Şantaj – Stone

MILLENNIUM FILMS Sunar
Bir MIMRAN SCHUR PICTURES Ortak Yapımı

Bir JOHN CURRAN Filmi

SİNOPSİS

Emekliliğine sayılı günler kalmış olan şartlı tahliye memuru Jack Mabry’den (Robert De Niro), büyükanne ve büyükbabasının cinayetini yangın ile kaza süsü verip örtbas etmeye çalıştığı için hapishanede bulunan Gerald “Stone” Creeson’ın (Edward Norton) dosyasını, şartlı tahliye gerekçesi ile yeniden incelemesi istenir. Şartlı tahliyenin gerçekleştirilebilmesi ve Stone’un hapisten erken çıkabilmesi için Jack’i artık kendisinin yepyeni bir insan olduğuna dair ikna etmesi gerekmektedir. Ancak Stone’un  bu çabaları, her iki erkek üstünde de hiç beklenmedik etkiler yaratacaktır. Kanun adamı ve suçlu arasındaki mesafe gittikçe daraldıkça, Stone’un iki adamın da karanlık dürtülerinden yola çıkarak kurguladığı yolculukta iki erkek de birbirine daha çok benzemeye başlar.

Filmin muhteşem kadrosunda, Stone’un seksi ve ahlak konusunda sıra dışı karısı Lucetta karakteriyle ( Milla Jovovich) ve Jack’in dindar, sadık karısı Madylyn rolünde de Altın Küre ödüllü oyuncu Frances Conroy yer alıyor.

Detroit’in büyük bir ekonomik çöküş yaşayan çaresizlik içindeki varoşlarında ve maksimum güvenlikli bir hapishanede geçen bu tutku, ihanet ve yozlaşma hikayesi, sorunlu geçmişlerini geride bırakmak ve belirsiz gelecekleriyle yüzleşmek isteyen iki erkeğin yaşamlarını biraraya getiriyor.

PRODÜKSİYON HAKKINDA

Kendi jenerasyonlarının en önemli temsilcilerinden Robert De Niro ve Edward Norton, neredeyse 10 yıl önce birlikte rol aldıkları ve meslekdaşlarını canlandırdıkları ilk filmleri Komplo’nun ardından bir kez daha birlikte kamera karşısına geçiyorlar. Ancak bu kez bir hapishane masasında farklı yönlerde oturuyor ve gerçek anlamda bir psikolojik satranç oyunu oynuyorlar.

Stone’un senaristi Angus MacLachlan filmini, tüm hayatını hapishane hizmetlerinde çalışarak geçirmiş ve 43 yıldır Madlyn ile evli olan Jack Mabry (Robert De Niro) hikayesi olarak tanımlıyor. Yetişkin bir kızları var ve her Pazar kiliseye gidiyorlar. Jack’in yaptığı iş kısaca, mahkumların şartlı tahliyeye uygun olup olmadıklarına karar vermek. Görevi gereği de, kundakçılıktan 13 yıl hapis cezası almış ve cezasının 9 yılını geride bırakmış ve şartlı tahliye görüşmesi için hak kazanmış olan Stone ile görüşmelere başlıyor. Stone’un karısı Lucetta ise, kocasının şartlı tahliyeden faydalanabilmesi için elinden geleni fazlasıyla yapmaya hazır bir eşi canlandırıyor.

Stone tahliye olabilmek için her şeyini vermeye hazır bir karakter diyor MacLachlan. Ve bunu en basit şekilde gerçekleştirerek Jack’in hayatına kendi karısını sokuyor. Oldukça genç ve cazibeli bir kadın olan Lucetta da, Jack’in tüm inançlarına ve ahlaki değerlerine önem vermeden onu baştan çıkarabilmek için elinden geleni yapmaya hazır. Tamamen rehabilite olduğunu ve şartlı tahliye ile dışarı çıkmaya hazır olduğunu iddia eden Stone, hapishanede yaşadığı ve hayatını altüst eden korkunç deneyimleri Jack ile paylaşmaya başlayınca Jack de kendi hayatını sorgulamaya başlıyor. 43 yıl tek bir kadınla geçen, düzenli, inançlı ve kesin kurallarla belirlenmiş ancak herhangi bir ruhu olmayan hayatını…

ROBERT DE NIRO, EDWARD NORTON, MILLA JOVOVICH, FRANCES CONROY,ENVER GJOKAJ, PEPPER BINKLEY

KAST: LAURA ROSENTHAL
KOSTÜM TASARIMI: VICKI FARRELL
KURGU: ALEXANDRE DE FRANCESCHI
PRODÜKSİYON TASARIMI: TIM GRIMES
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: MARYSE ALBERTI
ORTAK YAPIMCI: ED CATHELL III
SORUMLU YAPIMCI: AVI LERNER, DANNY DIMBORT, TREVOR SHORT, RENE BESSON
YAPIMCI: HOLLY WIERSMA, JORDAN SCHUR, DAVID MIMRAN
SENARYO: ANGUS MACLACHLAN
YÖNETMEN: JOHN CURRAN

OYUNCU KADROSU

Robert De Niro

Profesyonel sinema oyunculuğu kariyerine 1969 yılında Brian De Palma’nın “The Wedding Party”si ile başlayan Robert De Niro, “Bang the Drum Slowly” ve Martin Scorsese’nin “Mean Streets” filmi ile iki kez “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında New York Film Critics’ Ödülü’ne layık görüldü. 1974 yılında “The Godfather, Part II”deki genç Vito Corleone tiplemesiyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar kazandı. 1980 yılında ise, Martin Scorsese’nin başyapıtlarından “Raging Bull”daki Jake la Motta tiplemesiyle “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar kazandı.

Bu ödüllerin yanısıra De Niro dört kez daha Oscar adaylığı kazandı. Bu adaylıklara ise, Scorsese’nin “Taxi Driver”ındaki Travis Bickle tiplemesi, Michael Cimino’nun “The Deer Hunter”ındaki Vietnam gazisi, Penny Marshall’ın “Awakenings”indeki hasta tiplemesi ve 1992 yılında rol aldığı, Scorsese’nin aynı adlı 1962 yapımı orijinalinden uyarladığı Cape Fear’daki Max Cody tiplemesi ile layık görüldü. De Niro son olarak ise Miramax’on komedisi “Everbody’s Fine” için kamera karşısına geçti.

De Niro’nun rol aldığı diğer önemli yapımlar ise; “What Just Happened”, Al Pacino ile başrollerini paylaştığı “Righteous Kill”, Elia Kazan’ın yönettiği  “The Last Tycoon; Bernardo Bertolucci’nin “1900”ü,  Ulu Grossbard’ın “True Confessions”ı ve “Falling in Love”ı,  Sergio Leone’nin  “Once Upon a Time in America”sı,  Scorsese’nin “King of Comedy”,  “New York, New York“, “Goodfellas” ve “Casino”su,  Terry Gilliam’ın “Brazil”I, Roland Joffe’in “The Mission”I,  Brian De Palma’nın “The Untouchables”I, Alan Parker’ın “Angel Heart”I, Martin Brest’in “Midnight Run”ı, David Jones’un “Jackknife”I, Martin Ritt’in “Stanley and Iris”I, Neil Jordan’ın “We’re No Angels”I, Ron Howard’ın “Backdraft”I, Michael Caton-Jones’un “This Boy’s Life”I, John McNaughton’un “Mad Dog and Glory”si, Kenneth Branagh’ın  “Mary Shelley’s Frankenstein”ı, Michael Mann’ın “Heat”ı, Barry Levinson’ın “Sleeper”ı ve “Wag the Dog”u, Jerry Zaks’ın “Marvin’s Room”u, Tony Scott’ın “The Fan”ı, James Mangold’un “Copland”i, Alfonso Cuaron’un  “Great Expectations”i,  Quentin Tarantino’nun  “Jackie Brown”u, John Frankenheimer’ın “Ronin”i, Harold Ramis’in “Analyze This” ve “Analyze That”I,  Joel Schumacher’in “Flawless”ın, Des McDuff’ın “The Adventures of Rocky and Bullwinkle”ı, George Tillman’ın “Men of Honor”ı, John Herzfeld’in “Fifteen Minutes”ü, Frank Oz’un “The Score”u, Tom Dey’in “Showtime”ı,  Michael Caton-Jones’un “City By the Sea”si, Nick Hamm’ın “Godsend”i, John Polson’un “Hide and Seek”i, Mary McGuckian’ın “The Bridge of San Luis Rey”i ile Jay Roach’un “Meet the Parents” ve “Meet the Fockers”ı sayılabilir.

Edward Norton

Kendi jenerasyonunun en önemli aktörlerinden biri olan Edward Norton, “Primal Fear” ve “American History X”teki performanslarıyla iki kez Oscar adaylığı kazanmasının yanında bir de Altın Küre kazanmayı başardı. Senaryosunu kaleme aldığı “Frida” ile ise altı Oscar adaylığı kazandılar ve iki dalda Oscar heykelciğini kucaklamayı başardılar.

Ünlü aktörün rol almış olduğu yağımlar arasında göze çarpanlar ise; “Primal Fear”, Woody Allen’ın “Everyone Says I Love You”su, “The People vs. Larry Flynt”, “American History X”, “Rounders”, David Fincher’ın “Fight Club”ı,  “Keeping the Faith”, “The Score”, “Death to Smoochy”, “Frida”, “Red Dragon”, “The 25th Hour”, “The Italian Job”, “Down in the Valley”, “The Kingdom of Heaven”, “The Illusionist”, “The Painted Veil”, “The Incredible Hulk”, “Pride & Glory” ve “Leaves of Grass”ı sayabiliriz.

Milla Jovovich

Luc Besson’un , “The Fifth Element”indeki başarılı performansıyla birlikte sinema dünyasında da büyük bir çıkış yapmış olan dünyanın en ünlü top modellerinden biri olan Milla Jovovich, “Resident Evil” serisindeki performansıyla oyunculuk dünyasındaki çıkışının bir rastlantıdan ibaret olmadığını ve kariyerinde emin adımlarla ilerleyeceğini bütün dünyaya duyurdu diyebiliriz.

1975 yılında Kiev’de (Ukrayna) dünyaya gelen Jovovich’in ailesi 1981 yılında ABD’ye yerleşir ve ünlü top model kariyerine  9 yaşındayken başlar. Henüz 12 yaşındayken dünyanın en ünlü fotoğrafçılarından Richard Avedon tarafından Revlon’un “Dünyanın En Dikkat Çekici Kadınları” kataloğuna seçilir ve bu başarının ardından 150’den fazla derginin kapak kızı olmayı başarır.
Chanel, Versace, Emporio Armani, Donna Karen, DKNY, Celine, P&K and H&H ve L’Oreal gibi dünyanın büyük markalarının yüzü olarak uzun yıllar podyumlarda yer alan Jovovich son olarak  “A Perfect Getaway” ve “The Fourth Kind” filmleri için kamera karşısına geçti.

Jovovich’in yer aldığı diğer dikkat çekici yapımlar arasında ise; ilk uzun metraj filmi “Two Moon Junction” , henüz 15 yaşındayken rol aldığı “Return to the Blue Lagoon”, Christian Slater’la başrollerini paylaştığı “Kuffs”, “Chaplin”, Richard Linklater’in “Dazed and Confused”ü, Spike Lee’nin “He Got Game”i ve Luc Besson’un “Messenger: The Story of Joan of Arc”ı sayılabilir.

Frances Conroy

Stone’da Jack’in (Robert De Niro) tutucu eşi olarak karşımıza çıkan Frances Conroy’u seyirciler aslında en çok “Six Feet Under    “ dizisi ile tanıyacaklardır. “Six Feet Under”’daki Ruth Fisher tiplemesiyle Altın Küre ve Screen Actors Guild Award kazanan Conroy, aynı performansla Emmy adaylığı da kazanmıştı.

Conroy’un yer aldığı yapımlar arasında öne çıkanlar ise özellikle Woody Allen’ın   “Manhattan”, “Another Woman” ve “Crimes and Misdemeanors”ı ile Martin Scorsese’nin “The Aviator”ı,  Terence Davies’in “The Neon Bible”ı, Martin Brest’in Oscar ödüllü  “Scent of a Woman”ı, Frank Oz’un “Dirty Rotten Scoundrels”Iı, “Catwoman”, Steve Martin’in “Shopgirl”ü, Jim Jarmusch’un “Broken Flowers”ı ve iki bağımsız yapım “Ira and Abby” ve “Humboldt County”.

Bir yanıt yazın