Sınıf / The Class / Entre Les Murs

Bir Laurent Cantet Filmi
François ve öğretmen arkadaşları, sorunlu bir mahallede eğitim veren bir lisede yeni öğretim yılına hazırlanmaktadır. Öğrencilere karşı son derece iyi niyetlidirler ve onlara en iyi eğitimi sağlamak konusunda hiçbir engel tanımazlar. Günümüz Fransa’sının küçük bir modeli olan sınıfta sık sık kültür ve fikir çatışmaları yaşanır. Genç öğrenciler çoğu zaman eğlenceli ve yaratıcıdır ancak zaman zaman takındıkları anlaşılmaz tavırlar düşük ücretle çalışan öğretmenlerinin hevesini kırmaktadır.

François, öğrencilerinin gayretli ve birbirine karşı saygılı olması konusunda ısrarcıdır. Resmiyetten uzak tutumu ve sınırsız açık yürekliliği öğrencileri tarafından şaşkınlıkla karşılanır. Yöntemlerine karşı çıkan öğrencilerin meydan okumasıyla, koyduğu kuralları tekrar gözden geçirmek zorunda kalacaktır.

Laurent Cantet ve François Bégaudeau ile Yapılan Röportaj

Philippe Mengeot

Başlangıçta
Laurent Cantet

Vers Le Sud’ü (Heading South) çekmeden önce aklımda lise öğrencilerinin hayatını çekmek vardı. Kısa bir zaman içinde proje kendiliğinden belirgin hale gelmeye başladı zaten. O dönemde insanlar okulların “kutsallaştırılması” gerektiğinden dem vurup duruyordu. Oysa ben tam tersini göstermek istedim:

Canlı bir topluluk… Fırsat, iş hayatı, iktidar, kültürel ve sosyal entegrasyon açısından eşitlik-eşitsizliğin tartışıldığı dünyanın küçük bir modeli. Filme, disiplin toplantısının yapıldığı bir sahne koydum. Bu sahne benim için lisenin “kara kutusu”ydu.

Vers Le Sud’ün izleyiciyle buluştuğu sıralarda yeni kitabı Entre Les Murs’ü yayınlamış François ile tanıştım. Yazdıkları, günümüz okullarını suçlayanlara bir karşı saldırı gibiydi. İlk defa bir öğretmen, genelde vahşi ve sersem olarak betimlenen ergenlere haddini bildirmek için yazmıyordu. Kitabı okudum ve bu eserin gerçekleştirmek istediğim projeye iki yönde katkısı olacağını düşündüm. İlki, elbette ki bende eksik olan ve ancak liselerde vakit geçirerek tamamlayabileceğimi düşündüğüm malzemeydi. İkincisi de François karakterinin, öğrencileriyle kurduğu samimi ilişkinin bana verdiği ilham oldu. Bir öğretmende olması gerektiğini düşündüğüm farklı yönleri hepsi onda vücut bulmuştu sanki.

François Bégaudeau

Kitabımda, günlük deneyimlere sıkı sıkıya bağlı kalmak koşuluyla bir ders yılında yaşananları anlatmayı amaçladım. Bu yüzden ne çok belirgin bir anlatıcı çizgisi ne de özellikle bir olay etrafında gelişen bir olay örgüsü vardı. Disiplin kurulu toplantıları vardı evet ama bunlar peşi sıra gelen olaylardan birkaçıydı sadece. Laurent ve senaryoyu birlikte yazdığı arkadaşı Robin Campillo, ellerindeki bu malzemeden hikâyenin ana temasını ortaya çıkardı. Kitabım, birbirini takip eden durumların bir toplamıydı; Laurent ve Robin içlerinden bazısını kurgusal yapıyı inşa etmek için özellikle seçti. Ama yaptıkları kelimenin dar anlamıyla “karakter” seçmek değildi, onları en baştan oluşturdular, hatta kitaptaki çocukların kimi özelliklerini alarak yeni karakterler ortaya çıkardılar.

Laurent Cantet

Filmin anlatıcı yönünün hemen ortaya çıkmasını istemedik. Karakterler film süresince ağır ağır olgunlaşsın istedik. Film öncelikle sınıfta geçirilen bir hayatın, okul hayatının filmi. Birbiriyle olmayı seçmemiş ancak bir sene boyunca dört duvar arasında birlikte çalışmak durumunda olan 25 insanın filmi. Süleyman ilk başlarda sınıftaki diğer öğrenciler kadar görünüyor filmde, ancak bir saati geride bıraktığımızda hikâye iyice şekilleniyor ve Süleyman da gelip öykünün orta yerine yerleşiyor. Geçmişe baktığımızda her şeyin bir yere ait olduğunu görüyoruz.

François Bégaudeau

Senaryo yazım aşamasında benim müdahalem olayların gerçeğe uygunluğunu gözden geçirme boyutundaydı. Kimi bölümler, hikâyeyi nakletmek anlamında başarılı olsa da mevcut okul sistemini düşündüğümde bana pek de geçerli gelmemişti. Bu açıdan kimi değişiklikler önerdim.

Laurent Cantet

Öncelikle filmin omurgasını oluşturacak bir özet yazdık. Bu, daha önce Ressources humaines’de (Human Resources) uygulamaya çalıştığım bir plana göre, bütün o hazırlık aşaması boyunca değiştirilip yeniden düzenlenecekti elbette. Zaten varolan bir okulu kullanmayı, film çekim aşamasında da okul hayatının içinde yer alan herkesi kaynaştırmayı uygun gördük. Çaldığımız ilk kapı, Paris’in 20. Bölgesi’ndeki Françoise Dolto Lisesi oldu. Bizim için son derece doğru bir seçimdi, tadilata gitmeyecek olsalardı filmi orada çekecektik. Filmdeki bütün çocuklar Dolto’da öğrencilik yapıyor. Rehber öğretmen Julie Athénol ve müdür yardımcısı Simonet dahil bütün öğretmenler de orada eğitim veriyor. Süleyman’ın annesi dışında, ki en çok kurguladığımız rol onunkidir, bütün anne babalar çocukların gerçek hayattaki ebeveynleri.

Doğuştan Oyuncular

Laurent Cantet

Çocuklarla yaptığımız çalışmalar 2006 Kasım’ında başladı, okul yılının sonuna dek de devam etti. Her çarşamba öğleden sonra, üçüncü ve dördüncü sınıftan öğrencilerin katılabileceği atölye çalışmaları düzenledik. İlk başta gelenleri hariç tutuyorum, toplamda 50 öğrenci geldi. Filmdeki sınıfı oluşturan öğrenciler bizimle bir sene boyunca çalışan öğrenciler zaten. Diğerleri bir süre sonra gelmekten vazgeçti.

François Bégaudeau

50 kişiden 25’iyle devam etmek, günümüz oyuncu seçmelerini düşündüğümüzde pek de alışık olmadığımız bir durum. “3000 çocuk denedik, sonunda içlerinden bir yıldız seçtik,” gibi laflara alışkınızdır daha çok. Ama aslına bakarsanız hemen her yerde bir yıldız oyuncu bulabilirsiniz.

Laurent Cantet

Sınıf asıl şeklini ders yılı boyunca aldı. François bütün atölye çalışmalarına katıldı. Bir yandan öğrencileri yavaş yavaş tanıdık, diğer yandan da elimizdeki malzemenin üzerine neler koyabiliriz diye düşündük. Orijinal senaryodaki durumların gereği olarak ortaya çıkan karakterler daha belirgin hale geldi. Kitaptaki Çinli delikanlı, Fransızcayla olan ilişkisi ve ailesinin sınır dışı edilmesiyle ilgimi çekmişti. Ancak filmdeki Wei karakteri, ona hayat veren oyuncuya gerçekten çok şey borçlu. Örneğin biz diğerleri adına duyduğu utancı dile getirdiği sahne için tek bir kelime dahi yazmamıştık.

François Bégaudeau

Kitapta anlatılan Ming çok gayretli bir çocuk. Fransızcasına güvenmediği için fazla konuşmuyor. Wei ise onun aksine geveze mi geveze. İlk atölye çalışmalarımızda yarım saati bulan monologlara imza atmışlığı vardır. Çift dilli olması konusunda en ufak bir takıntısı yoktu.

Laurent Cantet

Geçilen tüm süreçleri göz önünde bulundurduk ve karakterleri kurgusal olarak ne oranda şekillendirebileceğimize baktık. Gotik çocuk Arthur senaryoda yoktu mesela. Çekimlerin başlamasından birkaç hafta önce kostüm tasarımcımız geldi. “İçinizden gotik olmak isteyen var mı?” diye sordu çocuklara. Arthur öne atıldı hemen. Sanırım olmaya hiç cesaret edemeyeceği birini oynama fikri ona cazip geldi. Hayali dünyada buna cesaret etti. Ben bununla da yetinmedim ve annesinden bu konuyu öğretmeniyle konuşmasını istedim.

Bu, benim müdahale ettiğim tek durum oldu. Diğer ebeveynler, içinde, çocuklarını görmek istedikleri rollerin olduğu kendi temalarıyla çıkıp gelmişlerdi zaten.

François Bégaudeau

Çocukların çoğu kurgu karakterler. Filmin sonunda “Bu çocuklar muazzam, üstelik oyuncu da değil. Kendi hayatlarını oynadıkları için de çok doğallar,” diye düşünecektir insanlar. Halbuki daha sahte bir şey olamaz herhalde!

Laurent Cantet

Doğaçlama çalışmaları boyunca, herhangi bir sahneyle başa çıkıp çıkamayacaklarını görmek için çocukları olabildiğince zorladık. Bir gün Carl’dan öğretmenine sert bir şekilde çıkışmasını istedim, o da bize, ani bir şiddet gösterisinin vuku bulduğu bir sahne önerisinde bulundu. Birkaç saniye sonra başka bir durum verdim. Okuduğu liseden atılmış ve geldiği yeni okulda cici çocuk olmaya çalışan bir öğrenciyi oynayacaktı. Ortaya bir anda François’dan çekinen, sessiz bir karakter çıktı. O sahneyi filmde de görebilirsiniz.

François Bégaudeau

Dersin sonundaki sahne için Khoumba’yla çok tartıştık. O sahnede rolü olan Rachel’a “Tam bir baş belası ol,” dedik. Gerçek hayatta şeker mi şeker biri olan Rachel bu isteğimizi gayet güzel bir şekilde yerine getirdi.

Laurent Cantet

Rolünü yaratıp geliştirmek anlamında en ileri giden, Süleyman rolündeki Frank hiç şüphesiz. Son derece çekingen biri mesela, filmdekinin tam tersi yani. Bu sert çocuk imajını birlikte oluşturmaya çalıştık. Bakışları büsbütün değişti, o kadar ki ilk çekimlerde kılık değiştirmiş gibi hissetti kendisini. Tabii karakterine bürünmesinde kıyafetlerin de payı oldu. Ortaya koyduğu vahşi görüntüyle her sahnede beni daha da şaşırtmayı başardı. Esmeralda’ya gelince… Dayanıklı, güç oyunları ve çatışma söz konusu oldu mu son derece rahat Esmeralda… Verdiğim her talimat onda karşılığını buldu açıkçası. Özellikle de Platon’un Devlet’i hakkında konuşurkenki sahnesi. Çekimlerden önce François ona okumadığı bu kitap hakkında biraz bilgi verdi. Kamerayı çalıştırmadan önce de ondan Sokrates’le bizzat tanışmış olduğunu düşünmesini istedim. İlk andan itibaren kitabın bütünlüklü ama aynı zamanda tamamlanmayı bekleyen bir yorumunu vermeyi başardı. Tıpkı öğretmenlerin bu tür anlarda duygulandıkları gibi ben de çok etkilendim gerçekten.

François Bégaudeau

Doğaçlamalar sırasında gördüğüm bir şeyin altını çizmek istiyorum. Çocuklar, inanılmaz derecede doğal ve tatmin edici bir oyunculuk sergiledi. Performansları sırasında ne öğrenciler ne de öğretmenlerde herhangi bir tutulma, kilitlenme hali görmedim. Pialat bir keresinde şöyle demişti “İnsanların, ‘oynayan hayvanlar’ olduğunu sürekli unutuyoruz.”

Bu filmdeki çocuklar, belki de ait oldukları tüm kuşak için geçerli bu. Okul onların becerilerini alıp kendi süzgecinden geçiriyor. Çünkü okul bir rolü seçip oynamak, duyguları gizlemek ve başkalarını aldatmak için müsait bir yer. En kötü öğrencilerde bu yeteneğe sık sık rastladık. Çünkü yalan söylemek, gevezelik etmek ya da –mış gibi yapmak konusunda yaşadıkları zorluğu bir şekilde telafi etmeleri gerekiyor.

Laurent Cantet

Bir lise öğrencisinden lise öğrencisini, bir öğretmenden de bir öğretmeni oynamasını istediğim zaman, onların gerçek hayatta oldukları gibi davranmalarını beklemiyorum açıkçası. Karakterin oyunculuk ekseninde her seferinde yeniden yaratılması fikrini çok önemsiyorum. Karakterler, oyuncuların konuşma biçimleri, oturuş kalkışlarıyla ortaya çıkardıkları resim üzerinde de şekillenebilir. Öğretmenlerin öğrencilerden farkı yoktu mesela, onlar da karakterlerini olabildiğince detaylandırmaya çalışıyordu. Doğaçlama çalışmaları boyunca, sahneler üzerine hep birlikte düşündüler, bu vesileyle kendi tekniklerini sorguladılar, zaman zaman da benim önerilerime karşı çıktılar. Bir film çekilirken en heyecan verici süreçlerden biri de budur işte. Ama aslında bir o kadar da gizemlidir. Sahne çekildikten sonra kimin neye ne ölçüde bir katkısı olduğunu kestirmek her zaman güçtür.
Bir Laurent Cantet Filmi

Fransa, Renkli, 128 dk.

Bir yanıt yazın