Öfkeli Çılgınlık Karamsar Çile

“ÖFKELİ ÇILGINLIK KARAMSAR ÇİLE”

Hatice Yakar’ın, Kültür Bakanlığı desteği ile çektiği ve senaryosunuda yazdığı ilk sinema filmi.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümünden Mezun olan Hatice Yakar, pek çok dizi film ve  Recep İvedik1, Hababam Sınıfı Askerde, Hababam Sınıfı 3,5, Eve Dönüş gibi sinema filmlerinde yönetmen yardımcılığı yaptı.

Bu yıl gerçekleşen 30. Uluslar arası İstanbul Film Festivalinde, “Yeni Türkiye Sineması” bölümünde gösterilen film, 17 Haziran 2011 de gösterime giriyor.

Adana’da ve  dağlarlarda geçen hikaye, ABD üssü İncirlik’ten havalanıp duran Jetlerin, dağlarda yankılanan sesleriyle bile bütün bu coğrafya ya nasıl korku saldığını, ve yok edici bir etki bıraktığını anlatıyor.

Filmde daha önce “Hatırla Sevgili” dizisinde Deniz Gezmiş’i başarıyla canlandırmış olan BARIŞ KOÇAK, ASİYE DİNÇSOY, Adana Devlet Tiyatrosundan YUSUF İNAN GÜNEŞ ve konservatuar öğrencileri YAŞAR BAYRAM GÜL, GÖKSEL DEMİR, ayrıca yerel oyuncular ve Filmin çekildiği Kızıldere Köyü sakinleri de rol aldılar. Eşekle bir yazı okumak için dağlara götürülen yaşlı adam ise yönetmen Hatice Yakar’ın kendi babası…

Daha önce Yılmaz Güney’inde “Davudo” isimli bir film çektiği köyde, aynı kayalıklarda aynı yerlerde yeniden bir filmin çekiliyor olması ve filmi çekeninde bu köyden bir Yönetmen oluşu
Herkesi çok heyecanlandırdı…”bir köyde bir film çekilir ve her şey değişir”…

Filmin, Görüntü Yönetmenliğini Ertunç Şenkay yaptı. Türk sinemasında sayısız filme imza atmış ve pek çok yönetmenin ilk filmini çekmiş olan usta görüntü yönetmeni, bu yıl gerçekleştirilen 30. Uluslar arası İstanbul Film Festivalinde, Onur ödülü aldı…

Modern hayatın, Açlık ve aç kalma konusundaki endişelerini, cesur bir biçimde aç kalmayı göze alan Çoban karakteriyle bakan filmde, onun keşfetme arzusuna, doğa ve hayvanlarla olan mücadelesine tanık oluruz…öğrenmek için çileli bir yol vardır önünde…eşekleri cezalandırıp hapse atan Bekçi’nin yaptığı çılgıncadır, Çocuklara birbirlerine ihanet etmeyi öğretirken bir güzelde döver…define peşindeki üç adam öfkelidir, neye ve niçin olduklarını bilmeden öfke duyarlar, öyle ki bu öfke tarihi ve her şeyi yok edecek boyuttadır. Kadınlar karamsar ve umutsuzdur ama küçük kız umut doludur ve sorar “biz nerden geldik..neden buradayız”…

Bir günde başlayıp biten filmde yeni doğan bebeğin duyduğu ilk ses olur ABD jetlerinin sesi…ölen Gani efendininde duyduğu son sestir, ama o rüzgarın ve dalların dilinden konuşur…”çok soğuk bir gece olacak… bu kış bitmeyecek…bitmeyecek…”

Son derece kısıtlı imkanlarla ve iki haftada çekilen filmde, anlatılan yoksulluğa atıfta bulunularak hiçbir görkemli kamera hareketine yer verilmedi. Sade anlatımı desteklemek için  filmde makyaj ve ışık ta kullanılmadı…

SİNOPSİS

Çukurova, 1960 yılı, Toros dağlarının uzak bir köşesinde, kara kıl çadırının içinde ZEYNEP hamileliğinin son gününe uyanır. Uzaklardaki sarp kayalıklarda bir ÇOBAN, çoktan uyanmış ve ürüsünün peşindedir…Çoban üç gündür açtır…ve inanılmaz bir sorunun yanıtını bulmanın peşine düşmüştür, “insan açlığa ne kadar dayanır…”

Harabe yere hapsedilmiş, günlerdir aç ve susuz olan eşeklere bir yenisi daha eklenir. Eşek hapishanesinin sorumlusu BEKÇİ, öfkeli ve nefret dolu bir adamdır…

Ova da, dağlara doğru, bir eşek sırtında getirilen GANİ efendi, aslında son derece gönülsüz çıktığı bir yolculuktadır, çünkü artık yaşlı, yorgun ve hastadır. Onu gelmeye razı eden MEMET, HASO ve HAMO, onun yardımıyla define bulacaklarına yürekten inanmaktadırlar…

Zeynep ara ara gelen doğum sancılarıyla sarsılır, çadırda yaşamaktadır ve üç gündür ortalıkta görünmeyen Memet onun kocasıdır. Zeynep ve kızı ŞEHRİBAN sık sık Memet’in öfkesine maruz kalırlar… ve onların dua etmekten başka ellerinden gelen hiçbir şey yoktur…

Çoktan akbabalara yem olan ineğini arayan yaşlı DÖNE kadın, Zeynep’in çadırına geldiğinde, üç gündür unutulan Çoban’ın ekmek çıkınıda elindedir. Döne kadın, doğurmak üzere olan Zeynep’in halini fark etse de aklı kaybolan ineğindedir.

Gün boyu devam eden sancı artık Zeynep’in kıpırdamasına izin vermez, bir kayanın dibine çöken kadın sessizce doğurur…

Üzerlerinden geçen ve dağlarda alçak uçuş yapan bir ‘JET’ bu bir avuç insanın sonsuz korkularının nedenidir…

Bir yanıt yazın