Sessiz Bir Yer – A Quiet Place

SESSİZ BİR YER
YAPIM NOTLARI

Modern korku, gerilim Sessiz Bir Yer filminde dört kişilik bir ailenin, sesle avlanan gizemli yaratıkların tehdidinden sonra hayatlarını sessizlik içinde sürdürmek zorunda kalmalarını konu alıyor. Seni duyarlarsa peşine düşerler. Paramount Pictures, Michael Bay işbirliğiyle sunar. Bir Platinum Dunes Yapımı, Sessiz Bir Yer. Yönetmen John Krasinski. Oyuncular, Emily Blunt, Krasinski, Millicent Simmonds ve Noah Jupe. Senaryo yazarları; Bryan Woods & Scott Beck ve John Krasinski. Hikaye yazarları; Bryan Woods & Scott Beck. Yapımcılar; Michael Bay, Andrew Form ve Brad Fuller. İdari yapımcılar; Celia Costas, Krasinski, Allyson Seeger, Bryan Woods, Scott Beck ve Aaron Janus.

SESSİZLİK, YAŞAMAK DEMEK
John Krasinski, senaryo yazarı ikili Bryan Woods & Scott Beck’in (Nightlight), Sessiz Bir Yer için yazdığı ilk taslağı okuduğunda dehşet veren önerme çok etkilemiş. Krasinski’nin karısı Emily Blunt, ikinci kızlarını daha yeni doğurmuş ve Krasinski de zaten gecelerini yeni ebeveyn olanın verdiği sükunet ve istekle fısıldayarak geçiriyormuş. O ortamda, ailenin güvenlik arayışı için aldığı sinir bozucu riskleri ve tek bir çığlığı ya da sert bir adımın bir anda ölümü getirebildiği bir dünyada bağ kurmanın hayati önemi fikrini çok iyi hissetmiş. Hikaye, ebeveynliğin en güçlü korkularını kapsıyor gibiymiş.
O dönemde Krasinski, drama oyuncusu (Detroit ve 13 Hours: The Secret Soldiers of Benghazi’deki yakın dönemdeki rolleriyle), yazar (senaryoları arasında Gus Van Sant’ın Promised Land filmi yer alır) ve yükselen bir yıldız (ilk rolünü Brief Interviews With Hideous Men ve ardından The Hollars’da canlandırmış) olarak tanınmaktaydı. Ama Sessiz Bir Yer, Krasinski üç rolü birden üstlenmek zorunda kalarak birçok görevi birden üstlendiği ilk büyük filmi olmuş. Woods ve Beck’in ileri görüşlü hikayesini yeniden yazmaya çalışırken aynı zamanda korku türünün gücüyle de benzersiz biçimde oynama fırsatını görmüş. Tabii ki nefes kesen korkuyu, gerilimlerdeki geleneğe uygun bir şekilde an be an inşa etmiş.
Dahası ses ve sessizlik, korku ve sevgi arasında izleyiciler için güçlü, duygusal ve katılımcı bir deneyim olacak bir mücadele de yaratmak istemiş.
Krasinski, kendisini ilk çeken şeyin ne olduğunu şöyle anlatıyor; “Zaten yeni baba olmanın getirdiği tüm korkularla uğraşıyordum. Kızlarımı nasıl güvende tutacağım, nasıl iyi bir baba olacağım gibi. Bu bana geldiğinde kişisel boyutta büyük bir bağ kurdum. Hikayenin içinde ebeveyn olmanın çok ilginç, dehşet veren bir benzetmesinin yer aldığını düşündüm. O zaman duygusal olarak açıktım, bu yüzden iki ebeveynin imkansızı yaparak, sessiz yaşayarak çocuklarını korumaya çalışmalarının nasıl olacağını hayal etmeye başlamam için çok etkili bir zamandı. Hayal gücümü havaya uçurdu. Bu fikirde incelemek istediğim çok şey vardı.”
Kıyamet döneminde baba olmayı zihninde daha fazla canlandırmaya çalıştıkça fikir daha korkunç ve güçlü görünmüş. Hikaye büyük, zararsız şaşırtmacalarla doluymuş ama bir ailenin işler ne kadar kötüye dönerse dönsün iletişim kurmak için mücadele vermesi de çok dokunaklıymış. Krasinski şunları söylüyor; “Gündelik hayatta çocuklarınızın mutlu, sağlıklı, iyi beslenmiş, bakımlı ve eğitimli olması için çalışırsınız ve endişe edilecek çok şey vardır. Ama bu kabus dünyada ebeveyn olmanın stresi 10 bin kat daha fazla. Abbott ailesinin dünyasında tek bir yanlış adımla sevdiğiniz birini kaybedebilirsiniz. Bunu hepsi çok iyi biliyor.”
Filmin performanslar, tasarım ve efektler açısından da yaratıcı olasılıklarının çok fazla olması Krasinski’yi etkilemiş. “Bu hikayeyi sessizlik ve ses arasındaki dengeyi kullanarak en heyecanlı biçimde anlatmanın yollarını bulmak için heyecanlanmıştım.”
Korku, Krasinski için yazar ve yönetmen olarak yeni bir tür. Ama başından itibaren kendi duygusal bağlarıyla ilerlemiş. “Gerçekten en sevdiğim filmler ya korkudur ya da altta yatan, güçlü bir metafor taşıyan filmlerdir. Örneğin Jaws en sevdiğin filmdir. Ama bana göre Jaws gerçekten bir köpekbalığıyla ilgili değildi. Üstesinden gelmeleri gereken bir şey olan üç adamı konu alıyordu. Köpekbalığı da bir katalizördü. Bu hikayeyi de öyle gördüm. Korku filmi ama gerçek bir aile hakkında olması korkunç. Bunun için de kişisel deneyime sahip olduğumu düşündüm.”
Tüm korku filmleri gibi Sessiz Bir yer de provokatif bir senaryoyla en korkunç kabuslarınızdan biriyle başlar. Ama oradan Krasinski kendisine yeni bir yön belirlemiş; sevgi ve korkuyu birleştirerek izleyiciyi ikisinde de aktif bir şekilde kuşatmak. Amaç, korku duygusunu izleyicinin Abbott’lara karşı duyduğu giderek büyüyen bağlılığıyla doğrudan bir korelasyon içinde kurmak olmuş.