldığı için rehberlik yapmayı da sürdürmektedir.
Lütfi’nin ilk başkanlığı sırasında yardımcısı olan yakın arkadaşı Erdal ve Erdal’ın mafya lideri olan arkadaşı Kadri Kuşadası Marina’da Erdal’ın teknesinde Lütfi’nin izin vermediği bazı projelerle ilgili konuşmaktadırlar. Kadri Lütfi’den istediğini almakta kararlıdır. Lütfi makam odasında halktan bazı kişileri dinler, işlerini halleder, insanlar mutlu bir şekilde odadan çıkarlar, hemen ardından Kadri’nin adamları içeri girerler ve Lütfi’ye Kadri’nin projelerinden bahsederler. Lütfi istedikleri alanın SİT alanı olduğunu bu nedenle projenin orada gerçekleşemeyeceğini söyler. Kadri’nin sağ kolu Feyzettin para dolu çantayı Lütfi’nin masasına koyunca Lütfi öfkelenerek ayağa kalkar çantayı ittirir ve adamların odayı terk etmesini söyler. Odayı terk eden adamlar durumu hemen Kadri’ye iletirler.
Ertesi gün Lütfi üniversiteyi kazanan çocuklara verdiği yemek çıkışında Çiğdem’in gözleri önünde bacaklarından vurulur. O dönem İzmir’de kolejde okuyan ve sadece haftasonları Kuşadası’na gelen Çiğdem babası iyileşene kadar onunla yakından ilgilenir.
Lütfi’nin bu arada başkanlık süresi dolar. Gece gündüz çalışmaya devam eden Lütfi milletvekili aday adayı olur. Lütfi’nin adaylığı üst düzey siyaset içinde olan Ömer’i ve Mahmut’u rahatsız eder ve bu arada daha da yukarıdan gelen emirle Kadri’yi kullanarak bir suikast planlarlar. Bu arada Çağrı ile Çiğdem Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde okumaktadırlar.
Lütfi bir akşam evinin önünde kafasına üç kurşun sıkılarak öldürülür. Bunu öğrenen Çiğdem yıkılır ve hemen Çağrı ile birlikte okulu bırakıp Ankara’dan Kuşadası’na gelirler. Kuşadası’nda tüm dükkanlar kepenk indirmiştir. Lütfi çok kalabalık bir cenaze töreniyle defnedilir. Halk gözyaşları içindedir. Tüm kanallar bu olaydan bahsetmektedir. Bir süre sonra Lütfi’yi öldürten Kadri tutuklanır.
Çiğdem dibe vurmuş durumdadır. Çağrı Kuşadası’ndan ayrılarak Marmaris’e yerleşir. Hülya çok sıkıntılıdır ve Çiğdem’le ilgilenmeye çalışmaktadır. 10 ay boyunca çok kötü zamanlar geçiren Çiğdem bir sabah rüyasında babasını görür, babası ‘Kalk artık’ demektedir. Çiğdem uyanır, kalkar mutfakta masanın üzerinde duran gazeteye gözü takılır, başlığı okuyan Çiğdem ‘Rahşan Affı’nın kabul edildiğini öğrenir, öfkeyle elindeki bardağı duvara fırlatır ve ağlamaya başlar. Akşam annesinin ağlama sesiyle uyanan Çiğdem de ağlamaya başlar, çıkıp annesiyle ilgilenir daha sonra babasının çalışma odasına girer, masasına oturur kitaplara bakarken babasının eğitime verdiği önemi ve bu konuda yaptığı konuşmaları hatırlar.
Çiğdem Bahçeşehir Üniversitesi’nin koridorunda Sinema Televizyon bölümüne doğru yürür ve derse girer. Ertesi gün yine okulda laptopunda senaryo yazmaktadır.
Bu arada Kadri hapisten çıkar, Erdal Kuşadası Belediye Başkanı olur, Ömer bu iki durumdan dolayı mutludur.
Çağrı Marmaris’ten Kuşadası’na geri döner. Hülya Çağrı’nın geri gelmesine sevinir.
Kuşadası Adalızade Mezarlığı’nda Çiğdem babasının mezarı başındadır, yanında beliren babasıyla bir süre dertleşir bu arada babasına onunla ilgili bir film yapacağını söyler, filmin adı ne olacak diye soran babasına ‘Gitme baba’ der, ‘Gittim ama’ diyen babasına ‘Bir insan bir insandan ne zaman giderdi?’ diye sorar ve aynı anda ‘Unutunca’ derler. Çiğdem sevgiyle babasının gözlerinin içine bakıp ‘Demek ki hiç gitmeyeceksin’ der ve sarılırlar.
Çiğdem uzun ve ağaçlarla dolu mezarlık yolunda çıkışa doğru yürümektedir, arkasında babasını hisseder, dönüp bakar. Babası yolun ortasında ona bakmaktadır. Çiğdem ‘Babam, babam benim. Zaman her şeyin ilacı geçecek dediler yalanmış. Bazı acılar hiç geçmez, hiç değişmez, seni değiştirip bambaşka biri yaparmış’ der. Bir süre bakışırlar ve Çiğdem dönüp mezarlıktan çıkar.
GÖSTERİM TARİHİ: 10 MAYIS 2013
DAĞITIM: ÖZEN FİLM
YAPIM ŞİRKETİ: FİLMEKİBİ
YAPIMCI: ÇİĞDEM SUYOLCU (0.532.3441598 – cigdemsuyolcu@hotmail.com)
SENARYO: ÇİĞDEM SUYOLCU
YÖNETMEN: DR. AHMET SÖNMEZ
TÜRÜ: DRAM
ÇEKİM TARİHİ: 2 MAYIS 2012 – 10 HAZİRAN 2012
ÇEKİM YERİ: KUŞADASI
WEB SİTESİ: www.gitmebaba.com
FACEBOOK: www.facebook.com/Gitmebaba
YOUTUBE: www.youtube.com/gitmebaba
OYUNCU KADROSU:
LÜTFİ SUYOLCU…………………………………………………………MURAT KARASU
ÇİĞDEM SUYOLCU……………………………………………………ÇİĞDEM SUYOLCU
HÜLYA SUYOLCU………………………………………………………..ŞENAY GÜRLER
ÇAĞRI SUYOLCU…………………………………………………………….VOLKAN CAL
ERDAL……………………………………………………………PAYİDAR TÜFEKÇİOĞLU
KADRİ………………………………………………………………….MUSTAFA UĞURLU
GÜRHAN…………………………………………………………………….MEHMET ESEN
HARUN……………………………………………………………………..MESUT AKUSTA
TALAT…………………………………………………………………………ZAFER ERDAŞ
NACİ………………………………………………………………………….GÖKHAN METE
SITKI……………………………………………………………………………….ALİ ÇELİK REMZİ…………………………………………………………………………RAGIP YAVUZ
FAHRETTİN………………………………………………………………..YENER GÜRSOY
ÇAMUROĞLU………………………………………………………………TAYFUN ERTEN
KÜÇÜK ÇİĞDEM SUYOLCU………………………………………………YAREN ALTUN
KÜÇÜK ÇAĞRI SUYOLCU………………………………………………EMİRHAN BALCI