Madagakar 2 Madagascar: The Crate Escape Africa

Hala birlikteler, hala kayıplar:
28 Kasım’da Türkiye Sinemaları’nda gösterilmeye başlanıyor
2005’in olay yaratan animasyonu “Madagascar”ın merakla beklenen devamında Alex, Marty, Melman, Gloria, Kral Julien, Maurice, penguenler ve şempanzeler, kendilerini devasa ada Madagaskar sahillerine çıkmış bulurlar.
New York’lu kahramanlarımız bu engeli aşmak için işleyeceğini düşündükleri bir plan geliştirmişlerdir. Yere çakılmış eski bir uçağı ele alan penguenler, bu uçağı adeta askeri bir doğrulukta tamir ederler. Uçağa bindiklerinde Afrika’nın uçsuz bucaksız düzlüklerini dolaşıp her yeri görecek kadar uzun süre havada kalmayı başaramazlar. New York’taki hayvanat bahçesinde doğup büyümüş kahramanlarımız, Afrika macerasında hayatlarında ilk kez kendi cinslerinden hayvanlarla karşılaşacaktır.
Afrika çok geniş ve büyük bir yer gibi gözükmektedir. Peki ama Central Park’taki kendi yuvalarından daha iyi ve daha güvenli midir?
2005 yılının çok sevilen animasyon filmi Madagascar’ın devam filmi Madagascar dünya sinemalarında 532 milyon 680 bin 671 dolar hasılat elde etmişti.
DreamWorks Pictures’ın sunduğu “Madagascar: Escape 2 Africa”nın yönetmenliğini, üç yıl önceki orijinal filmi de yönetmiş olan Eric Darnell ile Tom McGrath üstlendi. Senaryosunu Etan Cohen, Eric Darnell ve Tom McGrath’ın yazdığı filmin yapımcığılını Mireille Soria ile Mark Swift gerçekleştirdi. Seslendirme kadrosunda Ben Stiller, Chris Rock, David Schwimmer, Jada Pinkett Smith, Sacha Baron Cohen, Cedric The Entertainer, Andy Richter, Bernie Mac, Sherri Shepherd ve Alec Baldwin yer aldı.
DEVAMINI GETİRMEK HOŞUMUZA GİTTİ!
2005 yaz sezonunda gösterime giren “Madagascar”, dünyanın her köşesinde izleyicinin gözdesi oldu. Tüm dünyada elde ettiği yarım milyar doların üzerinde gişe hasılatıyla da yılın 1 numaralı aile komedisi ünvanını kazandı. Hayal gücü kuvveti aslan Alex, geveze zebra Marty, her zaman endişeli zürafa Melman ve zeki su aygırı Gloria, o sezonun en popüler dörtlüsü oldular.
Senaryo yazarı / yönetmen Eric Darnell, “Madagascar”ın izleyici tarafından kabul görmesi karşısında derin bir nefes alarak rahatladığını, ama gösterilen ilgiye aslında çok da fazla şaşırmadığını belirterek duygularını şu sözlerle ifade ediyor:
“Madagascar’ın elde ettiği büyük başarının temelinde izleyicinin kolayca benimseyebileceği sevimli ve eğlendirici karakterler vardı. Daha da önemlisi izleyiciyle insani düzeyde bağlantı kurabiliyorlardı. Tüm kusurlarına, endişelerine rağmen karşılaştıkları problemler ne olursa olsun izleyici onlara empati duydu, karşılaştıkları sorunlardan bir an önce kurtulmalarını istedi.”
Sözü devralan yazar / yönetmen Tom McGrath şöyle devam ediyor: “Ben Stiller, David Schwimmer, Chris Rock ve Jada Pinkett Smith ile kafa kafaya vererek yarattığımız karakterlere hepimiz aşık olduk. İzleyici de onları çok sevdi. O filmde vahşete ve acımasızlığa karşı uygarlık temasını ele aldık. Hayvanat bahçesinde kalan dört hayvanın başının derde girmesi üzerine aralarındaki arkadaşlığın sınavdan geçtiği bir dostluk öyküsüne dönüştürdük. Daha ilk filmi tamamladığımız günlerde –hit filme dönüşmeden önce- bile bu karakterlerle yapacağımız daha çok şey olduğunu düşünüyorduk.”
New York’taki hayvanat bahçesinin dört sakininin macelarına devam etme isteğinin o günlerde filizlendiğini söyleyen Tom McGrath sözlerini şöyle sürdürüyor:
“DreamWorks Animation’un Başkanı Jeffrey Katzenberg ile birlikte ilk filmin galası için Avrupa’ya uçarken bu konuyu konuşuyorduk. İlk film popüler olmadan önce de elimizdeki karakterlerle bir film daha yapmak istemiştik. Hatta o uçakla Avrupa’ya giderken yeni öyküyü oluşturmaya başladığımızı hatırlıyorum. Karakterlerimiz bu kez anavatanları olan Afrika’ya gidecekti. Dört New York’luyu Afrika’nın geniş düzlüklerine götürmek, ilk filmdeki ‘sudan çıkmış balık’ hikayesine devam etmenin harika bir yoluydu.”
İlk “Madagascar”ın yönetmeni ve yapımcısının yeni öykü için çalışmaya başladığı günlerde film de gösterime girdi ve dünyanın her köşesindeki izleyicinin coşku dolu heyecanıyla karşılaştı. Yeni projenin şekillendirilmeye başladığı günlerde ekibe yapımcı Mark Swift de katıldı. Filmin senaryosunu ise Tom McGrath, Eric Darnell, Etan Cohen üçlüsünün yazması gündeme geldi.
Yapımcı Mark Swift’in senaryo ile ilgili yorumu şöyle: “Kadroya kim katılırsa katılsın elimizde iyi ve işe yarar bir öykü olmadığı takdirde bu macerayı sürdürmenin anlamı olmayacağında hemfikirdik. Bence herşeyden önce öykü gelir. ‘Madagascar’da herkesin sevdiği karakterler olduğu için o karakterleri geri getirmemiz gerekiyordu. Onlar olmadan aynı başarıyı tekrarlayamazdık. Bu nedenle yeni film için etkileyici bir öykü üzerinde odaklandık.”
Yazar / yönetmen Eric Darnell de şöyle bir yorum getiriyor: “Aslında bu zincirleme bir reaksiyon gibidir. Dört kahramanımızı Madagascar’a giden uçağa yerleştirirken uçakta başka kimler olmalı diye sorduk. Öncelikle penguenlerimiz mutlaka olmalıydı. Uçağa pilotluğu onlar yapacaktı. Penguenlerin uçağa alınması böyle oldu. Julien, Maurice ve Mort’u da arkada bırakamazdık. Onlar da komik karakterlerdir. Tıpkı sevimli şempanzelerimiz Phil ve Mason gibi onlar da grubun parçasıdır. Ayrıca bu karakterleri korurken onların Afrika’da karşılaşacağı yeni karakterler üzerinde de odaklanmamız gerekiyordu. Sonuçta büyük bir dengeyi tutturma çalışması içine girdik.”
İlk “Madagascar”da sadece dört kahramanımız değil, penguenler ve şempanzeler de izleyicinin beğenisini kazanıp popüler olmuşlardı. Bu nedenrle yeni “Madagascar”da onlara da önemli ölçüde yer vermek gerekiyordu. Ancak filmin kısıtlı süresi içinde hepsine birden yer vermek kolay değildi. Yazar / yönetmen McGrath’ın bu konudaki yorumu şöyle:
“İlk filmdeki karakterlerin hepsi çok sevildiği için izleyici onları perdede daha uzun süre görmek isteyecekti. Ancak hepsi için bağımsız öykü çizgileri üretip limitli zaman dilimine sıkıştırmak kolay iş değildi. Karşımıza çıkan zorluklardan birisi bu oldu. Sonuçta ikinci düzey karakterlerin hepsini ana öyküye destek verecek şekilde yapılandırdık. Elimizde 13 karakter olduğu için başka çaremiz yoktu.”
Senaryo yazarları bu noktada yeni öykünün merkezine New York’un Kralı aslan Alex karakterini yerleştirmeye karar verdiler. New York’ta hayvanat bahçesi ziyaretçilerine showmanlik yapan Alex, ailesini görmek üzere Afrika’ya gitmek ister. Ancak büyük kentteki yetenekleri Afrika’nın geniş düzlüklerinde işe yaramayacaktır. Daima sürüden ayrılma hayalleri kurmuş olan sevimli zebra Marty de, Afrika’da kalabalık zebralar grubu içerisinde ne yapacağını bilemez. Biraz daha olgunlaşmış olan su aygırı Gloria ise, yeni bir ilişki fırsatı bulunca bir ilişkinin ne olduğunu keşfetmek için zaman bulur. Zürafa Melman’a gelince, o da sadece kendisini zürafalar ordus içinde bulmakla kalmaz, aynı zamanda su aygırı Gloria’ya karşı gerçek duygularıyla da yüzyüze gelir.
KONU TAMAM, DÖRT KAFADAR HAREKETE HAZIR. BİR KEZ DAHA…
Film yapımcılarının yeni “Madagascar”daki öncelikli hedefi eldeki karakterleri daha da derinleştirmek oldu. Komedi yanları yine olacaktı ama biraz daha fazla duygusal derinlik katılacaktı. Peki, ilk filmde bu unutulmaz karakterleri seslendirmiş olan aktörler, yeni filmdeki yeni yaklaşıma sıcak bakacak mıydı? Aktörlerin hepsi ışığı görüp yeni yaklaşımı benimseyince aynı kadro eksiksiz geri döndü.
Karakterleri daha ileriye taşımaya kararlı olan film yapımcılarının elindeki en değerli kaynak, ilk filmde mikrofon arkasında görev yaparak o karakterlere sesini veren aktörlerdi. Alex, Marty, Gloria ve Melman adlı dört hayvanat bahçesi sakinlerinin girdisini çıktısını, kısacası herşeyini çok iyi biliyorlardı. Daha da önemlisi o karakterler üzerinde doğaçlama yapma becerileri de vardı.
Yeni “Madagascar”ın seslendirmesinde görev yapan aktörleri destekleyen en önemli unsur, öyküdeki ana parametreler oldu. Konunun Afrika’da geçmesine karar verilmesinden itibaren senaryo üzerinde bunu destekleyecek mantıksal geliştirmeler yapıldı. Dört New York’lunun anavatanlarına gidince orada doğal ortamda yaşayan kendi türdeşleriyle tanışmaları başta olmak üzere yeni parametreler eklendi.
Ancak film yapımcılarının en çok önem verdiği karakter Alex oldu. Hayvanat bahçesinin starı olan Alex’in eve dönüşüyle birlikte anne ve babasıyla yeniden kavuşmasına ağırlık verildi. Henüz küçük bir yavru aslanken izini kaybettiği anne-babasıyla yeniden kavuşması sahnesi önem kazandı. İki tarafın da birbirinden belirli beklentileri olacaktı ama show dünyasında rahar ortamda çalışmaya alışmış bir aslan, Afrika’nın vahşi dünyasına nasıl uyum sağlayacaktı?
Alex karakterine sesini veren Ben Stiller’in bu karakterle ilgili yorumu şöyle: “Sevimli aslanımız Alex’in Afrika’da karşılaştığı engeller çok büyüktür. Ayrıca karşısında uçsuz bucaksız bir dünya vardır. Bunun yanısıra babası da gururuna çok düşkün bir aslan olduğu için Alex’ten beklentileri yüksektir. Alex başlangıçta herşeyin kontrol altında olduğunu düşünür.  Sonuçta evine dönmüştür ve New York’taki başarılarını ailesine kanıtlama zamanı gelmiştir. New York’un aslan kralı olduysa bunun boşuna olmadığını ailesine kanıtlamaya kararlıdır. Ancak bu noktada farklı kültürlerin getirdiği anlaşmazlıklar devreye girer. Alex artık bu yeni dünyanın kurallarına göre oynamak zorundadır. Orada kaybedenlere yer yoktur ve yok olmaya mahkumdurlar. Karşılaştığı bu yeni dünya Alex için tam bir şoktur.”
Zebra Marty’e gelince, onun bu yolculuğa çıkma sebebi aslında farklılıkları keşfetmek değil, vahşi doğadaki türdeşlerini bulmaktır. Hayvanat bahçesinde geçen hayatı boyunca hep vahşi doğada kendi türdeşleriyle beraber özgürce dolaşmayı hayal etmiştir. O şans artık kapısını çalmıştır.
Zebra Marty’nin seslendirmesini yapan Chris Rock’ın bu karakterle ilgili yorumu şöyle: “Bu dünyada yaşadığı ortamdan memnun olmayan, dışarıdaki hayatın daha gösterişli ve daha iyi olduğunu düşünen çok insan var. Aslında bu, Marty’nin çevresindeki arkadaşlarını takdir etmediği anlamına gelmez. Onların dostluğundan da memnundur ama çevresinde kendi cinsinden olan başka zebralarla olmak ister. Yüzeyden bakınca bu mantık doğrudur. Çevrenizde size benzeyen ne kadar çok insan varsa daha mutlu olacağınızı düşünürsünüz. Ancak psikologlar bunun her zaman doğru olmadığını, farklılıkların grupları zenginleştireceğini söyleyeceklerdir.”
Chris Rock sözlerine şöyle devam ediyor: “Aslında bunu en iyi arkadaşlarınızın sizin gibi davranmasına, sizin gibi giyinip sizin gibi konuşmasına benzetebiliriz. Başlangıçta bu durum egonuzu patlatabilir ama bir süre sonra sıkılmaya başlarsınız. Şimdi bu durumu alalım ve yüzlerce benzerinizle bir arada olduğunuzu düşünelim. Marty’nin çevresinde tıpkısının aynısı yüzlerce zebra var. Hayvancağızın yaşayacağı hayal kırıklığını düşünün. Çevreniz sizin yüzlerce benzerinizle doluyken nasıl hissedersiniz?”
Hastalık hastası zürafamız Melman ise, meşhur kuruntularından az da olsa kurtulacağı yeni yerler ister. Central Park’taki Hayvanat Bahçesinden (ve tabii ilaçlarından) uzaklaşan Melman, Madagaskar adasının harika ortamında biraz olgunlaşmıştır. En azından artık daha az gergindir. Ancak orada da uğraşacağı yeni sorunlar bulmayı başarır. Yeni sorununun ismi, su aygırı Gloria’ya duyduğu platonik aşkıdır.
Melman’ı seslendiren David Schwimmer, sesini verdiği bu karakteri şu sözlerle tanımlıyor: “Melman’ın başına bu kez oldukça dramatik şeyler gelir. Bindikleri uçağın yere çakılacağından artık emin olduğu bir noktada Gloria’ya aşkını itiraf etmeyi başarır. Ancak ne yazık ki Gloria o sırada uyuduğu için duymaz. Kendi kendine öğrendiği tıbbı bilgiler sayesinde diğer zürafaların büyücü doktorluğu ünvanını elde eder. Hayatının sona ermek üzere olduğunu bir kez daha düşündüğü anda Gloria ile arkadaşlarını kurtarmak için kendisini gönüllü olarak kurban etmeye karar verir.”
Su aygırı Gloria’nın kendi imajıyla ilgili herhangi bir problemi yoktur. Bir su aygırı olduğunun farkındadır ve bundan memnundur. Kendine güvenli ve çok tatlıdır. Su kaynağının başında bir su aygırları sürüsüyle karşılaştığında hepsini sevgiyle kucaklar. Onlar da aynı coşkuyla karşılık verirler.
İlk filmde de seslendirmesini yaptığı Gloria karakterine bir kez daha dönmekten heyecan duyduğunu ifade eden Jada Pinkett Smith, duygularını şu sözlerle dile getiriyor:
“O film (Magadascar) çocuklarımla beraber izleyebildiğim ilk filmim oldu. Daha önce birçok filmde oynadığım halde onları çocuklarımla izleyememiştim. Gloria karakterini onların da yakından tanımasını istedim. Gloria özgüven düzeyi yüksek bir karakterdir. Kendi halinden memnundur. Dış görünümünden mutlu olmayan genç kızlara bu filmin sağlam bir mesaj göndereceğini düşünüyorum. Bence önemli olan, insanın kendisini önemli algılamasıdır. Bu filmde her zamanki gibi bol bol eğleniyoruz ama aynı zamanda küçük bir mesaj da gönderiyoruz.”

Bir yanıt yazın