Taş Mektep

“TAŞ MEKTEP” 15 ŞUBAT’TA SİNEMALARDA
SIRADIŞI, GERÇEK BİR KAHRAMANLIK ÖYKÜSÜ
1920-1921 EĞİTİM DÖNEMİNDE MEZUN VEREMEDİK…

AMA…

63 ÖGRENCİMİZİ ŞEHİT VERDİK!!!

BU VATAN KOLAY KURTULMADI !!!
Kurtuluş savaşı sırasında Okullarını, Ailelerini, Hayallerini ve ilk Aşklarını bırakarak, sadece kalplerinde vatan aşkı olan 63 örgenci Din, Mezhep, Dil ayrımı yapmadan cepheye koşa koşa savaşmaya giderken geride bıraktıkları topraklarına bir daha geri dönemedi.
Onlar sadece bu vatanı kurtarmadı, onlar bizim için de şehit oldular.Onlar esaret altında yaşamaktansa bu vatan toprağında seve seve canlarını verdiler.

“TAŞMEKTEP” FİLMİ BİR SAYGI DURUŞU FİLMİDİR…

Bu güne kadar sadece NUTUK’TA yer alan bu gerçek olay 15 Şubat 2013 de izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.

Altan DÖNMEZ’in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde, Orhan KILIÇ, Ayça VARLIER, Can KOLUKISA ( ABBAS EMMİ), Bora AKKAŞ (MEHMET), Atsız KARADUMAN (REŞİT), Hazım KÖRMÜKÇÜ (TARIK NURİ), Mehmet ATAY (GREGOR), Güray KİP (ARMEN), Ümit ÇIRAK (NİKO), Erdogan SICAK (LEVON) VE “MUSTAFA KEMAL” ROLÜNDE Serkan KURU yer alıyor.

Elin ECEALP ve Galip GÜNER’in yapımcısı olduğu TAŞ MEKTEP filminin sanat yönetmenliğini 5 ALTIN PORTAKALI, Ziya ÜLKENCİLER üstlendi. Savaş sahnelerinde kullanılan Türk ve Yunan askerlerinin üniformaları ve postalları titizlikle gerçeğine uygun olarak hazırlandı.

Hazırlık aşaması 3 yıl süren film, uzun süre hafızalardan silinmeyecek muhteşem bir kahramanlık öyküsü ile beyaz perdede…

FİLM KONUSU

Taş Mektep”, Milli Mücadele’nin dönüm noktasını simgeleyen Sakarya Meydan Savaşı’nda yaşanmış, Milli Mücadele’nin en duygulu öykülerinden birini anlatır.İnsani değeri yüksek, bu topraklarda nefes alan herkesin zihninin derinliklerinde gizli yaşadığı topraklara dair aidiyet hissiyetine seslenen, gerçek bir hikayedir. Sıradışı bir kahramanlık öyküsünü, aşina olunan üslupların ötesinde, etkileyici, yenilikçi ve özgün bir dille izleyiciyle paylaşmayı hedeflemekte, türünün sınırlar ötesi başarılı bir emsalini teşkil etmeyi gaye edinmektedir. Yunan Ordusu, Eskişehir dolaylarını işgal ettikten sonra Ankara üzerine yürümüştür. General Trikopis, Ankara’yı aldığı takdirde Kuvayı Milliye’nin direncinin kırılacağına ve bu başarı ile Türk milli mücadelesinin sona erdirileceğine, Helen İmparatorluğu’nun yeniden kurulacağına inanmaktadır.Türk ordusunun moralini bozmak için her yola başvurur. Meclis bu gelişmelerden oldukça huzursuzdur. Bazı milletvekilleri Mustafa Kemal’e yüklenmektedirler. Onu beceriksizlikle suçlarlar. Mustafa Kemal de olaylardan rahatsızdır. Konu TBMM’de tartışılır. Mustafa Kemal, Başkomutanlığa getirilmesini önerir. Meclis Mustafa Kemal’i ittifakla Başkomutan seçer. Meclisin kanun yapma yetkisi dâhil bütün yetkileri Mustafa Kemal’e verilir. İlk olarak Tekâlif-i Milliye (Ulusal vergilere) emirleri yayınlanır. Bu gelişmeler paralelinde Türk-Yunan Savaşı’nın en önemli dönüm noktasına gelinir. Milletvekilleri Yunan baskınları karşısında korkuya kapılmışlardır. Mustafa Kemal bu korku atmosferinden son derece rahatsızdır. Fakat, yanlış alınacak bir kararın telafisinin mümkün olamayabileceği bir noktaya gelinmiştir. Bu durum içten içe onu da endişeye sevk etmektedir. Bu andır ki, bütün yurtta bir gönüllü seferberlik kasırgası başlar. Gençler orduya yazılmak isterler. Kayseri Lisesi’nin son sınıfındaki 63 öğrenci hep birlikte bu gelişmeleri tartışırlar. Meclis’in korku içinde olduğu hissine kapılmışlardır. Zira Rum cemaati bu dedikoduyu yaymaktadır. Öğrenciler kendi aralarında bir Mustafa Kemal tartışması açarlar. Mustafa Kemal’in Meclis’te yalnız bırakıldığını düşünmektedirler. Okulu bırakıp hep birlikte Sakarya Savaşı’na katılma kararı verirler. Yaşadıkları çevrede onları caydırma gayretleri hasıl olsa da, öğrenciler kararlarında ısrarlıdırlar. Sonuçta okulu bırakıp cepheye gitmek için hazırlıklara girişirler. Hurda bir kamyon dışında Kayseri’den Ankara’ya gidecek vasıta yoktur. Bu sahneler bir ulusal gururun aksiyon örneği olarak işlenir. Kamyon büyük zorluklarla tamir edilir. Seyehat için gerekli imkanlar binbir güçlükle temin edilir. Yola konulur. Filmin bundaki sonraki anlarında, 63 çocuğun, savaşın, müdafanın en acımasız, en gayriinsani anlarıyla en masum, savunmasız halleriyle yüzleşerek büyümeleri ve tereddüte mahal vermeyen bir bağlılık ve samimiyetle ateşin ortasına atılmaları resmedilmektedir.Bu film, sadece savaş sahnelerinden müteşekkil değildir. Filmde insan karakterleri ve algıları tahlil edilmektedir. Bu tahlil, nefes aldığımız an itibariyle pek çoğumuza yabancı olan, gerçekliği ve inandırıcılığı konusunda zaman zaman tereddüte düştüğümüz hissiyatlarla bizleri yüzleştirmekte ve öğrencilerin yaşamı nasıl tahlil ettiklerini anlatmaktadır.

Bir yanıt yazın