Kıymık / Splinter

BİR TOBY WILKINS FİLMİ
KIYMIK (SPLINTER)
Screamfest 2008 – Festival Trophy ödülleri;
En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj, En İyi Müzik, En İyi Kurgu
En İyi Yönetmen, En İyi Film

Genç bir çift romantik bir haftasonu tatili için ormana kamp yapmaya gider fakat polisten kaçan bir tutuklu ve kız arkadaşı tarafından rehin alınmalarıyla tatil tam bir kabusa dönüşür.Şans eseri bir araya gelen bu iki çift, kimsenin uğramadığı ücra bir benzin istasyonunda hayal bile edemeyecekleri dehşet dolu anlar yaşayacaklardır.

Filmin Konusu: Gezmeyi seven Polly ve doktorasını bitirmeye hazırlanan kitap kurdu sevgilisi Seth o haftasonu uzun süredir planladıkları romantik yıldönümü kutlamasını yapmaya karar verirler.Seth herhangi bir yerdeki bayağı bir motelde yıldönümü seksiyle kutlama yapacaklarını düşünürken; Polly bir kamp gezisi yapmalarında ısrar eder ve onu yıldızların altında yıldönümü seksi vaadiyle kandırmayı başarır.Ancak kamp yerine gelişlerinin üzerinden birkaç dakika geçmiştir ki Seth çadırı yanlışlıkla kırar ve ikili kamptan vazgeçip yeniden motel aramaya başlar.
Ne yazık ki o anlarda polisten kaçan bir mahkum’un bu genç çift ve spor jipleri için başka planları vardır…
Oklahoma Polisi Dennis için eyalet çapında geniş bir arama başlatmıştır. Fakat Dennis polislerin sandığı gibi Meksika’nın güneyine gitmemektedir.
Onun başka planları vardır: Uyuşturucu bağımlısı kız arkadaşını bu bağımlılığından kurtarmak ve onunla birlikte kaçmasını sağlamak.
Polly ve Seth’i ıssız ve ağaçlarla çevrilmiş boş otobanda gördüğünde yapacaklarına karar vermesi Dennis’in fazla vaktini almaz.
Polly ve Seth ıssız otobanda ilerlerken yolun kenarında başı dertte ve yalnız görünen Lacey’i farkederler. Kıza yardım etmek ile ilgili tereddüt ettikleri anda Dennis silahını onlara çevirir ve artık kararları verecek olan kendisidir. Dennis için adam kaçırmak çocuk oyuncağıdır.
Gece indiğinde, bu dörtlü için yolculuk korkunç bir felaket tablosuna dönüşecektir. Arabanın lastiğinin aniden patlaması, başlarına gelecek felaketlerin sadece başlangıcıdır.
Dennis ve Poly lastiği değiştirirlerken, Seth ve Lacey de lastiğin neyin üzerinden geçerek patladığını araştırırlar. İlk anda yerde buldukları ezilmiş canlının ölü bir köpek olduğunu düşünürler. Fakat ilk bakışta ölü bir köpek gibi görünen yaratık, tanımlanamaz bir “şey”e dönüşür; belki de yalnızca kabuslarımızda görebileceğimizi düşündüğümüz bir “şey”e.
Seth ve Lacey şahit oldukları bu organik canlının kanla beslendiğini ve var olma sebebinin sadece ve sadece hızla artan kan ihtiyacını gidermek olduğunu bilemezlerdi.
Yaratık parazit bir virüs gibi kurbanlarının vücuduna işleyerek, onları içten içe tüketmekte, vücutlarını ele geçirmektedir ve bir sonraki adımda da ne istediğini bilir…
Terk edilmiş bir benzin istasyonuna giren dörtlü; Lacey’in hayatına mal olan ve hepsini tehdit edecek olan beklenmedik keşfi yapması ile kendi içinde bölünür. Saniyeler içinde güç dengesi değişir. İmkansız gibi görünse de bu grup şimdi birlikte hareket etmek zorundadır. Aksi halde her biri teker teker can verecektir.
Hızla büyüyen ölümcül yaratık gecenin karanlığında görüş alanlarında değildir ve millerce boyunca yardım gelmesi imkansızdır. Aralarında bağlılık ve güvenin pek mümkün görünmediği bu grup girdikleri benzin istasyonunda büyük bir ölüm-kalım savaşı verecektir.

Yapım notları
Yönetmen Toby Wilkins’in dikkat çekici başlangıç filmi olan Splinter, psikolojik gerilim ve yaratık-korku filmi özelliklerini bir arada barındıran yaratıcı ve özgün bir çalışma.
Japon korku ve Fransız gerilim filmleri yapısında yazılmış olan ‘Splinter’ farklı ve orijinal bir biçimde seyircinin hayal gücünü ve korku duygusunu zorlarken,‘The Thing’, ‘Alien’ and ‘Invasion of the Body Snatchers’ gibi kült klasiklerinin de özelliklerini taşıyor.
‘Film yaz sonu, Oklahoma bölgesinde, şehrin dışında, bölgenin en nemli ve ıslak olduğu günlerde, 20 geceyi aşkın bir zamanda çekildi. Güneşin batıp da kameraların çekime başladığı geceler, milyonlarca haşerenin adeta bir orkestra gibi yarattığı olağanüstü ses kakafonisini duymak mümkündü. Bu güçlü ve baskın sesler filmin soundtrack’inin bir parçası oldu ve sahnelerdeki tehlike hissini arttırarak filmin hikayesindeki doğaüstülüğe katkı sağladı.’
‘Meşhur yaratık ve makyaj efektleri şirketi Quantum Creature FX de settelerdi. Her çekim gecesi ekipleri yaratığın yeni bir versiyonunu getiriyorlardı: gerçeğe uygun olacak şekilde kurbanını yiyen yaratığa yeni bir parça ekleniyor, kan ve pıhtı ile dolduruluyordu. Ortaya ne çıkacağını kestiremeyen özel efekt ekibi oyuncuları ve set ekibini adeta diken üstünde tutuyordu.’
‘Oyuncu ekibinden Lacey karakterini canlandıran Rachel Krebs yaratığın ilk kurbanı olarak özel efekt makyajını deneyimleyen ilk kişi oldu. Kendisine her gece saatlerce makyaj yapılan Rachel’in vücudunun daha büyük bir kısmı makyaj sonrasında yaratıktan oluşuyordu.’
‘Lacey’in suçlu erkek arkadaşı ‘Dennis’ i canlandıran Shea Whigham kolunu kaybettiği sahneye hazırlıklıydı ve o da Paulo Costanzo (‘Seth’) nun hypothermia (anormal derecede vücut ısısı düşüklüğü) sahnesinin hazırlıklarında yaptığını yaparak oyunun tadını çıkardı.’
‘Çekimlerde sadece ‘Polly’ karakterini canlandıran aktris Jill Wagner yaratık tarafından yaralanmadan ve dolayısıyla herhangi bir değişime maruz kalmadan kurtuldu.’
‘Sundance yarışma filmi olan “Four Sheets to the Wind’ i çekmiş olan Yapımcı Ted Krober önderliğindeki oyuncular ve ekip yüksek sıcaklık, nem, etraflarındaki binlerce böcek kümeleri ve yerel halkın meraklı bakışlarına rağmen memnun şekilde çalıştılar. Amaçları sadece çekimi yapmak değil aynı zamanda yapımı keyifli bir şekilde tamamlamaktı.’
‘Filmin ana mekanı olan benzin istasyonu sadece yapım için sanat grubu tarafından üç hafta içinde yaratılmış ve dizayn edilmişti. Çekimin son gecesi de havaya uçuruldu. Bölgenin yerel halkı bu ücra bölgede elverişli olabilecek bir benzin istasyonu görmeye zamanla alışmıştı. Gerçekten çalışan bir benzin istasyonu oldu; o kadar ki civarda yaşayan insanlar geceleri süt veya benzin almak için uğramaya başladılar. Dükkanın orada kalmasını, hatta yerel milletvekilinden film setini satın alabilmeyi istediler. Final sahnesindeki alevler sönmeye başladığında ise setteki herkes ve her şey yönetmen Toby Wilkins’le hemfikirdi: ‘Devamı gelecek. Bu Splinter yaratığının sonu değil…’

Filmin Yaratıcıları Hakkında

Toby Wilkins, senarist/yönetmen

Toby Wilkins oyun yazarı ve romancı Cristopher Wilkins’ın en küçük oğludur. İlgiltere-Londra’da doğmuş ve büyümüştür. Daha sonra film endüstrisinde kariyer edinmek üzere Los Angeles’a gelir. Yönetmenlik yapmadan önce görsel efekt tasarımında çalışır. İlk kısa korku filmi olan ‘Staring at the Sun’ ın prömiyeri 2005 Sundance Film Festivalinde yapılır ve onlarca festivalde dünyanın birçok yerinde gösterime girer.
Film Stan Winston’ın ScreamFest LA festivalinde Korku türünde En İyi Kısa Film ödülü dahil birçok ödül kazanır. Bu ödüllerle Sam Raimi’nin (‘Evil Dead’, ‘Spider Man’) dikkatini çekerek Raimi’nin korku filmleri yapım firması olan Ghost House Pictures’la tanışma fırsatı yakalar. Ghost House firması Toby’e birçok kısa korku filmleri yazdırır, yapımını yaptırır ve çektirir.
Raimi daha sonra Wilkins’e ‘The Grudge II’ filmi öncesinde ön çalışma olarak ‘Tales from the Grudge’ adında kısa korku filmleri serisi çektirir. Yönetmenlik haricinde post-prodüksiyon süpervizörlüğü, kurgu yönetmenliği, başka yönetmenlerle birlikte çalışarak görsel efekt tasarımcılığı da yapar. Ardından Wilkins John Chuldenki ile birlikte 2004 Sundance Film Festivalinin fragmanlarını çeker. Wilkins’in yönetmen olarak bir sonraki projesi ise ‘The Grudge III’ (Garez 3) olacaktır.

Splinter’ın Hikayesi üzerine

‘Splinter sıradan insanlardan oluşan bir grup gencin yaşadığı sıradışı olayları konu alıyor. Bu grup ne olduğunu anlamadan bilinmeyen bir yaratık tarafından kapana kıstırılıyor. Yaratığın kendisi de oldukça tuhaf. Kurbanlarının bedenlerini ele geçiren bu parazit kendine ait bir iskelete sahip olmadığı için insanların iskeletini emiyor ve onları içten öldürüyor.’
‘Filmde kendilerini olayların içinde bulan karakterler çok gerçekçi bir biçimde çizilmiş. Dennis ve Lacey tarafından arabalarıyla birlikte rehin alınan Seth ve Polly insani ve sahici bir rehin alma olayına maruz kalıyorlar. Bu olay ise onları yaratığın henüz uykuda olduğu ormanlara, Oklahoma kırsalında yer alan bir benzin istasyonuna götürüyor.’

Filmin Çekim aşaması üzerine:

‘Yaratık aslında arkadaşım George (George Heyward) ve benim tarafımdan yaratıldı. Bir çeşit parazit hakkında beyin fırtınası yapıyorduk. Ted (Ted Kroeber, Yapımcı) ve Kai (Kai Barry, Senarist/Yapımcı) senaryoyla bana geldiklerinde, fark ettik ki bu tasarım George ile benim üzerinde çalıştığımız yaratıkla mükemmel şekilde örtüşüyor. Yani, yaratık ve senaryo Splinter’da bir bütün oluşturdu.’
‘Senaryoyu ilk okuduğum an, karar verdiğim noktadır. Okurken kaptırıyor ve hikayeye takılıyorsam, o zaman biliyorum ki yaratıcı özümü o projede ortaya koyabilirim.’
‘Örneğin çok iyi bir oyuncuyu bu hikayeye ve role nasıl dahil edebilirimi görebilirim. Ardından kamera açılarını, çekim tarzını vs. öngörmeye çalışırım ve bunu yapabilirsem senaryo üzerinde ilerlerim. Bir yılı aşkın süredir durmadan size gelen senaryoları işliyorsunuz. Artık senaryoyu da üstlenebilecek güveniniz ve arzunuz olmalı.’
‘Senaryo önerilerimi yaptığımda ve bu kadar heyecanlandığımda artık sonrasında ne olacağını bilirim. Durmadan filmi çektiğimizde nasıl bir şey ortaya çıkacağını düşünmeye başlarım. Kendimi sonucu kestirmeye çalışmaktan alamam ve beynim sürekli olarak bunu düşünür. Bu noktada obsesif bir şekilde senaryoya takıldım kaldım. Nasıl daha heyecanlı yapabiliriz, problemleri nasıl çözeriz, hangi yeni teknolojileri burada kullanabiliriz… Görsel efekt altyapım olduğu için sinemadaki çok zorlu problemleri çözebildim ve benimsediğim bir senaryo üzerinde bu değişiklikleri yapabilmek gerçekten çok eğlenceliydi.’
‘Senaryoyu analiz ederken, özellikle de bir korku filmiyse, ölüm, saldırı gibi bazı ayrı parçalar var. Normalde teknik olarak zorlu olan bu kısımlar bana göre ilginç ve heyecanlı kısımlar. Benim altyapım da zaten bu… Teknik olarak zor sekanslar bana daha eğlenceli geliyor. Buna bir de oyuncu faktörünü katınca, sette kendimi adeta dünyanın en tepesindeymiş gibi hissediyorum.’
‘Her gün sette ekrana gurur duyarak yansıtabileceğim bir şeyler çekmek, üretmek; benim çok derinden farkında olduğum, sindirdiğim bir şey. Bir yönetmen olarak bu benim görevim.’
‘Küçük bir çocukken de yaratıcılığım hep görsellik üzerineydi. Yönetmenlik yaptığım son birkaç yılda, bu görsel yaratıcılığımı bir hikaye anlatmak üzerinde de kullanmayı çok istediğimi farkettim.’
‘Bunu ‘düşünen bir adamın korku filmi’ olarak nitelendirebilirim. Bu filme yaklaşımımdaki esin kaynağım ‘Alien’, ‘The Thing’ ve hatta’ The Bourne Supremacy’ oldu. Yani çok gerçek karakterlerin gerçekdışı bir olaya maruz kalmaları…Karakterler gerçeklik duygusu vererek gerçek olmayan koşullar yaşıyorlar.
‘Ben korku filmleri izlerken aşırı tepki veren veya birbirlerine tuhaf cevaplar veren karakterleri çok sinir bozucu buluyorum. Karakterlerin gerçek duygular üzerinde kurulması bence çok önemli. Bu, oyuncuların da iştahlarını kabartıyor.’

Oyuncularla Çalışmak üzerine:

‘Shea, Jill, Paulo, Rachel – projeye girdiklerinde ilk uzun metraj film yönetmenliğimde çok şanslı olduğumu hissettim çünkü çok yüksek bir oyuncu performansı alabilecektim. Karakterler bir takımdı. Örneğin Dennis ve Lacey arasında tuhaf olsa da sıkı bir ilişki var. Shea bunun üstesinden gelebilecek ekrana yansıtabilecek bir oyuncuydu. Aşırı tehlikeli haliyle seyirci ona aşık olabilirdi. Seyirci onun kafasındaki dünyayı, Lacey ile olan ilişkisine bakışını, onun nasıl biri olduğunu anlayabilecekti. Günümüzdeki birçok korku filminde eksik olan şey tam da bu aslında.’
‘Filmin en çok keyif duyarak izlediğim kısımları en samimi olan ilişkilerde yükselme ve alçalma sahneleri. Aktörlerle çalışmak kesinlikle işin en yüksek kısmı, yaratığı yapmak ise sanki yanında hediye gibi.’

İlk Yönetmenlik Deneyimi Üzerine:

‘Şiddet-korku (ki bu bir tür ve kendi seyircisi de vardır) aslında korku filmlerinin pornosudur. Ben seyirci olarak bu türle pek ilgilenmiyorum. Korkunun daha çok psikolojik yönü benim ilgimi çekiyor. En uç olağandışı durumlar insanları ne hale sokar, korku bu insanlara ne yapar… Benim ilgimi çeken bu.’
‘Dürüst olmak gerekirse tüm hayatımı film sektöründe olabilmek için kendime yatırım yapmakla geçirdim. Kendi ülkem olan İngiltere’den Amerika’ya gelmem, görsel efekt tasarımcısı olmam, diğer yönetmenlere istedikleri görselleri sunmaya çalışmam…Tüm bunlar görsel bir hikaye anlatıcısı olarak kendi vizyonumu ekrana yansıtabilmem için bir çerçeve, bir yapı sağladı.’
‘Geçtiğimiz on yıl içinde, diğer filmlerde çalışırken her türdeki filmi senaryodan vizyona kadar farklı farklı yöntemlerle analiz ettim. Bu aşama kafamda filmin her türünün, her tarzının kafamda şekillenmesini sağladı. Artık filmleri izlerken sahneleri zihnimde parçalayabiliyor, analiz edebiliyorum.’
‘The Bourne Supremacy filmini otuz kırk kez izledim. Splinter’daki kamera kullanımı hakkında bilgi verebilir örneğin. Nelson Cragg ve çok iyi bir yönetmen olduğunu düşündüğüm Paul Greengrass oturduk ve bu filmi izledik. Böylece bizim filmimizin nasıl görünmesini istediğimize, kamerayı nasıl tercih ettiğimize karar verebilecektik.’
‘Yaklaşık on yıl, başka yönetmenlerin işlerinde çalıştım. James Cameron (Ghost of the Abyss), Ben Ratner (Rush Hour II), Jonathon Demme (The Manchurian Candidate et al). Daha küçük işler olmalarına ramen bu filmler beni eğitti. Bu yönetmenlerin beni sürekli film çekmeye teşfik etmesi, kısa film yapmak için günlük bir iş bulup para biriktirmem konusunda beni sıkıştırmaları benim için çok değerliydi.’
‘Görüntü yönetmenleri, kurgu yönetmenleri yıllardır birlikte çalıştığım inanılmaz yetenekli insanlar. Yıllardır birlikte çalışmış olmamız, birbirimizi biliyor olmamız filmlerin baştan sona yapımı konusunda bakış açımı daha da genişletti. Tüm geçmiş yıllardaki deneyimim Splinter’da bir araya geldi. Filmin her aşamasıyla ilgili çok heyecanlanıyorum ve şu anda ekrana getirdiğim her şey aslında geçmişimdeki eğitimimden geliyor.’
‘Fantastik korku filmleri ustalarıyla fikir alışverişi yapmak (Sam Raimi’nin şirketi örneğin) onların beni etkilemesi, zihnimi açmaları, kısa filmlerimde yardımcı olmaları mükemmel şeyler. Sam ile ilk kez konuştuğum gün, bir filmin senaryosunun çekim aşamasında daha iyi olması için değiştirilebileceği, yeniden çekilebileceği konusunda bana fikir vermişti. O zamanlar bu benim henüz dikkate almadığım bir şeydi.’
‘Bu ilişkiler bir film okulunda bile daha faydalı oldu benim için. Kariyerimin eğitimiydi. Bu deneyimleri edindiğim ve bir filme aktarabildiğim için çok şanslıyım.’

Splinter yaratığı üzerine

‘Splinter yaratığı teknik olarak bir yaratık değil aslında. Daha çok denizkestanesine benzeyen bir madde. Deriyi delip içine işliyor. İçinize doğru kendi yolunu açıyor ve büyümek için kanınızdan besleniyor. Ve sizin derinizin altında, sizin iskeletinizin çevresinde kendi sinir ve kaslarından bir bünye oluşturuyor.’
‘Bu çok iyi bir fikir. Çünkü bir yaratık tarafından öldürülmek evet korkunç, fakat bu yaratıüın canlı canlı bedeninizi sarması ve içten içe yavaş yavaş ölmek kesinlikle daha ürpertici.’
‘Splinter yaratığı kurbanlarına önce hızla çarparak saldırıyor. Dikenlerle kaplı ve dikenleri vücudunuza nüfuz ediyor. Hızlı hareket ederek korkunç ve tuhaf bir şekilde de öldürebilirdi fakat o size bir kez dokunduğunda, ufacık bir parçası derinize değdiğinde bedeninizi aşama aşama ele geçiren cinsten bir yaratık.’
‘Sizi kırılmış, deforme olmuş bir insan bedeni olarak bırakıyor. Zombi konseptini hatırlatacak şekilde sizi yeniden hayata döndürüyor fakat kendi kendi isteğine göre kullanıyor.’
‘Yaratığın besini kalmadığında kristalimsi bir forma dönüşüyor ve kış uykusuna yatıyor. Ta ki biri gelip onu uyandırana kadar… Benim düşüncem ise şu: o her zaman vardı ve biz onu ormana, okyanusa verdiğimiz zararlarla rahatsız ediyoruz. Evrenin tahrip edemediğimiz kısımlarında bu madde var ve uykuda bekliyor. Yatıyor, bekliyor ve bulabildiği her canlıyla besleniyor.’

Özel Efektlerin Oluşturulması:

‘George ve ben 3-4 senedir, elimizde bir öykü olmadan bu yaratığı geliştiriyorduk. İnsanların iskeletlerini ele geçiren bir şey düşüncesine cidden bayılıyorduk. Splinter filmi bunu gerçekleştirmede bizim için bir tatmin noktası oldu.’
‘Sanırım, görsel efektlerde edindiğim deneyim bana çok ufak aksiyon sahnelerini çekip, daha sonra onların büyük resme oturtma konusunda güven kazandırdı. Bu deneyime sahip olduğum için; daha sonra müdahale ettiğimde, daha iyi sahnelere ulaşmaya yarayacak ayarlamalar yapabileceğimi ve en iyi sahneleri seçebileceğimi bilerek; hem yaratığa, hem de oyunculara kendi alanlarında özgürce oynama şansı verebiliyorum. Bu da saldırı ve cinayet sahnelerini görsel olarak ilginçleştirebilmem için harika bir araç.’
‘Saldırı sahnelerini ve daha sonrasını çekmek ilginçti. Oyuncuların ve Quantum Creation FX’in yaptıklarını seyretmek gerçekten çok heyecan verici. Çekim stili, Quantum tarafından yapılan harika iş, kafamızdaki yaratığı komik ve iğrenç bir şekilde gerçekleştiren tüm ekibin yaptıkları ve en sonunda yaratığın saldırma şekli, seyircilerin seveceği –ve gerçekten iğreneceği- bir şey olacak. Umarım yaratığın hızı ve tarzı insanları korkutur.’
‘Hitchcock’a ilham verenler bana da ilham verdi. Bunun yanında, Fincher, Greengrass ve tabi ki Ridley Scott’ın Alien’ı. Bunlar bize yaratığımızı nasıl sunacağımız, saldırı şeklini nasıl ayarlayacağımız konusunda büyük bir ilham kaynağı oldu. Kamera açısına ve çekim tarzına yaklaşımımda onların bana verdiği ilhamı kullanıyorum.’
‘Bundan sonra ne zaman bir denizkestanesi ya da oklukirpi görseniz, aklınıza onun size saldırıp vücudunuzu ele geçirebileceği, vücudunuzu ve aklınızı mahvebileceği gelecek… Ve üzerinden geçerken iki kez düşüneceksiniz.’

Ted Croeber – Yapımcı

Yapımcı Ted Croeber’in, Independent Spirit Ödülü’ne aday gösterilen ilk filmi American Gun, 2006 yılında IFC Films ve Pathé tarafından dağıtıldı. İkinci filmi Four Sheets to the Wind (Chad Burris’le birlikte) ise dünya prömiyerini 2007 Sundance Film Festivali Drama Yarışması’nda yaptı.
‘Kai’yi (Kai Barry, Senarist/Prodüktör) bir süredir tanıyorum ve proje ona ait. Birleştik ve bir süredir dikkatimi çeken bir yönetmen olan Toby’nin yanına gittik. O gerçekten bunu yapabilecek kişiydi. Detaylara odaklandı. Her parçaya nasıl gerilim katacağını biliyordu. Oyuncuların performansları ve kurgu filmin geri kalanını birleştirdi. Toby, senaryonun üstüne gerçekten kendi mührünü bastı ve bunu yapmış olması harika bir şey.’
‘Film, korku ve gerilim türlerinin en iyilerinin bir birleşimi. Zekice bir film. Korku öğeleri orijinal; ama klasiklerden esinlenmiş. Klostrofobi. Yalıtılmışlık. Tüm bunlar yavaş yavaş artarak beraber bir ritim yakaladılar.’
‘İnsanlar bu filmden hoşlanacaklar. Film, yaşı kaç olursa olsun sofistike bir seyirci grubuna hitap ediyor. Sanıyorum ki seyirciler bunu bir kez seyrettiklerinde, tekrar seyretmek isteyeceklerdir.’

Oyuncular

Shea Whigham – Dennis

Adından söz ettiren performansıyla sıradışı bir oyuncu olan Shea Whigham, en çok Sundance Film Festivali’nden ödüllü Wristcutters: A Love Story’deki rolüyle dikkat çekti. Whigham, Tigerland, All the Real Girls, Lord of Dogtown ve Water gibi beğenilen filmlerdeki oyunculuklarıyla da göz doldurdu. ER ve Ghost Stories TV dizileriyle de televizyon dünyasına adım atan Whigham’ın, en son çalıştığı projeler, Pride and Glory, Radio Free Albemuth, Spooner ve Town Creek.
‘Filmde Dennis Farrell’ı oynuyorum. Onunla tanıştığımızda, kendine verdiği iki sözü gerçekleştirmek için hapisten kaçtığını anlıyoruz: İçinde bulunduğu durumu telafi edip, kız arkadaşı Lacey’e göz kulak olabilmek. Bu rolü aldığımda, korku öğeleriyle ilgilendiğiniz karakterleri birleştirmek istedim. Umarım başarılı olmuşuzdur. Umarım seyirciler o kadar ilgilenir ki, kendilerini orada bizimle birlikte bulurlar. Bu bize duygusal tatmini getirecek.’
‘Proje teklifleriyle karşılaştığımda bunu düşünürüm; çünkü aksi takdirde projenin içeriği desteklenmeyecektir. Çekim yaptığımız yer, evimden çok uzakta, cehennemin dibinde olsa da kendimi ödüllendirilmiş hissettim. Sonuçta, çalıştığınız filmin bütçesinin bir milyon ya da seksen milyon dolar olması fark etmez, işe aynı tutkuyla yaklaşmak gerek.’
‘Çalıştığım yönetmenlerin hepsi çok iyi olduğu için şanslıyım. Yapmak istediklerimi, en ince noktasına kadar denememe izin verdiler.’
‘Toby’yle çalışmak harikaydı, korku benim için yeni bir tür.  Filmdeki yaratıkla çalışmak, benim için olayın büyük bölümünde kendim olmaktan çıkarak oynamak anlamına geliyor. Bütünün nasıl işleyeceğini bilmiyorum; sadece kendi kısmımı oynadım.’
‘Bence kız arkadaşım Lacey’in başına gelenleri seyretmek ve o öldükten sonra da, onu yerlerde sürüklemek içler acısıydı. Filmdeki olay bu, filme ciddi bir gerçekçilik getirdik ve bu da kendimizi karakterlerin yerine koyabilmemize çok yardımcı oldu. Bu işi ne kadar gerçekçi yapabildiğimizi görmek bize çok yoğun bir duygu yaşattı.’
‘New York’taki hocalarımın biri bir gün şöyle bir şey söylemişti: Kötü bir adam, kendinin kötü biri olduğunu düşünmez. Dennis’in de cidden sağlam bir espri anlayışı var. Sonuçta, seri katil falan değil. Yalnızca başı dertte. Hayatta hepimiz kurtarılmayı bekliyoruz; Dennis’in de hikayesinin farklı katmanları var. All The Real Girls’deki Tip gibi, Tigerland’deki Wilson gibi. Bu karakterlere bile dikkatle bakmanız gerekir; yoksa 10 dakika içinde onları tek boyutlu karakterlere dönüştürürsünüz.’
‘Şöyle bir laf duymuş ve söyleyene hak vermiştim: Çalışırken, olup bitenleri takip etmem gerekmiyor. Günlük çekimleri seyretmeye ihtiyacım yok. Bu bir sihirbazın gösterisini, sahne arkasından seyretmek gibi olurdu. Ama ulaşmanız gereken bir güven seviyesi var. Etrafınızda bir ağ olmadan çalışıyorsunuz ve yaptığınız işle güvende olduğunuzdan emin olmanız gerekiyor.’
‘Yeni bir yönetmenle tanışmak turnusol testi yapmaya benziyor. Bağlılık ve güven arıyorum. Bu filmle, Toby’yle ben bu ikisi için de birbirimizi tartmış olduk. Ama zihinlerimiz bir yerde birleşti ve sanırım bununla çok değerli bir şeye sahip olmuş durumdayız.’
‘Bana göre, başladığım bütün projelerde şöyle bir meydan okumayla karşılaşıyorum: Kağıt üzerinde yazandan daha iyi bir film çıkarabilecek miyiz? Zafer ve Gurur (Pride and Glory) ve Bilekkesenler: Bir Aşk Hikayesi (Wristcutters: A Love Story)’den bahsedersek,o filmlerde bence bunu başardık. Görüntü nasıl olacak bilmiyorum; ama sanırım aynı şey Splinter için de geçerli.’
‘Umarım bu film izleyicinin dikkatini çeker. Sonuna kadar dürüst olmak gerekirse, kişisel kahramanlarımın Daniel Day Lewis ve Gary Oldman olduğunu söyleyebilirim. Sadece, işime onların dürüstlüğünü getirebilmeyi umuyorum. Seyircilerin sizinle birlikte bir yolculuğa çıktıkları, duygusal bir gerçek. Umarım bizim dürüstlüğümüzü de hissederler. Seyirciyi yanınızda hissedebilmek, yaşayabileceğiniz en büyük şeref.’

Jill Wagner – Polly

Blade: The Series’deki Krista Starr ve Stargate: Atlatis’teki Larrin rolleriyle kendi izleyici kitlesini yaratan Jill Wagner’in TV deneyimleri, Quintuplanets, Dr Vegas, ödüllü dizi Monks ve araba markası Lincoln-Mercury’nin sözcülüğünü de kapsıyor. Festival seyircisiyse onu 2005 yapımı Junebug’dan hatırlayacaktır. Wagner aynı zamanda, Ashton Kutcher’ın ülkemizde de yayınlanan ünlü Punk’d programında da yer aldı.
‘Ben filmde, sevgilisiyle birlikte kampa giden Polly’yi oynuyorum. Polly, erkek gibi, dayanıklı bir kız; ama başına gelenlerden sonra o kadar da dayanıklı olmadığı anlaşılıyor. Aslında takılmak isteyeceğiniz karizmatik bir kız. Yıldönümü için hayal ettiğiyse, tam olarak bu değil. Silah zoruyla kaçırılmak insanı heveslendiren bir şey değil.’
‘Bence Polly Seth’i seviyor. Seth, okulda cool olmaya çalışan beceriksiz çocuklardan biri. Bildiği küçük şeyler yüzünden onu seversiniz. Ağaçlar hakkında konuşmaya bayılır. Benimse umurumda değil; ama bunu yaparken o kadar tatlı oluyor ki onu seviyorum.’
‘Paulo (Seth’i canlandıran Paulo Costanzo) çok komik biri. İlk tanıştığımızda, ilk gün büyük bir öpüşme sahnemiz vardı. Onunla hayatımda ilk kez karşılaşmıştım! Garip ve komik bir durumdu ama bunun ilk gün olmasına sevindim çünkü şimdi birbirimizi tanıyoruz. Kardeş gibiyiz. Birbirimize çok benziyoruz, onu şimdi öpmek çok rahatsızlık verici olurdu; çünkü benim erkek kardeşime cidden çok benziyor. O çok iyi bir oyuncu, işimi çok kolaylaştırıyor.’
‘Oklahoma’da, cehennemin dibindeyiz. Memleketim olan Kuzey Carolina’ya çok benziyor. Buna alışkınım ve dışarıda çalışmak rolümde bana yardımcı oluyor. Benzin istasyonu, sıcaklık, hava, etraftaki sesler, bunların hepsi karakterinize yoğunlaşmanıza yardım ediyor. Bu işi bir ses stüdyosunda yaptığınızda bu kadar kolay ısınamıyorsunuz.’
‘Toby’le çalışmaya bayılıyorum. O harika bir yönetmen. Bence bu film onun için de iyi bir adım oldu. Ne istediğini biliyor, geleceği iyi görüyor. Bildiği için de, bizim işimizi de kolaylaştırıyor. O harika; onunla çalıştığım için şanslıyım.’
‘Shea! Shea Whigham’dan bahsedelim! O, o çok çarpıcı! Çok iyi bir oyuncu. Onu sette ilk gördüğümde, çakıllı bir yolda kaçırılma sahnesini çekiyorduk ve o karşımıza çıkıverdi, çok korkutucuydu! Kelimenin tam anlamıyla korkutucu bir aktör. O da Paulo gibi, bence tek yapmam gereken bu adamların yanında durmak ve bu sayede ben de parlayacağım.’
‘Kuzey Carolina Üniversitesi’nde İşletme ve Pazarlama okudum. Hayatımın bu yola gireceğini düşünemezdim; ama iyi ki böyle olmuş. Tanıştığınız insanlar ve yaptığınız işler inanılmaz. Bir odacıkta oturup tek başına çalışmaya benzemiyor; ben de asla vazgeçmeyeceğim.’

Rachel Kerbs – Lacey

Splinter ilk ciddi oyunculuk denemesi olmasına rağmen, bir yıldız gibi parlayan Rachel Kerbs’in canlandırdığı Lacey, filmde yaratıkla izleyiciyi tanıştırma şerefine erişen karakter. Lacey’nin yaratık makyajının ilk hali her gün 90 dakikalık bir çalışma sonucu oluşturuldu.
‘Oynadığım karakter Lacey, Dennis’in kız arkadaşı. Dennis’le Lacey birlikte Meksika’ya gitmek üzere yola çıkıyorlar; ama önce Dennis, Seth ve Polly’nin arabasını gasp ediyor. Bir benzinlikte duruyor ve bir yaratığın saldırısına uğruyorlar. Daha sonra yapmaları gerekense hayatta kalabilmenin yolunu bulmak.’
‘Diğer karakterler başlarındaki tehlikeyi ve neyle karşı karşıya olduklarını ilk kez Lacey’nin ölümüyle fark ediyorlar. Bu şok edici. Trajik bir aşk hikayesi. Güven hakkında. Gerçekten çok tutkulu.’
‘Bu rol, yanlış şeyler yapmış keş bir kızdan daha fazlası. Dennis’le aralarındaki ilişki sıra dışı; çok saf ve çok gerçek. Dürüstçe yazılmış. İzleyen herkes kendini onunla özdeşleştiremez, bunun farkındayım; ama Dennis’le yaşadıkları ilişki anlaşılabilir, öyle tutkulu bir ilişki ki ikisini de devam etmeleri için motive ediyor. Lacey’nin bu karakter olmadan önce nasıl biri olduğunu göstermem gerekmediği için seviniyorum. Yine de, bunu ifade edebilmek için şansım var: Yaşadığı korkular, umutsuzlukları, motivasyonu… Onun karakteri diğer oyuncularla etkileşime geçebilmesi için yazılmış.’
‘Lacey benim için benzersiz bir karakter ve bu, bu rolü oynamak istememin nedeni. Senaristler, bana onunla uğraşabilmem için büyük bir yer bıraktılar, bunu Lacey’nin senaryoda büyüyüşünde görebilirsiniz.’
‘Film ilişkiler hakkında, bütün ilişkiler. Dennis ve Lacey’ninki çok saf. Yaratığın etkilerini bile umursanmaz kılıyor. Lacey’nin değişimi, Dennis’in görmek zorunda olduğu bir şey. Bu, onların ilişkilerinin acılı bir parçası ve Dennis için o kadar zor ki, bu ilişkiyi güzel kılıyor.’

Film ekibi üzerine

Nelson Cragg – Görüntü Yönetmeni

Splinter, kapana kısılmış dört kişinin hislerinden oluşan küçük bir evren gibi. Ortalama ve zayıf bir anlatımla, klasik bir canavar öyküsü. Bir akvaryumda köşeye sıkıştırılmış dört karakter. Küçük bir terör vahası: Tanımlayamadıkları bir tehdide karşı bir odada kapalı kalıyorlar.
‘İstediğim görselliği yakalayabilmek için bu klostrofobi duygusu üzerinden ilerledim. İzleyicinin buna inanmasını, bundan korkmasını istiyoruz. Bu yüzden ürkütücü bir vaha yaratmak zorundayız. Yarattığımız şey her ne kadar iyice aydınlatılmış bir benzin istasyonu olsa da, karakterlerin hepsini bu ışıklı kürenin içine yerleştirip, etraflarında geriye kalan her şeyin yıkılıp gitmesini sağlıyoruz. Bu genelde yapılan şeyin tam zıttı, normalde korku öğesini arttırmak için ortam giderek karartılır. Ama biz bunu yapmadık. Bunu daha önce ben de görmemiştim, bu tamamen meydan okuyan bir şey.’
‘Savunmasızlığın ve korkunun dışavurumu düşüncesini seviyorum. Bu daha sonra tehdidin kendisine dönüşüyor. Kontrol edebildikleri ortamda, karakterlerimizin görüşleri açık. Ama bunun ötesinde, ellerinde hiçbir şey yok. Karanlıktan çıkıp üzerlerine yürüyecek olan şeyi kontrol edemiyorlar. Bu öykünün öğelerinden biri. Güçlü sesler gibi şeyleri de ekliyoruz ve hepsi bir bütüne dönüşüyor. Bazı işbirliklerinin yürümesinin nedeni bu, bazen doğru enerjiyi bulabiliyorsunuz.’
‘Çekim yaptığımız yer bizim için gerçek bir meydan okumaydı, bazen de çok zordu; ama her akşam eve dönerken içime gerçekten ilginç bir şey yaptığıma, hikayenin anlattığım bölümün harika olduğuna dair bir his dolardı.’
‘Çekim yaptığımız yerin kesinlikle yardımı oldu, çünkü izole bir yer, dikkatinizi dağıtacak hiçbir şey yok. Bu ilgi çekici, çünkü kreatif yaşamınızı görece hafif tutmak zorundasınız. Hareket etmeye, taşınıp yer değiştirmeye hazır olacak şekilde. Bu konuda biraz özveride bulunmak gerekiyor. Ama bunu sizinle aynı şeyi yapan insanlarla beraber yapıyorsunuz… Onlara bağlanıyorsunuz. Bu bir karnaval gibi. Bu, adı sanı duyulmamış bir rock grubu olmak gibi. Bu şekilde baktığımızda, yaptığımız pek normal bir iş değil.’
‘Toby’yle yaptığımız iş ilginçti, uzun zamanımızı birlikte film izleyerek ve filmler hakkında konuşarak geçirdik. ‘Aliens’. Klasik tür. ‘The Bourne Supremacy’. Bunlar gibi, görsel stilleri serbestçe yıkıp geçiren filmler. Kameranın gevşek hareketleri aktörlere özgürlük sağlıyor, daha rahat bir yapıya sahip bir gerçeklik hissi yaratarak, oyuncuların ortamda rahatça hareket edebilmelerine izin veriyor. Bence böyle rahatça hareket edebilmeleri de filmdeki klostrofobi hissini arttırıyor.’

Jennifer Spence – Prodüksiyon Tasarım

‘Takımımın ve benim benzin istasyonunu hazırlayıp, tamamlamak için yirmi günümüz vardı. Bu yüzden, aletlerimizi kuşanıp, yağmur çamur demeden çalıştık.’
‘O yirmi gün boyunca tamamen viran halde bulunan binayı düzeltmeye çalıştık. Paramparça pencereler. Çöpler. Eski eşyalar. Eski dikiş makineleri. Öncelikle burayı temizlememiz gerekiyordu. Cidden içeriye girip her yeri temizledik, ovaladık, yorgunluktan öldük ama temizlik bittiğinde bizim için mekan da tamamen değişmiş oldu, ne üstünde çalışacağımızı görebilmeye başladık.’
‘İlk olarak, film ekibinin amaçladıkları şeyi gerçekten yapabileceklerine güvenmem gerekiyor. Öncelikle senaryoyu okumak ve ne tarz insanların oynayacağı ve tabi ki karakterlerin kendileri hakkında düşünmek isterim. Eğer inanılır ve kavrayabileceğim bir şey olduğuna inanırsam, proje ilgimi çekmeye başlar. Toby’yle daha önceden çok çalıştım; yaptığı işler ilgimi çekiyor ve yönetmenliğine inanıyorum.’
‘Toby’yle daha önceden görüşüp hikaye üstüne konuştuk. İhtiyaçlarımızı karşılayacak fikirler üstünden gittik. Onun için esnek ve hareket imkanı sağlayacak bir set oluşturmak benim görevimdi. İşin zor tarafı, her şeyi taşınacak kadar hafif yapmaktı; bu sayede set ekibi içeri girip, çalışabilecekti. Bunu gerçekleştirmek de, şu sinir küpü denen oyuncağı çözmek kadar zor bir iş; nasıl halledilebileceğini düşünmek çok zaman alıyor. Ben de mekana ulaştığımda, oyuncağı çözmeye başlamış gibi oldum. En sonunda yoldan geçen arabalar, benzin almak için yanaştığındaysa, işimi doğru yaptığımdan emin oldum.’
‘Türe bağlı zorluklar var: Bence korku filmi çekmeye karar verdiğinizde, zihninizde karanlık bir köşe bulup, işi daha da korkutucu yapmayı nasıl sağlayacağınızı bulmanız gerekiyor. Eğer bir filmi seyrederken ayaklarımı oturduğum koltuğun altına çekmek istiyorsam, o iyi bir filmdir! Üstelik tasarladıklarımla, bunu yapmaya ben yardımcı oluysam, bu çok iyi bir şeydir.’

Ozzy Alvarez – Quantum Creations FX, Yaratık Dizaynı

‘Toby’yle ortak bir arkadaşımız tarafından tanıştırıldık. Senaryoyu aldım, bir süre düşündük ve Toby’nin film için istediği bütün efektlere baktık. Daha sonra sete gittik ve bunu gerçekleştirmeye çalıştık. Elimizde olan kısıtlı zaman ve bütçeye baktığımızda düşündürücü bir durum; ama bu tarz zor işlerin eğlencesi burada.’
‘Açıkçası, bu işin gizemi yaratığın tanımına karar vermekte. Bu yaratık tam olarak ne? Uzaylı mı? Zombi mi? Yoksa dünyevi bir şey mi? Splinter daha çok virüs tarzı bir film, size bulaştığında organlarınızı ve kemiklerinizi bozuyor, sonuç olarak size çok da hoş şeyler yapmıyor! Bu The Thing’dekiyle, Red Lobster’daki Lobster Fest karışımı bir şey.’
‘Yaratığın yapısı üzerine karar vermek biraz zamanımı aldı. Görebildiğiniz tek şey omurgalar ve kıymıklar. Karşınızda ne olduğunu anlayıp, daha sonra da kendisinden kaçabileceğiniz klasik bir yaratık yok. Bu yaratık, biz farkına bile varmamışken çevremizde büyüyor. Bir kere içinize girdi mi, her şeyi değiştiriyor.’
‘Toby yaratığın insanı içten değiştirdiğinden bahsediyordu; biz de oyuncular için bir model hazırlayarak, yaratığın insanın vücuduna nasıl girdiğini, vücuttaki besinleri nasıl emdiği, en sonunda da vücudu nasıl ele geçirdiğini belirledik. Bu yaratık kalça kemiğinizi, göğüs kafesinizi dışarı çıkarıyor; en sonunda vücudunuzun içini dışına çeviriyor.’
‘Bunlar eski tarzda özel efektler. Zaman ve bütçe kısıtlılığı nedeniyle böyle olmak zorundaydı. 20 günde bitmesi gereken çekimlerin formatı 35 mm olmalıydı, yapacağımız çok şey vardı, üç tane yaratık kostümü hazırlamalıydık! Çoğu filmde bir yaratık kostümü için bile bir aylık süre gereklidir. Ama eski tarz efektler bu film için uygundu, arada bir de olsa bu tarzda işleri yeniden yapmak eğlenceli.’
‘Bu film, Evil Dead (Şeytanın Ölüsü) ve The Thing gibi izleyerek büyüdüğümüz filmlere olan borcumuzu ödememiz için gerçek bir fırsattı. The Thing’de de bilgisayar grafikleri pek kullanılmamıştı; eski tarz, pratik efektleri vardı. Bilgisayar işimizi kolaylaştırıyor; ama eski tarz da eğlencelidir.’
‘En eğlenceli kısımsa, NASA’dan sızdırdığımızı, varlığının sır olarak tutulduğunu söyleyerek dalga geçtiğimiz, ekibin oynamaya bayıldığı bu süngerimsi şey. Bunu kuklalar ve kanla karıştırarak kullanıyoruz. Aslında siyah ve yapışkan bir sıvı: ferrofluid; önceden manyetize edilmiş maddelerden oluşuyor.’
Ferrofluid (Latince ferrum kelimesinden gelir, demir demektir): Ferrofluid manyetik alanda polarize olan bir sıvıdır.

Cam üzerindeki Ferrofluid, altındaki ise mıknatıs.

‘Toby bize manyetik bir sıvıyı tarif etmeye çalışıyordu. Bize birçok yönetmen gelip Discovery Channel’da gördükleri fakat bilmedikleri bir şeyden bahsediyor. Yine onlardan biri sandım. Açıkçası pek inanmayarak gözlerimizi yuvarlayarak ‘hı hı’ diyorduk. Fakat sonra, arkadaşlarımızdan biri bir partide bir madde uzmanı ile karşılaşmış. Toby’nin tarif ettiği maddenin gerçekte var olduğunu söylemiş. Biraz araştırmayla You Tube’da video görsellerine ulaştık. Ne istediğini gerçekten bilen bir yönetmen o kadar nadirdir ki, üstelik de bir sıvı protitipi istiyorsa! Genellikle bizim duymadığımız bir şeyse zaten var olmadığını düşünüyorduk ama bu sefer çok yanılmıştık!’

Oyuncular: SHEA WHIGHAM  PAULO COSTANZO JILL WAGNER  RACHEL KERBS
Senaryo: IAN SHORR, KAI BARRY
Yapımcılar: KAI BARRY, TED KROEBER, CHAD BURRIS, JAMIE CARMICHAEL, GRAHAM BEGG, MARK CUBAN, TODD WAGNER
Yaratıcı yapımcı: JENNIFER SPENCE
Müzik: ELIA CMIRAL
Kostüm tasarım: JANE MONTGOMERY
Kurgu yönetmeni: DAVID MICHAEL MAURER
Görüntü Yönetmeni: NELSON CRAGG
Yönetmen: TOBY WILKINS
Tür: Korku
Süre: 82 dk.
Dağıtımcı: Warner Bros.
http://www.splinterfilm.com
http://www.splintertr.com

Resimler:

Bir yanıt yazın