“Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”
Çılgın bir kedi, kediler ile köpekler arasındaki ebedi savaşı bir pati ileri götürüyor.
Casus örgütü MİYAVLAR’ın (MEOWS) eski elit ajanı Kitty Galore karanlık tarafa geçmiştir. Çalıştırmayı planladığı şeytani bir aygıt sayesinde 48 saat içine hem köpek düşmanlarını dize getirip hem de eski kedi yoldaşlarını alaşağı ederek, dünyayı kendi tırmalama direği yapmayı hedeflemektedir.
Bu ani ve beklenmedik tehdit karşısında, kediler ile köpekler, gerek kendilerini gerek sevgili insanlarını küresel bir felaketten KÖPEKarmak için tarihte ilk kez sıradışı bir ittifak kurup birlikte hareket etmeye mecbur kalırlar.
Şimdi tüylerin havada uçuşma vaktidir.
Canlı aksiyon ile son teknoloji kuklacılık ve üç boyutlu bilgisayar animasyonunun bir karışımı olan komedi yapımı “Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”nda başrolleri Emmy ödüllü Christina Applegate (“Friends”, “Samantha Who?”), Oscar® adayı Michael Clarke Duncan (“The Green Mile”), Emmy adayı Neil Patrick Harris (“How I Met Your Mother”), Emmy ödüllü Sean Hayes (“Will & Grace”), James Marsden (“Hairspray”), iki kez Oscar® adayı, Emmy ve birçok Grammy ödülü sahibi Bette Midler, Oscar® adayı Nick Nolte (“Affliction”, “The Prince of Tides”), Emmy ödüllü Joe Pantoliano (“The Sopranos”), komedyen ve rapçi Katt Williams (“The Katt Phenomenon”), Chris O’Donnell (“NCIS: Los Angeles”), Emmy adayı Jack McBrayer (“30 Rock”), Saturday Night Live oyuncusu Fred Armisen (“Anchorman: The Legend of Ron Burgundy”) ve Paul Rodriguez (“Tortilla Soup,” “Comic Relief VII”) paylaşıyor.
“Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”nı John Requa ve Glenn Ficarra’nın yarattığı karakterlere dayanarak Brad Peyton yönetti, Ron J. Friedman ve Steve Bencich yazdı. Filmin yapımcılığını Andrew Lazar ve Polly Johnsen, yönetici yapımcılığını ise Brent O’Connor ve Bruce Berman üstlendi. Filmin kamera arkası ekibi görüntü yönetiminde Steven Poster, yapım tasarımında Rusty Smith ve kurguda Julie Rogers’dan oluşuyor. “Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”nın müziği besteci Christopher Lennertz’in imzasını taşıyor.
Görsel efektler amirliğini Randy Starr’ın yaptığı filmin, animatronik efektleri ise David Barclay tarafından gerçekleştirildi. Hayvan oyuncular Boone’s Animals for Hollywood tarafından temin edildi ve eğitmen Boone Narr’ın denetiminde filmdeki rollerini üstlendiler.
“Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı” uygun olan yerlerde üç boyutlu olarak gösterilecek.
Warner Bros. Pictures, Village Roadshow Pictures işbirliğiyle, bir Mad Chance/Polymorphic Pictures yapımı olan “Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”nı sunar. Filmin dünya çapındaki dağıtımını bir Warner Bros. Entertainment kuruluşu olan Warner Bros. Pictures, seçili bölgelerde ise Village Roadshow Pictures gerçekleştirecek.
Gösterim Tarihi: 13 Ağustos 2010
Dağıtım: Warner Bros.
YAPIM HAKKINDA
“Daha önce hiçbir insanın görmediği bir şey deneyimlemek üzeresiniz.”
Dünyanın her yerinde insanlar evcil hayvanlarına bayılırlar. Neden bayılmasınlar ki? Onlara bir bakın: Yumak yumak tüyleriyle yaşlı ve sadık bir çoban köpeği, yumuşacık mırıl mırıl bir kedicik…ne kadar basit yaratıklardır, ne kadar sadık ve sevgi doludurlar; ve bizden tek istedikleri onları korumamız ve desteklememizdir.
Budala insanlar! Bir daha düşünün.
“Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”ndaki arka bahçe politikalarının gerçek yüzünü mutlulukla ifşa eden yönetmen Brad Peyton “O ev içi uyum tablosu onların bizim görmemizi istediği şey” diyor.
Gerçek şu ki kanepede yan gelip yatan o uysal tüy yumakları ve kuyruklarının peşinde koşturan o şapşal şoparlar gerçekte gizli kedi ve köpek ajanlardan oluşan büyük yeraltı örgütüne bağlı pati ordusunun birer askeridirler. Çitin her iki yanından kahramanlar hayatlarını bizim yaşam biçimimizi korumak için tehlikeye atarlar ve insanoğlunun en güvendiği ama aralarında ezeli bir rekabet olan kediler ile köpekler arasındaki dengeyi korumaya uğraşırlar.
Bildiğimiz hayat ile katıksız ve muazzam bir kargaşa arasında kedi tüyü inceliğinde bir çizgi vardır.
“İnsanlar evcil hayvanlarıyla bağ kurduktan ve onların karakterini tanımaya başladıktan sonra, biz yanlarında değilken neler yaptıklarını tahmin etmek kolaydır” diyor Peyton ve ekliyor: “Filmimiz bu düşüncenin bir uzantısı: Hayvanların kendi gizli hayatlarının olduğunu işliyor. Elbette, biz bunu çok daha ileri götürdük; onlara jetpack’ler (Genellikle sırta takılan, kullanıcısını uçurmaya yarayan jet motorlarıyla çalışan bir cihaz) ve roket arabalar kullandırıyoruz. Fakat sanırım filmin temelini çoğumuzun kedi ve köpeklerimizin bütün gün ne yaptığına dair zaman zaman duyduğumuz merak oluşturuyor. İnternette hayvanlarımızın kendi başlarıyken yaptıklarını gösteren gizli kamera çekimleri de bu yüzden böylesine popüler.”
Dünyanın dört bir yanındaki izleyicilere patiler ile pençeler arasındaki meydan savaşını ilk kez 2001’in hit komedisi “Kediler ve Köpekler”le sunan yapımcı Andrew Lazar, “Filmi karşı konulmaz kılan şey bu hayvanların burnumuzun dibinde böylesine taşkın birer hayat sürüyor olmaları düşüncesi. İnsanlar felakete ne kadar yaklaştıklarından tamamen habersiz şekilde günlük işleri peşinde koştururken, kediler ve köpekler dünyayı KÖPEKarabilirler” diyor.
Bu düşünce doğrultusunda, sıradan bir evcil hayvanın günlük faaliyetleri yeni bir anlam kazanıyor.
MİYAVLAR ajanı Catherine’i seslendiren Christina Applegate ise şunu söylüyor: “Sahip oldukları yüksek teknolojili bu gizli dünya kesinlikle gülünç ve fantastik, ama yine de son derece normal bir şey gibi sunuluyor. Sanki yaptıkları tüm o diğer şeyler, mırıldamalar, numaralar, bahçeyi kazmalar falan dikkatimizi gerçekte olan bitenden uzak tutmak için tasarlanmış gibi”.
Gerçekte olup biten şey iki tür arasındaki en büyük atalarının ilk mağara adamının kamp ateşini arayışlarından bu yana verdikleri sonsuz savaştan başka bir şey değildir. Ama şimdi, hain bir ajan çıtayı yükseltir. Sadece köpeklerle insanlar arasındaki bağı koparmaya değil, kediyi kediye düşürmeye de kararlı olan Kitty Galore’un dünyaya hükmetme arzusu iki ya da dört ayaklı tüm canlıların geleceğini tehlikeye sokmaktadır.
“Bütün kedi dostlarımız kötüymüş gibi görülsün istemeyiz” diyor yapımcı Polly Johnsen ve ekliyor: “Kurallara pek uymayan tek bir kedi var. Bunun sonucu olarak, kediler ile köpeklerin ortak bir düşmana karşı birleşmeleri gerekiyor. Hatta burada patisini diğer tarafa uzatarak gerçek bir kahramana dönüşen de yine bir kedi: Catherine”.
Lazar şunu ekliyor: “Denk güçler olarak birlik olmalarının zamanı geldi diye düşündük”.
Uzun zamandır James Bond hayranı olan Brad Peyton bu zorlu ortaklığı klasik soğuk savaş dönemi senaryolarına benzetiyor: “Bond ve MI-6 ile Ruslar her iki ülkeyi de tehdit eden büyük düşman karşısında işbirliği yapmaya mecbur kalmışlardı. Birbirlerinden hoşlanmamayı sürdürdüler ama bu işbirliğini öyle ya da böyle yürüttüler”.
Bond’un hünerlerine duyduğu hayranlık Peyton’ı Roger Moore’a küçük bir rol teklif etmeye yöneltti. Moore filmde MİYAVLAR’ın şefi Tab Lazenby’yi seslendirdi. Bu karakter elbette smokin giyiyordu ve yetişkin izleyicilere yönelik pek çok sinema ve popüler kültür esprilerine aracılık etti.
Peyton bu konuda, “Bir aksiyon maceradan bekleyeceğiniz her şeye sahibiz: Jetpack kovalamacaları, patlamalar, uçuşlar, casuslar, daha da çok patlamalar, ve yeraltı tünelleri. Tek farkı tüm bunları konuşan hayvanların kullanıyor olması” diyor.
Bu film ile ilk film arasındaki büyüklük farkı için ise Lazar şunları söylüyor: “Bu, aksiyonuyla, setleriyle, her sahnede kullanılan hayvan sayısıyla, yani her açıdan daha büyük çaplı bir film. Bu kez KÖPEK Karargahının tamamını görecek ve rakip örgüt MİYAVLAR’ın içini inceleyeceğiz. Daha büyük bir alanda çekim yapıyor olmamız eğitmenlerimizin hayvan oyunculardan daha sofistike performanslar çıkarmasına yardımcı oldu. Bunu bilgisayar animasyonundaki gelişmelerle de birleştirince ortaya daha akıcı bir aksiyon çıktı”.
Çocuklar ve aileler için tasarlanmış, hikaye içindeki birçok çarpıcı anın üç boyutlu gösterimi sayesinde bazı aksiyonlar perdeyi tırmalayacak, hatta perdeden fırlayacak. “Bu, üç boyuta çok iyi uyan mükemmel bir komedi türü. Bu da eğlenceyi katlıyor” diyor Johnsen.
Bu yeni macera karakter açısından da daha zengin: İzleyicilerin hayranı olduğu, ilk filmden bazı karakterleri, her iki cepheye yeni eklenen karakterlerle bir araya getiriyor.
Bu kadar çok seslendirme rolü olması konusunda Johnsen şunu söylüyor: “Kişiliği yansıtacak ve karakteri hemen diğerlerinden ayıracak karakteristik seslere ihtiyacımız vardı. Yapımın erken aşamalarında, hayvanların ağız hareketlerini henüz oluşturmamışken, kimin konuştuğunu sadece seslerden anlıyorduk. Sesi duyduğunuz anda, ‘Bu bir Beagle’ ya da ‘bu bir Russian Blue’ diyebilmeliydiniz”.
“Muhteşem bir oyuncu grubuyla çalıştığımız için çok şanslıyız” diyen Peyton ise şöyle devam ediyor: “Bu tür bir filmde, oyuncular kişisel etkileşim fırsatını nadiren bulurlar. Böyle olmasına rağmen, ortaya çıkardıkları çalışmalar bir araya getirildiğinde kendine özgü bir kimya oluştu. Bu anlamda gerçek bir oyuncu kadrosu bütünlüğü söz konusuydu”.
Liderlik konusunda sorunlar yaşayan Alman kurdu acemi ajan Diggs’i seslendiren James Marsden, “Çok eğlenceliydi. Bu film kendini ciddiye almıyor, oysa karakterler dünyanın kaderi gerçekten tehlikedeymiş gibi hareket ediyorlar. Köpekler mikrofonlu kulaklıklar ve bilgisayar klavyeleri kullanıyorlar, el bombası atıyorlar; her şey sonuna kadar oynanıyor. İşte filmi bu kadar komik yapan da bu. Ne kadar kararlı olurlarsa, çılgınlık da o kadar artıyor”.
Elbette bu bir bakış açısı ama Bette Midler bu görüşe katılmıyor. Çılgın Bay Tinkles, Köpekler Alcatraz’ında kalıcı istirahata hak kazandığından beri saldırganlık konusunda en korkutucu, en kaçık ve tüy fakiri bir kedi olan Kitty Galore’u seslendiren Miller, “Bana, insanlar hayvanlarının onlarla konuştuğunu düşündükleri halde acaba bu filmi beğenirler mi diye sordular. Doğrusu başkasını bilmem ama benimle konuşan bir hayvanım oldu. Dişi bir Jack Russell teriyerdi; çok sevdiğim bir dostumdu ve benimle tam cümleler kurarak konuşuyordu” diyor.
Hadi olan bitenleri anlamaya hazırlanalım.
Uzak İhtimal: Diggs
“Tam bir serseri mayın, bir dingo olduğunu duydum”.
Kitty Galore kendini dünyanın hakimi olmaya hazırlarken, San Francisco sokaklarında bir başka dram yaşanmaktadır. San Fransisco Polis Departmanı (S.F.P.D.) K-9 polis memuru Diggs tekrar beton köpek evine dönmesine yol açacak bir dizi beceriksizliğin son örneğini sergilemek üzeredir.
James Marsden aşırı hevesli Alman kurdunun kendi potansiyelini nasıl sabote ettiğini şöyle anlatıyor: “Dünyanın en iyi niyetli köpeği ama en iyi karar vereni değil. Günün KÖPEKarıcı ve kahramanı olmak istediği için, her durumda öne atılıyor ve davranışı felaket sonuçlar doğuruyor. Sevimli bir köpek; gerçek bir yeteneği var ama kendini kontrol etmeyi bilmiyor. Ne yazık ki, dışarıya yansıttığı tüm özgüvene rağmen, kendiyle ilgili ciddi şüpheler duymaya başlıyor”.
Diggs’in polis teşkilatındaki anlayışlı insan ortağı Shane rolündeki Chris O’Donnell, “Diggs sürekli olarak işleri yüzüne gözüne bulaştırdığının farkında ama kendine engel olamıyor” diyor ve ekliyor: “Shane ile Diggs bir göreve gittiğinde, Diggs şaşmaz bir şekilde kendisine komut verilmeden harekete geçiyor. Shane onun çok çabaladığını biliyor ama bu köpek ne zaman zor bir karar verse işleri daha da berbat ediyor, hem de görkemli bir şekilde. Bu durum ikisi için de hayal kırıklığı yaratıyor”.
Hikayenin başında, Shane ve Diggs bir dava üzerindedirler. Kullanılmış araba gösterisi organizatörü Çılgın Carlito, namına yakışır şekilde, araçların bulunduğu parkta aklını oynatarak tüm arabaları havaya uçurmakla tehdit eder. Emirlere karşı gelen Diggs, Carlito’ya arkadan saldırarak adamı feci şekilde ısırır. Sendeleyen Carlito fünyeyi havaya fırlatınca ortaya talihsiz sonuçlar çıkar.
Çılgın Carlito’yu canlandıran Paul Rodriguez, bu konuda şunları söylüyor: “Diggs’,n beni ısırmasından hemen önce dublörü çağırdım. Zavallı adamın kendini ısırtması gerekti, benim ise sadece ısırılmış gibi yapmam yetti. Elbette, ısırılacağı yere dolgu koydular ama o Alman kurdunun dişleri çok iriydi ve eğitmeni de, ‘Göster kendini, beni inandır’ diyordu”.
Bu olay Diggs’in kanun güçlerindeki kariyerinin sonu olur. Yüreği parçalanan Shane emekliye ayrılan eski ortağını kendi evine almak için girişimde bulunur ama teşkilat Diggs’in devlet malı olduğunda diretir ve onu bir kafese kapatır.
Diggs işte orada, dibe vurmuş şekilde yalnız başına otururken, çoğu köpeğin sadece hayal edebileceği bir teklifle ikinci bir şans elde eder: Elit köpek koruma örgütü KÖPEK ona bir iş önerir. Diggs’i uzun zamandır izlemektedirler ve iyi bir ajan için gerekli niteliklere sahip olduğunu düşünmektedirler; fakat önce yalnız KÖPEK olma merakını bırakıp sürüyle birlikte hareket etmeyi öğrenmesi şart koşulur.
Köpeklerin Karargahı KÖPEK: En İyi Köpeklerin Yeri
“Saat sabahın altısı olmadan, çoğu köpeğin tüm gün kokladığından daha fazla
popo koklamış oluyoruz”.
Tüm dünyadaki köpek operasyonlarının bağlantı noktası olan KÖPEK karargahının yeraltındaki merkezinde işler her zamanki gibi yoğundur: Köpekler gözetleme ekranlarını izlemekte, şifreleri kırmakta, yeni teçhizatlar üretip test etmekte ve antrenman yapmaktadırlar. Diggs bir anda her şeyi hazmetmek için uğraşır.
“Bu sahnede Diggs bizim gözümüz ve kulağımız. İzleyicinin bakış açısını yansıtıyor. O, karargahın harikalarını tanırken biz de tanıyoruz” diyor Lazar.
Aynı zamanda, KÖPEK’un ekibiyle de tanışıyoruz: Lider Lou, araç gereç uzmanı Peek, deneyimli ajan Sam ve Diggs’in gönülsüz partneri alfa ajan Butch.
Neil Patrick Harris’in seslendirdiği gözlüklü köpek Lou, “Kediler ve Köpekler”de stajyer ajan olan yavru Beagle’ın ta kendisi. O artık kendi yavruları olan gururlu bir baba ve karargahın de lideri. “İşini çok ciddiye alıyor. Görev dağılımını Lou yapıyor. Aynı zamanda ‘Gidelim, bunu yakalayalım’ diyerek bir bakıma operasyon komutanlığını da yürütüyor” diyor Harris.
Aktör, sadece köpek seslendirmesi değil genel olarak seslendirme için, “Bu işi yaparken egonuz olamaz” diyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Size, ‘Bu şekilde söyleyebilir misin?’, ‘Şu şekilde söyleyebilir misin?’, ‘Sesini daha genç çıkarabilir misin?’, ‘Daha yaşlı çıkarabilir misin?’ gibi şeyler soruluyor. Yüzlerce farklı okuma yapıyorsunuz ve bu size yaratıcı olmak için iyi bir fırsat sunuyor. Sonuç olarak, Lou’nun sesi büyük ölçüde benim sesim ama daha resmi, daha iş ortamına uygun bir tonda”.
Aksi Anadolu Çoban köpeği Butch’u seslendiren Nick Nolte ise şunları söylüyor: “Köpeklerin oynadığı bir insan hikayesi olduğu için, insanın bakış açısıyla düşünmek zorundasınız. Bu da demektir ki Butch öncelikle bir polis. Yaşını almış, görmüş geçirmiş bir köpek ve belli bir temposu var. Diggs ise kahraman olmak istiyor. Gençken muhtemelen Butch da bunu istiyordu. O yüzden Diggs’e hoşgörü gösteriyor ama artık bu yaşında acemi bir polisle işe çıkmanın zorluğunu yaşamak istemiyor”.
Bu arada, herkesin arkasını kollama görevi, diğer tüm burunlardan iyi burna sahip, örgütün teknoloji ve iletişim uzmanı olan Tüysüz Çin Köpeği Peek’e düşmektedir. Bond filmlerindeki Q gibi, Peek’in de her durum için süper bir araç gereci vardır. Küçük teknisyeni ilk filmde de seslendirmiş olan Joe Pantoliano, “Peek ekibin teknoloji manyağı. Laboratuarda sürekli olarak bir şeylerle uğraşarak köpeklerin sahada kullanacakları araç gereçleri geliştiriyor” diyor.
Aktör sözlerini şöyle sürdürüyor: “Konuşan hayvan teknolojisinin geldiği nokta inanılmaz. ‘Mr. Ed’i seyretmeye bayılırdım çünkü senkron hiçbir zaman oturmazdı. At konuştuğunda sanki yemesi için ağzına bir şeyler verilmiş gibi dururdu. Çok büyük mesafe kat ettik”.
İlk filmdeki rolünü tekrar üstlenen bir diğer isim de, gözüpek Çoban köpeği Sam’i seslendiren Michael Clarke Duncan. Sam gözünün önündeki perçem demetinin ardından zar zor görebildiği için kedi rakipleri tarafından çoğu zaman küçümsenir ama bu deneyimli KÖPEK ajanı bir tahıl kırıntısının sesini ya da kilometrelerce ötedeki küçük pençelerin çıtırtısını duyabilme yeteneğine sahiptir.
Sam ve sürüsü ile ezeli düşmanları arasındaki süregiden mücadele için Duncan şunu söylüyor: “Bir kedim ve üç köpeğim var. Bu savaş muhtemelen benim evimde olup bitiyor”. Fakat Kitty Galore büyük planını mükemmelliğe ulaştırdığında tüm bunlar sona erebilir.
Tehdit: Kitty Galore
“İnsanların sözde en iyi dostu köpeklerin devri kapanmıştır!
48 saat içinde Yabanın Çağrısı’nı serbest bırakacağım”.
“Bence Kitty yanlış anlaşılmış bir kedi değil; düpedüz kötü kalpli bir kedi” diyen Bette Midler, şunu da itiraf ediyor: “Onu çok seviyorum. Harika bir kedi. Kötüleri canlandırmak en eğlencelisidir çünkü çok aşırıdırlar ve genellikle son derece aptaldırlar. Burada kötülük ile mutlak gülünçlüğün harika bir bileşimi var ki bu da rolü karşı konulmaz kılıyor”.
Eski bir MİYAVLAR ajanı olan Kitty, bir kozmetik laboratuarında bekçi köpeklerinden kaçmaya çalışırken tüy döktürücü krem fıçısına düşüp tüm tüylerini yitirir. Olaydan sonra onu tanımayan insan ailesi tarafından uzaklaştırılarak sokaklara düşer ve karanlık tarafa geçer. Böylece artık vücudunda üç beş öbek tüy kalmış olan Kitty büyük çaplı bir intikamla kaybettiklerinin acısını çıkarmak isteyen hırçın bir kedidir.
Midler onun ses dalgalanmasını ve üslubunu yaratmanın, kedinin görüntüsüne ve geçmişine dayanan bir süreç olması gerektiğini söylüyor: “Bir eskizle başlıyorsunuz. Zaman içinde eskizler gitgide daha canlı bir hâl alıyor ve bu yaratık adeta ete kemiğe bürünüyor. İşte o zaman sesinin nasıl bir şey olması gerektiğini size söylüyor. Kitty’nin kocaman gözleri, çok sivri ve keskin dişleri var. Eğitimli görünüyordu, dolayısıyla onu mizacı kötü olan asil bir kedi gibi seslendirdim. Belli ki bir zamanlar yıldızdı ve bu konumu ondan kopartılıp alındı. Bu yüzden, şimdi oldukça hınçlı ve filmin başlığından da anlaşıldığı gibi, intikam peşinde”.
Aktris şunu da sözlerine ekliyor: “İşin sırrı bununla eğlenmekte. Kitty bazen kafayı sıyırarak çabuk ve anlamsız şekilde konuşuyor çünkü aklı konuşabildiğinden hızlı çalışıyor”.
Elbette, dünyanın hakimiyetini eline geçiren herkesin bileceği gibi, bu bir günde olacak bir şey değildir. Ciddi bir planlama ve endişe yaratan birkaç niyet beyanı gerektirir. Ayrıca, hazırlık için güvenlikli bir yer de şarttır. Kitty’nin gizli kimliği, lunaparkta sihirbazlık yapan Muhteşem Chuck’ın gösterilerinde yardımcılıktır. Muhteşem Chuck’ın mesleğine duyduğu hevese eşdeğer olan tek şey akıl almaz beceriksizliğidir.
Chuck’ı canlandıran Jack McBrayer, karakteri için, “Çekmecedeki en keskin bıçak değil. Kediler ile köpekler arasında süregiden baskın olma mücadelesinde, Chuck engellerden biri sadece. Kitty’nin yoluna çıktığına hiç şüphe yok. Daha da kötüsü, onu en utanç verici kostümler içinde kendi numaralarına dahil etmekte diretiyor” diyor.
Bu tarifsiz küçük düşürmeler karşısında, Kitty, gezegenin kontrolünü gerçek anlamda eline geçirir geçirmez şartları Chuck ve ırkının aleyhine çevirmeye daha da kararlı hâle gelir.
Strateji… ve Gizli Silah: Bay Tinkles
“Bana bu kadar yakın duran son kuş … şey, bir tabak Fancy Feast ve bir çanak süt ile onun arkadaşlığının tadını çıkardım”.
Böyle şiddetli bir tehlike karşısında, kedilerle köpeklerin güçlerini birleştirmesi gerekir. Bu yüzden, Butch ve Diggs yeni başlayan ortaklıklarına MİYAVLAR ajanı Catherine’i de dahil ederler. Catherine, Kitty’yi yenmek için dokuz canının dokuzunu da cesurca tehlikeye atar.
Catherine’i seslendiren Christina Applegate bu sıradışı ittifakı tanımlarken, karakteri için şunları söylüyor: “Catherine zorlu, zeki ve korkusuz bir kedi. Köpeklerden hoşlanmama kalıbıyla yetiştirilmesine rağmen, açık fikirli davranıp şansını denemeye karar veriyor. Beraberce ortak bir amaç için çalışıyorlar fakat yine de ilk andan itibaren birbirlerinin boğazına yapışmaya biraz meyilliler”.
Ortak senaristler Ron J. Friedman ve Steve Bencich ilk başta biraz farklı bir dinamik hayal etmişler olsalar da hikayenin aldığı yönden hoşnut kaldılar. Bencich bu konuda, “İlk önce bir ahbap çavuş filmi yapmayı düşündük; yaşlı profesyonel Butch ile yeni yetme bir köpeği bir araya getirecektik. Ama hikaye geliştikçe, denkleme bir de kedi eklemeye karar verdik. Böylece hikaye daha çok ekip çalışmasına odaklandı”.
“Filmin boyutuyla ilgili pek çok tartışma yaptık. Ellerimizin ve dizlerimizin üzerine çöküp etrafta koşuyor ve rol yapıyorduk. Yöntem yazarlığını fazlasıyla benimsiyoruz” diyor Friedman.
Sıradışı türler arası görev timinin üye sayısı çok geçmeden üçten dörde yükselir. Ekibe Katt Williams’ın seslendirdiği Seamus adında çığrtkan bir de güvercin katılır. Seamus kısa süre önce Kitty Galore’un örtbas etmeye çalıştığı çok gizli bir teknolojiye kuşbakışı tanık olduğu için, şimdi gagasının üzerine ödül konmuştur. Kitty’nin gizli kapaklı planının yegane muhbiri olan Seamus tanık koruma programına alınmış ve az çok ekibin gayrı resmi üyesi olmuştur.
Seamus konuşacak mıdır? Ah tabi. Susturmayı bir deneyin.
Ne var ki, ispiyoncu güvercinin itiraflarına ve en iyi ajanların iş üstünde olmasına rağmen, MİYAVLAR ve KÖPEK liderleri bunların yeterli olamayacağından korkmaktadırlar. Kitty’nin çarpık düşünce yapısını anlayabilmek için düşünce yapısı onunki kadar çarpık biriyle konuşmaları gerekecektir: Şu anda, koridorlarında köpek gardiyanların kol gezdiği Alcatraz’da hapis tutulan Bay Tinkles’la.
Bu acımasız kedi rolünü tekrar üstlenen Sean Hayes, “Kediler ve Köpekler”de meşhur ettiği karaktere geri dönmenin bu kolay olmasına şaşırdığını belirtiyor: “Sesi anında hatırlayıverdim. Sonra Bay Tinkles’ın herhangi bir klibi var mı diye YouTube’a baktım; elbette vardı. Hatta birkaç takdir ifadesi de vardı. Oldukça hoştu”.
Hayes, ayrıca, yapımcılardan gelen “Silence of the Lambs/Kuzuların Sessizliği” parodisi önerisine de sıcak baktı. Tinkles’ın dramatik yeniden takdiminde ünlü Kiyanti göndermesi taklit edildi. Aktör bu konuda şunları söylüyor: “Sonuna kadar gittik; parmaklıklarına arkasında maskeyle oturtulmasına ve tamamen bağlanmış olmasına kadar. Hannibal Lecter karakteri tüm zamanların klasikleşmiş bir numaralı kötü adamı. Dolayısıyla, bunu ne zaman ti’ye alsanız eğlenceli olur. Kedilerin köpeklerle birlikte çalışması fikri elbette Bay Tinkles’ın aklına yatmıyor. Ona son derece ters geliyor ve eğer parmaklıkların ardından çıkabilecek olursa, muhtemelen değiştirmek için yanıp tutuşacağı bir şey bu”.
Tinkles yine de ekibe çok önemli bir ipucu vermeyi öneriyor… tabi onlarla sadece oyun oynuyor değilse.
Hayvanlar, Animatronikler & Bilgisayar Animasyonu
“‘Kuyruğunu salla’ dediğimde, ‘Ne kadar sert?’ diye soruyorsun”.
Filmin kuş beyinli Seamus ve Kitty’nin ödlek yardımcısı Patiler haricinde tüm dört ayaklı rolleri canlı hayvanlar tarafından oynandı ama tabi gerektiği yerlerde animatronik dublörleri ve bilgisayar animasyonları onların yerine geçti. Andrew Lazar’a göre, yine de, “İzleyiciler neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlamamalılar. Teknoloji, on yıl önce son teknoloji olan ‘Kediler ve Köpekler’den bu yana muazzam bir ilerleme kaydetti”.
Peyton ise projede varlığını sürdüren zorluklar için, “Her çekimin kendine göre karmaşıklığı var; takip gerektiren birçok düzey mevcut. Dolayısıyla, iş anlamında çok yoğun bir çaba gerektirdi. Fakat bu, oynayacak daha çok oyuncağım olduğu anlamına geliyordu” diyor.
Çoğu zaman az sabırlı olduğunu iddia etse de, yönetmenin işine bağlılığı ve durmalı hareket animasyonundaki deneyimi tersini söylüyor. Bu geçmiş deneyimler, beklenmedik şekilde, tüm süreç için ilk adım olan, hayvanlarla ilk kez çalışmasında faydasını gösterdi. “Animasyon size insanlarla çalışırken düşünmeniz gerekmeyen konuları hiç düşünmeyeceğiniz şekilde düşünmeyi öğretiyor. İnsanlar göz hizaları ve motivasyon konusunda bilinçlidirler; sahneyi kendi başlarına işlerler; oysa animasyon hayvan karakterlerde, ve öğrendim ki hayvanlarda, onlar için her şeyi sizin yapmanız gerekiyor”.
Öte yandan, yönetmen şunu da kabul ediyor ki bu işin ödülü çok büyük, özellikle de filmin pek çok yıldızı ve yardımcı oyuncusunu eğitmen Boone Narr’la birlikte barınaklarda yaşayan hayvanlar arasından seçtikleri için. Narr’ın evlat edinip film için eğittiği hayvanlar arasında Tab Lazenby rolündeki smokinli kedi, Diggs rolünü sırayla canlandıran iki Alman kurdu, ve Güney Kaliforniya’da bir pet fuarında aynı kafesi paylaşırken bulunan, cinsi belirsiz dört çok sosyal gri kedi yer alıyor.
“Kedilerin bu kadar iyi komut alabilmesine şaşırdım” diyor Peyton ve ekliyor: Ben kedime tasma takarsam bana öylece bakar. Boone’un kedileri ise tasmayla yürüyor, duruyor ve işaret noktasında kalıyorlar. İlk başta ne beklemem gerektiği konusunda biraz endişeliydim. Boone, ‘Kedilerden köpeklerden aldığımız kadar çok şey alabiliriz’ dediğinde, ‘Ya, tabi’ diye düşündüm. Ama kesinlikle doğruydu”.
Johnsen ise, “Benim için büyük sürpriz olan şey ise, Diggs’i oynayan köpeklerden birinin molada ne kadar hayal kırıklığına uğramış göründüğüydü. Sete çağırılmadığı için hakikaten yıkılmış gibiydi” diyor.
Narr ve 20 kişilik ekibi film için, American Humane Association’ın (Amerikan İnsani Derneği) bir temsilcisinin gözetiminde, ve Boone’s Animals for Hollywood şirketinin oluşumuna yardım ettiği kılavuza uygun olarak yaklaşık 100 hayvanı eğittiler.
Diggs’le sahneler paylaşan Chris O’Donnell, çocuklar ve hayvanlarla asla çalışmamayı öğütleyen atasözünü hatırlatarak şunları söylüyor: “İlk sahnemde bir bebek ve bir köpek vardı. Köpeğin bebeğin yatağına çıkıp, bebeğin üzerine bir battaniye örtmesi ve sonra da gitmesi gerekiyordu; bu sırada benim tek yapmam gereken de bir replik söylemekti. ‘Bebek mükemmel, köpek de mükemmel…şimdi ben repliğimi ilk kayıtta doğru şekilde söyleyemezsem gerçekten kötü görünürüm’ diye düşündüm. Büyük bir baskı unsuruydu!”
“Kediler ve Köpekler”de de görev yapmış olan animatronik efektleri amiri Dave Barclay, kendi yaratımlarını hayvan oyuncular için fiziksel olarak imkansız olanı başarmak üzere devreye giren birer dublör olarak görüyor. Barclay, kahraman köpek Diggs için, “Kuklanın göğsünün altında bir açıklık var, dolayısıyla yere yatıp kolumu uzatarak kuklanın başına elimi sokabiliyorum. Ayrıca, kafasına misinalar da bağlı. Böylece, çekimlerde gözüken ama sonra dijital ekibi tarafından silinecek olan kuklacılar tarafından kontrol edilebiliyor” diyor.
Barclay’in en karmaşık yaratımı Bay Tinkles’ın kuklasıydı. Barclay, kuklasını “bugüne dek yapılmış en sofistike kedi animatroniği” olarak niteliyor. Kuklacı, Barclay’in Outabody System (Dış gövde Sistemi) adındaki (80 giriş kanalından ve kuklanın yüzünü bilgisayar klavyesine bağlayan 76 kablodan oluşan) icadını kullanarak, yüz ifadelerini bir eldiven aracılığıyla kontrol edebiliyor. Barclay bu kuklayı oynatmayı “bir müzik aleti çalmaya” benzetiyor.
Maine Coon cinsi kediden yola çıkarak hazırlanan metal dişli canavar kedi Patiler, filmde tamamı animatronik olan tek karakter. Patiler’i anime etmek için beş kuklacı gerekti.
Canlı bir modeli olmayan diğer tek hayvan, bilgisayarda yaratılan geveze güvercin Seamus’tı. Görsel efektler yapımcısı Randy Starr bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Seamus güvercinlerin asla yapamayacağı şeyleri yapan harika bir küçük karakter”.
“İlk filmde karakterlerin bilgisayar yapımı olduğu birkaç sahne vardı çünkü bu sahnelerde hayvanlar dövüş müsabakaları gibi olağanüstü şeyler yapıyorlardı. Bu filmde ise böyle sekanslar var, yani çok daha aksiyon merkezli bir film” diyor Starr.
“Kediler ve Köpekler: Kitty Galore’un İntikamı”ndaki bir başka gelişme de bir arada görülen hayvanların sayısı. Her hayvanın ona ayrılmış bir eğitmeni olduğu ve bir sahnede belirli bir aksiyon gerçekleştirdiği için, çevrede dikkat dağıtacak çok fazla şey olmaması gerekiyordu. Örneğin KÖPEK karargahının hareketli giriş katı gibi hummalı bir çalışmanın sürdüğü kalabalık sahneleri çekmek neredeyse imkansızdı. Bu yüzden, yapımcılar aynı kaydın, her seferinde bir iki hayvanla çekilmek üzere farklı kanallar üzerinden alınmasına ve bunların sonradan birleştirilmesine karar verdiler. “Bir sahnede 20-30 köpek görüyorsanız, bu 20-30 kanal kullanılmış olabileceğini gösterir” diyor Starr ve ekliyor: “KÖPEK girişi için elimizde 53 ayrı parça vardı. Bunları sonradan bilgisayarda bir araya getirdim”.
Görüntü yönetmeni Steven Poster ise şu açıklamayı yapıyor: “Aksiyonu aralıksız tekrar eden bir kamera yerleştirdik. İki kahraman köpeğin içeri girişinin ana kayıt olarak aldık ve sonra grupları farklı alanlara koyduk. O tek kayıt tam bir gün sürdü ama buna değdi: Aynı anda çeşit çeşit işler yapan bir sürü hayvanla dolu bir set görüntüsü yakaladık”.
Poster, mümkün oldukça, uzaktan ve vinçle çalıştı ki hayvanlara ve eğitmenlerine yeterince alan bıraksın ve onlara odaklanabilsin.
Evcil Hayvan Merkezli Bir Dünya Tasarlamak
Kuyruklu bir ceketin gerçekten de kuyruklu bir ceket anlamına geldiği yer.
Brad Peyton ve yapım tasarımcısı Rusty Smith, KÖPEK karargahının, görür görmez derinlik ve enerji hissi uyandıracak geniş bir merkezi alana sahip olması gerektiği konusunda anlaştılar. “Esas kısmını alt birimlere bölünmüş merkezi bir alanın oluşturduğu, roket araba parkından girilen bir mekandı” diyor Smith.
Diggs buraya Butch’la birlikte ilk geldiğinde, genel bakış aynı anda hem köpeklerin koşu bantlarının üzerinde antrenman yaptığı spor salonunu hem de beş tane yangın musluğunun sıralandığı banyoyu gösteriyor. Buradan U dönüşü yapılarak laboratuara ve Lou’nun tüm bunların üzerindeki ofisine geçiyor. Smith, NORAD benzeri gözlem kameralarının tamamladığı dekoru şöyle tanımlıyor: “Biraz retro. Ayrıca, casus filmlerine de selam çakıyor. Ve havalı pek çok küçük ölçekli mobilyadan oluşuyor”.
Kedilerin küçük, kapalı saklanma yerlerine duydukları zaafı bilen Smith, MİYAVLAR karargahını popüler kedi evlerinin tasarımına dayandırdı. Sadece 2-2,5 metre yüksekliğinde ve küre biçiminde olduğu için özellikle zorlu bir çalışma alanıydı. Smith gülerek, “İçinde çalışabilmek için herkesin çömelmesi gerekiyordu” diyor. Yapım tasarımcısının, aynı zamanda, mümkün olan her yerde gerek yükseltilmiş platformlar gerek diğer yaratıcı erişim yolları kullanarak kuklacılar için de manevra alanı bırakmayı unutmaması gerekiyordu.
Set ekibindekiler özellikle yaratıcı aksesuarlarla çok eğlendiler. Her iki seti de köpek ve kedi ödülleri için jetonlu makineler, özel yapım bilgisayar klavyeleri gibi ayrıntılarla doldurdular.
Smith, Bay Tinkles’ın büyük hapishane sahnesinin geçtiği büyük setlerinden biri için, Brad Peyton ve senaristleri Alcatraz’a götürerek oranın yapısını ve havasını hissetmelerini istedi. Orada çekim yapılması yasak olduğu için, hapishanenin dış duvarlarını Kanada’da Vancouver yakınındaki Riverview’da çektiler; iç mekanlar için ise platoda set kuruldu.
Hayvan oyuncuların kostümleri de, kedi ve köpeklerin hakim olduğu dünyada her şeyin olağan gibi görünmesi temasıyla uyumluydu. Filmin dört bacaklı yıldızları için, gömlekten kravata, laboratuar önlüğünden motosiklet ceketlerine, birçok gündelik giysiler hazırlandı. Kostüm tasarımcısı Tish Monaghan gardıroptaki çeşitliliğin “gülünçten görkemliye” uzandığını söylüyor ve ekliyor:”Yelpazenin bir ucunda iş kıyafetleri, ortasında Kitty Galore’un kostümleri, diğer ucunda ise minyatür Hannibal Lecter kıyafeti vardı”.
Hayvanların rahatlığını ön planda tutmak isteyen Monaghan eğitmenlere danıştı ve bol miktarda yumuşak, esnek malzemeler kullandı. “Kişilikleriyle öne çıkarak ışıldamalarını istedik, kıyafetler tarafından engellenmelerini değil” diyor tasarımcı.
Peyton, köpeklerin ve kedilerin evcil hayvan maskelerini çıkarıp kendileri olduklarını gördüğümüz her anda, her şeyin bütünüyle onlar tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş hissi vermesini istedi. Bizim dünyamızdaki etkileşimleri sırasında, insanların ölçeklerine ve beklentilerine uyum sağlamak zorundalar; fakat, bizim sınırlı duyularımız ve insan merkezci bakış açımızla fark edebildiğimizden çok daha fazla şeyin olup bittiğine dair bir ima her an mevcut.
“Bu filmle yapmak istediğimiz şey, ‘Kediler ve Köpekler’le başlamış olan, güvenilir evcil hayvanlarımızın, biz onları uyuyor sanırken kendi aralarında ne entrikalar ve tiyatrolar çevirdiklerini konu alan casus ve karşı casus efsanesini derinleştirmekti” diyor yönetmen ve ekliyor: “Fakat bu filmdeki espriyi yakalamak için ‘Kediler ve Köpekler’i izlemiş olmanıza gerek yok. ‘Kitty Galore’un İntikamı’ kendi başına bir macera”.
Aslında, Andrew Lazar’ın öne sürdüğü gibi, “Hayatlarını kedi ve köpeklerle paylaşanlarımızın, kendileri etrafta değilken hayvanlarının neler yapıyor olabileceklerini tekrar düşünmeleri için bir uyandırma çağrısı” da olabilir.