MELEKLER ve ŞEYTANLAR “ANGELS & DEMONS”
Küresel bir fenomen haline gelen The Da Vinci Code/ Da Vinci Şifresi’nin ardındaki ekip, Dan Brown’ın çok satan romanından uyarlanan ve merakla beklenen Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar için geri dönüyor. Tom Hanks, antik köklere sahip güçlerin amaçlarına ulaşmak için her şeyi, cinayeti bile göze aldığını yeniden gören Harvard’lı simgebilimci Robert Langdon rolünü bir kez daha üstleniyor. Ron Howard’ın tekrar yönetmenlik koltuğuna oturduğu filmin yapımcılığını üstlenen isimler Biran Grazer, Ron Howard ve John Calley. Filmin senaryosunda David Koepp ve Akiva Goldsman’ın imzası var.
Vatikan’ın, tarihin en tartışmalı şifresini kıran adam olan Robert Langdon’a başvurmasına hangi korkunç keşif neden olabilir? Langdon Illuminati olarak bilinen –ve tarihteki en güçlü organizasyon olan- kadim ve gizli bir kardeşliğin tekrar ortaya çıktığına dair kanıtlar bulduğunda, bu gizli organizasyonun en büyük düşmanı olan Katolik Kilisesi’nin varlığına yönelik ölümcül bir tehditle yüzyüze gelir. Illuminati’nin geriye sayan, durdurulması olanaksız bir saatli bombaya benzediğini öğrenen Langdon Roma’ya giderek orada güzel ve gizemli bir İtalyan bilim insanı olan Vittoria Vetra ile güçlerini birleştirir. Mühürlü lahitler, tehlikeli mezarlar, terk edilmiş katedraller ve hatta yeryüzündeki en gizli mahzenin kalbinde geçen durmak bilmez, aksiyon dolu bir ava çıkan Langdon ve Vetra, Vatikan’ın hayatta kalmak için sahip olduğu tek umudu gösteren 400 yıllık Aydınlanma Yolu’nu izlerler.
Columbia Pictures ve Imagine Entertainment bir Brian Grazer / John Calley yapımı olan Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’ı sunar. Filmin başrollerinde Tom Hanks, Ewan McGregor, Ayelet Zurer, Stellan Skarsgård, Pierfrancesco Favino, Nikolaj Lie Kaas ve Armin Mueller-Stahl yer alıyor. Yönetmen Ron Howard. Senaryo David Koepp ve Akiva Goldsman’a ait. Filmin yapımcıları Brian Grazer, Ron Howard ve John Calley. Dan Brown’ın yazdığı romandan uyarlanan filmin yönetici yapımcıları Todd Hallowell ve Dan Brown. Görüntü Yönetmeni Salvatore Totino, ASC. Yapım Tasarımcısı Allan Cameron. Film Editörleri Dan Hanley, A.C.E. ve Mike Hill, A.C.E. Kostüm Tasarımcısı Daniel Orlandi. Ortak Yapımcılar Kathleen McGill, Louisa Velis ve William M. Connor. Filmin müziklerini hazırlayan isim, Hans Zimmer.
15 Mayıs 2009’da sinemalarda.
ANGELS & DEMONS/ MELEKLER VE ŞEYTANLAR’DA KİM KİMDİR
Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar bir papanın ölümü ve Kardinaller Meclisi’nin yeni bir papa seçtiği Conclave süreciyle başlıyor. Kardinaller arasında preferiti yani Papa olarak seçilme olasılığı en fazla olan kardinaller bulunmaktadır. Süreç, gizliliğe bürünmüş olmasıyla ve kardinallerin tecrit edilmesi ile ünlüdür. Dış dünya ile tek iletişim, şapelden yayılan duman olarak kendini göstermektedir. Kara duman oylarda üçte iki çoğunluğun henüz oluşmadığını, beyaz duman da (ve son zamanlarda çanlar) üçte iki çoğunluğun sağlandığını ve yeni papanın seçildiğini göstermektedir.
Camerlengo Vatikan’da çok belirli görevlere sahiptir. Papa’nın ölümünü belgeleyen ve Balıkçının Yüzüğü olarak da bilinen yüzüğü resmi mührüyle birlikte yok eden de odur. Yeni bir papa seçilene kadar, Camerlengo Vatikan’ı vekil olarak yönetmektedir.
Swiss Guard denen muhafız birliği, 22 Ocak 1506’dan beri Papa’yı ve Kardinaller Meclisi’ni Vatikan duvarları içinde korudu. Muhafızlar, konumlarını iş değil görev olarak görmekle ünlüdürler. Swiss Guard üyesi olabilmek için kişinin 19-30 yaşları arasında, en az 1 metre 73 santimetre boyunda, lise mezunu ve İsveç ordusunun verdiği temel askeri eğitimden geçmiş, İsveç vatandaşı bekâr bir Katolik erkek olması gerekmektedir.
Vatikan’ın genel emniyet görevleri Jandarma tarafından yürütülmektedir. Pek çok görevin yanında asayişin sağlanması, trafik denetimi… kaçırma ve cinayet olaylarının soruşturulması gibi görevlerle ilgilenirler.
Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da bu gruplar, Illuminati’nin preferiti’yi kaçırarak her saat başı bir tanesini öldürmekle ve Vatikan’ı bombalamakla tehdit etmesiyle harekete geçmek zorunda kalırlar. Gerçek hayattaki Illuminati’nin ardındaki “resmi” hikâyeye göre gizli cemiyet 1776’da Bavyera’da kurulmuştur. Sanatın, bilimin ve hükümetin en yüksek düzeylerine ulaşmış 2.000 “özgür düşünen” üyesi olan grup, resmi olarak 1700’lerin sonunda dağılmıştır.
Ancak, pek çok insan gizli cemiyetin köklerinin çok daha eskiye dayandığına, Iluminati’nin 1500’lü yıllardan beri var olduğuna ve Kilise’nin hatalı bilimsel düşüncelerinin doğurduğu endişelerden ötürü kurulduğuna inanmaktadır. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’ın öyküsünde, bu “Aydınlanmış Olanlar” 100 yıldan fazla bir zaman önce yeraltına çekilmiş ve kaybolmuşlardır. Grup bu süre zarfında ateşli bir şekilde Vatikan karşıtı olmuş, doğanın dört elementine “tapınmayı” seçmişlerdir: toprak, hava, ateş ve su. Filmde izleyeceğimiz heyecan verici öykü bununla başlar.
Gerçek hayatta Illuminati’nin hâlâ var olduğunu söyleyenler de vardır. İnternette bulunan pek çok makale, video kaydı ve başka öyküler, onların dünyadaki olayları kontrol ettiklerini, yüksek ve güçlü mevkilerde bulunduklarını, hükümetlerin yerine “aydınlanmışların” kurduğu özerk bir hükümeti koyarak bir Yeni Dünya Düzeni yaratmakta olduklarını anlatmaktadır.
FİLM HAKKINDA
Katolik Kilisesi’ne ve 2000 yıllık tarihe karşı yer aldığı bir maceraya atıldıktan sonra, Robert Langdon Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da geri dönüyor ve bu kez kendini Vatikan’ın kalbinde, Kilise’yi en eski düşmanlarından birinden, Illuminati’den kurtarmaya çalışırken buluyor.
“Langdon Angels & Demons/Melekler ve Şeytanlar’a The Da Vinci Code/Da Vinci Şifresi’ndeki olaylar yüzünden Vatikan’la buz gibi bir ilişki içinde başlıyor,” diyor müthiş Profesör Langdon rolüne bir kez daha bürünen Tom Hanks. “Belli ki kilisenin organizasyonu, ayinleri ve tarihi hakkında muazzam bilgi sahibi ama bu onu sevinçle karşılanan biri yapmaya yetmiyor. Aslında, Vatikan’da papa seçimini baltalamak maskesi altında bir güç mücadelesi var ve kiliseyle olan geçmişine rağmen bunu önleme işini doğru adam alıyor.”
Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da, Langdon 400 yıllık bir yeraltı organizasyonu olan Illuminati’yi ve Vatikan’da karmaşa yaratmaya yönelik planlarını engellemeye çalışır. Yönetmen Ron Howard için bu fikir kusursuz bir kötü adam ve Robert Langdon’a yaraşır bir rakip demekti. “ Angels & Demons /Melekler ve Şeytanlar’ı okuduğumda, Illuminati bana çok cazip geldi,” diyor Howard. “Bu dört yüz yaşındaki gizli cemiyette Galileo ve Bernini gibi isimlerin üye olduğu söyleniyordu. Onlara ne oldu? Gerçekten ezildiler mi? Bizi gerçekten terk mi ettiler? Illuminati’nin bir örgüt olarak sağ kaldığına ve bugün gizlice aramızda olduklarına; gündelik yaşantımızı, hükümet politikasındaki kararları ve şirket stratejilerini etkilediklerine inananlar var.”
“Bizim öykümüzde, Illuminati dört yüz yıl öncesine dayanan bir intikam için geri dönüyor,” diyor yapımcı Brian Grazer. “Illuminati yeni papa olmak için favori adaylar olan dört kardinali kaçırıyor ve Vatikan’ı yok etmekle tehdit ediyorlar. Vatikan, bu kriz zamanında yardımcı olması için eski bir rakip olarak gördüğü Robert Langdon’ı çağırıyor. Toprak, hava, ateş ve su elementlerinin antik simgelerine bağlı gizemli Illuminati şifrelerini sadece Langdon çözebilir.”
“Bir Robert Langdon macerasının güzel yanı, merak uyandırması ve araştırmaya yöneltmesi,” diye devam ediyor Howard. “Kitabı okuduğunuzda ya da filmi izlediğinizde, kütüphaneye ya da internete başvurup Bernini’yi, Galileo’yu ve onların Vatikan’la, sanat dünyasıyla, bilimle ve Illuminati’nin gizemiyle olan ilişkilerini anlamak istiyorsunuz. İnansanız da inanmasanız da bu büyüleyici bir konu ve Dan Brown’ın verimli hayal gücüyle büyüleyici bir dizi ipucuna ve harika bir gizeme dönüşüyor.”
Yapımcı John Calley “Dan’in kitaplarını Amerika The DaVinci Cod/ DaVinci Şifresi’ne el atıp roman bir fenomen haline gelmeden keşfettiğim için çok şanslıydım,” diyor. “Bence Dan’in The DaVinci Code/ Da Vinci Şifresi ve Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da yaptığı şey, zamanımıza uygun bir seri. İki kitap da merkezinde dinamik ve dahiyane bir kahraman barındıran tempolu birer macera romanı. Dan’in bu kadar ses getiren bir başarı kazanmasına şaşırmamak gerek.”
Hanks projenin çekici gelmesinde Langdon’ın etkileyici ve gizemli zekâsının büyük rol oynadığını söylüyor. “Bu gözden kaçan alanda uzman olan birini canlandırmak harika… Hayatını kimsenin göremediği bağlantıları oluşturmak üzerine kurmuş; tek bir simge birçok değişik bakış açısını temsil edebilir ve Langdon bundan anlam çıkarabilir. Bu büyüleyici bir karışım. Roma’dayken, antik açıdan büyük değere sahip yerlerin yakınında çalışırken sadece ne zaman inşa edildiğini bilmek istemedim. Oraya nasıl geldiğini, başlangıçtaki düşüncenin ne olduğunu, bir kilisenin inşa edilişi sırasında Roma’da neler olduğunu bilmek istedim. Parasını kim ödemişti? Ne zaman ve neden eklemeler yapıldı? Robert Langdon’la ilgilenmemin nedenlerinden biri de tarihi çok katmanlı olarak görmesi; gerçeğe ulaşmadan önce insanlığın bu simgeleri nerede, ne zaman ve nasıl bulduğuna dair dokuz değişik gerçeği ve dokuz değişik fikri almanız gerekiyor.”
Hanks ayrıca yönetmen Ron Howard’la tekrar bir araya gelme fırsatına da memnuniyetle yaklaştı. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’la dördüncü kez işbirliği yapan ikili, en son The Da Vinci Code/Da Vinci Şifresi’nde bir araya gelmişti. “Hiçbir şey Ron’u yıldıramaz,” diyor Hanks. “Roma’da yüzlerce turistle birlikte Pantheon’un önünde çekim yapmak da… Öğleden sonraları hava sıcak ve kalabalığın yoğun olduğu sahnelerde küçük arka sokaklar buldu. O kadar odaklanmıştı ki kalabalığın farkında bile değildi. Ne zaman zorlayıcı bir çekimle karşılaşsa, üstesinden gelecek bir yol bulur ve işe yarayacağına dair güveni tam olur. Ron bir sinemacı olarak muazzam miktarda esere sahip ve giderek daha karmaşık, katmanlı filmler çekiyor—ve her şeyi çok kolaymış gibi gösteriyor. Bir sinemacı olarak şimdi daha korkusuz ve daha büyük riskler alan biri. Film çekmek tarzını tümden değiştirme konusundaki iradesi ve tutkusu, ikimizi de taze tutuyor.”
Langdon’a görevinde, Ayelet Zurer’in canlandırdığı, CERN’den gelen İtalyan bilim insanı Vittoria Vetra eşlik etmektedir.
CERN (Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire / Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi) dünyanın en büyük parça fizik laboratuvarıdır. İsviçre’de bulunan CERN, prodüksiyon sırasında dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısının çalışmasını başlattı. Bu deneyler içinde yaşadığımız evrene bakışımızı değiştirecek. Deneyler, doğanın maddeyi antimaddeye tercih etme nedenini araştıracak ve maddeyi zamanın başlangıcındaki haliyle inceleyek. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da, Vetra’’nın CERN’deki görevi çalınan ve bir toplu kıyım silahı haline gelerek Vatikan’la birlikte Katolik Kilisesi’nin temellerini tehdit eden küçük bir antimadde kutusu etrafında gelişir.
Zurer rolüne yalnızca CERN’deki gibi parçacık hızlandırıcılarda gerçekleştirilen deneyler hakkında bilgi alarak (ve YouTube’da Büyük Hadron Çarpıştırıcısı ile ilgili videoları izleyerek) değil, Tom Hanks’in önerisi üzerine Bill Bryson’ın kitabı A Short History of Nearly Everything (Neredeyse Her Şeyin Kısa Tarihi)’ni okuyarak hazırlandı. Aslında, çekim ekibinin büyük bölümü de kitaba kendini kaptırarak “Einstein’ın Evreni,” “Güçlü Atom” ve “Darwin’in Tekil Kavramı” gibi bölümlerdeki notları tartıştılar.
Zurer karakteri hakkında şunları söylüyor: “Vittoria ilgimi çekti çünkü yüksek derecede eğitim almış ve hâlâ erkek egemenliğindeki işleri yapan kadınların kuşağını simgeliyor. Aynı zamanda özel yaşamı var ve kariyeri için duyarlılığını feda etmemiş. Düşünen biri, kolay kolay sarsılmıyor. Ron onun isterik biri olmasını istemedi.”
Papa’nın yokluğunda, yeni bir papa seçilene kadar Vatikan’ın gücü onun sağ kolu olan Camerlengo’dadır. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da bu anahtar karakter Ewan McGregor tarafından canlandırılıyor. Oyuncu yalnızca bu zengin karakterden dolayı değil, Ron Howard’la birlikte çalışma fırsatından dolayı da heyecanlandı.
“Ron Howard’ın büyük bir hayranıydım – Londra’da The Da Vinci Code/ Da Vinci Şifresi’ni çekerken onunla birkaç kez görüşmüştüm,” diyor McGregor. “İkimizin de Pazar günleri gitmeyi sevdiğimiz bir restoranda karşılaşmıştık. Sinemanın teknik yönleri konusunda iyi olmakla kalmayıp size performans ve sahne duygusu açısından da yardımcı olabilen bir yönetmenle çalışmak çok güzel bir şey. Bence kendisinin de oyunculuk geçmişine sahip olması onu çok, çok iyi bir yönetmen kılıyor.”
Camerlengo’nun kilisedeki rakibi sessiz, saygın Kardinal Strauss’u deneyimli aktör Armin Mueller-Stahl canlandırıyor. Vatikan politikalarını yönlendirmekte bir uzman olan Kardinal Strauss, belli ettiğinden çok daha fazlasını bilmekte ve görmektedir. Aslında, Kardinal Strauss’un duygularını açığa vurmayan, sessiz yaklaşımı Mueller-Stahl’ın oyunculuğa karşı tavrıyla paralellik gösteriyor.
“Strauss daima ne yapması gerektiğini, sonraki adımını belirlemek için gözlemliyor ve izliyor. Düşündüklerini ve kimden şüphelendiğini fazla açığa vurmuyor; bence oyunculuğun da sırrı burada,” diyor Mueller-Stahl. “Bir yüzünüz var. Altında ikinci bir yüz daha var ve bu ikinci yüzü göstermeden hayata geçirmek çok önemli. Ana fikir her şeyi göstermemek ama diğer yandan, göstermeyerek onu açığa çıkarmalısınız. İzleyicinin anlayabileceği bir şey olmalı ama göze batmamalı.”
Kardinal Strauss’la birlikte çalışan –ve onu ve Kardinaller Meclisi’ni koruyan—Swiss Guard’ın Başkumandanı Komutan Richter’i Stellan Skarsgård canlandırıyor. Swiss Guard Vatikan’ı 22 Ocak 1506’dan beri korumaktadır ve bu görkemli ve saygın gücün saygıdeğer lideri Richter, birliğin simgelediği her şeyin vücuda gelmiş halidir—Papalık kurumuna kesin bir kendini adama, saygı ve bağlılık. Ancak soruşturma devam ederken, o da bir şüpheli olabilir.
“Vatikan’ın güvenlik teşkilatının başı olarak, kaçırılan dört Kardinal ve Vatikan’daki bomba ile Richter’in başı belada ama o sıkı bir karakter,” diyor Skarsgård. “Kendine hakim ve dindar biri. Çeşitli noktalarda ona güvenip güvenemeyeceğimizi bilemiyoruz. Langdon gibi o da suçu çözmeye çalışıyor ama Langdon ve Vittoria ile aralarında karşılıklı bir güvensizlik hissi var.”
Katolik Kilisesi’nin kalbi olmanın yanında, Vatikan aynı zamanda İtalya’nın içinde bir devlettir. Swiss Guard Papa’yı ve Kardinaller Meclisi’ni korurken, Jandarma Vatikan duvarları içindeki geri kalan her şeyi denetler. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’da dört kardinal kaçırılınca, Skarsgård’ın Komutan Richter’ini İtalyan aktör Pierfrancesco Favino’nun oynadığı Jandarma Müfettiş Ernesto Olivetti’yle karşı karşıya getiren bir yetki alanı kâbusu başlar. “CERN’deki rahip-bilim adamının damgalanması olayından sonra Olivetti Langdon’ı getiriyor,” diyor Favino. “Durumla baş edemeyeceklerini hemen anlayıp simgelerin anlamını bilen tek kişi olan Langdon’ı getiriyor. Bu hareketi Richter’le çatışmasına neden oluyor—Langdon, Vatikan’la olan geçmişi nedeniyle Richter’in azıcık bile güvenmediği biri. Olivetti Richter’in son söz sahibi olduğunun farkında çünkü Swiss Guard Kardinalleri korumakla görevli; Langdon’ı getirmek, soruşturmada Olivetti’nin sahip olduğu tek koz.”
Thure Lindhardt, Chartrand adlı bir muhafızı oynuyor. Oyuncu, “İlginç olan şey, bunun onlara göre bir iş olmaması. Bu rahip ya da keşiş olmak gibi bir yaşam tarzı… Onlar Papa’nın askerleri—onun için hayatlarını feda etmeye hazırlar.”
CERN HAKKINDA
CERN dünyanın en büyük ve en saygın bilimsel araştırma merkezlerinden biridir. Temel fizik alanında çalışan ve evrenin neden yapıldığını ve nasıl çalıştığını öğrenmek amacını taşır. CERN’de maddenin temel bileşenlerini—temel parçacıkları incelemek için dünyanın en büyük ve en karmaşık bilimsel cihazları kullanılmaktadır. Bu parçacıklar çarpıştığında neler olacağını incelemek, fizikçilerin doğanın kanunları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlar.
CERN’de kullanılan cihazlar parçacık hızlandırıcıları ve dedektörleridir. Hızlandırıcılar, parçacık ışınlarını yüksek enerji seviyelerine çıkararak birbirleriyle ya da sabit hedeflerle çarpıştırırlar. Dedektörler bu çarpışmaların sonuçlarını gözlemleyip kaydederler.
1954 yılında kurulan CERN Laboratuvarı Cenevre yakınlarındaki Fransız-İsviçre sınırında bulunmaktadır. Avrupa’nın ilk ortak girişimlerinden biri olan kurum, 20 üye devlete sahiptir.
CERN’in Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) Cenevre yakınlarında bulunan devasa bir bilimsel cihazdır ve İsviçre ile Fransa arasındaki sınıra yayılmıştır. Cihaz, fizikçilerin bilinen en küçük parçacıkları—her şeyin temel yapıtaşlarını incelemeleri için kullanılan bir parçacık hızlandırıcıdır.
“Hadron” adı verilen ve proton ya da kurşun iyonu olan iki atomaltı parçacık ışını dairesel hızlandırıcının içinde zıt yönlere yolculuk edecek ve her turla birlikte enerji kazanacaklardır. Fizikçiler LHC’yi kullanarak yüksek enerjili iki ışını çarpıştıracak ve Büyük Patlama’dan hemen sonraki koşulları yeniden yaratacaktır. Dünyanın dört bir yanından fizikçi ekipleri, LHC’de yapılan bir dizi deneyle çarpışmalarda yaratılan parçacıkları özel dedektörler kullanarak inceleyeceklerdir.
ROMA’DA ÇEKİM
Los Angeles’a dönmeden once Roma’da geçen bir ay çok yoğun ve heyecan vericiydi. Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar Piazza del Popolo, Piazza Navona, Castel St. Angelo, güzel ve Barok Santa Susanna kilisesinin dışı ve Roma’nın caddeleri gibi ünlü mekânlarda çekildi. Ekip yüzlerce heyecanlı, meraklı turistler ve yerel halk tarafından tezahüratla karşılandı..
Raphael, Michelangelo ve Bernini’nin eserlerinden – gökyüzünü delen obelisklerden sayısız piazzalara—gizlenmiş noktaları gösteren heykellere kadar, Dan Brown’ın kitaplarındaki ipuçları her yerdeydi. Bu ipuçlarını görmezden gelmek imkânsızdı. Roma’nın ünlü sanatının ve mekânlarının zevkine varmak için gelen turist grupları kısa sürede tur programlarına Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar çekimlerini de eklediler. Hanks ve Zurer’in Pantheon’un önünde Piazza Della Rotonda’da yürümelerini gösteren “basit” bir çekim sırtlarını antik Roma tapınağına dönmüş, omuz omuza duran ve çekimi izleyip fotoğraflamak isteyen yüzlerce meraklı göze sahne oldu. Atmosfer canlı ve hareketliydi; ekip başka bir çekim için hazırlanırken bir noktada meydanda bir düğün olduğu anlaşıldı. Gelin ve damadın, Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’ın çekileceği Pantheon’un yakınlarında evlenmeyi planladıkları ortaya çıktı. Tom Hanks centilmenlik örneği göstererek gelinin ve babasının Pantheon’da ekipman, ışık ve kameralar arasında yollarını bulmalarına yardım etti.
Bu çılgın ve kalabalık atmosfer görüntü yönetmeni Salvatore Totino’nun işine yaradı. “Roma’daki tüm turistler neşeli bir kalabalık oluşturdu ve bu da bizim yaklaşımımıza çok uydu. Ron’la birlikte filme bir aciliyet hissi verme konusunda anlaştık—Vatikan’da patlamak üzere olan bir bomba var, amacımız bu ölümcül geriye sayımı sinematik olarak başarıyla yansıtmaktı. Kameranın harekete devam etmesini istedik ve bunun için daha uzun lensler kullanarak sabit kameraya, kaydırmaya ve taşıyıcıya ağırlık verdik,” diyor Totino.
Totino’nun ve elektrikçi Rafael Sanchez’in Roma’da yaşadıkları en büyük zorluk Castel Sant’Angelo’da oldu. MS 128 yılında İmparator Hadrian tarafından kendi mezarı olarak inşa ettirilen Castel Sant’Angelo hapishane, kale ve papalık konağı olarak işlev görmüştü. Yapıya giden köprü Roma’da sık rastlandığı üzere melek heykelleriyle süslüdür; Angels & Demons/ Melekler ve Şeytanlar’ın gece çekimleri için bu meleklerin her biri özel olarak ışıklandırıldı. Sanchez ve ekibi, yapıya özel görkemli bir ışıklandırma hazırladı.
Totino Sanchez’in kaleyi ışıklandırması yönündeki önerisinin, iki gecede çok şey başarılması gereken yapıma çok yardımcı olduğunu söylüyor.
“Castel Sant’Angelo için çok çaba harcadık; yapmamıza izin verilenler ve sınırlı kurulum zamanı düşünüldüğünde bir araya getirilmiş bir iş denebilir. İlk keşif sırasında, Rafi mimari ışıklandırma önerdi. Bu harika bir yaklaşımdı ve bize çok yardımı oldu. Bir başka deyişle, parça parça ışıklandırmak yerine ışığı biraz daha bilinçli kullandık. Bunu yapmak orada daha küçük alanda kallmamıza yardım etti. Geceler kısaydı; köprü ve girişte bir gecemiz, içeride bir gecemiz vardı. Girip çıkmalıydık, o nedenle bu tarz ışıklandırma çok işe yaradı,” diyor Totino.
Castel Sant’Angelo’nun dışındaki gece çalışması arama ışıklarıyla uçan helikopterleri ve sirenleri ve ışıklarıyla çeşitli araçlarda bulunan polis ekiplerini de içeriyordu. Turist grupları için bu eğlenceli olmakla birlikte, kalenin bitişiğindeki ve yapıya bir geçişle bağlanan Vatikan, gürültü patırtıyı pek hoş karşılamamış olsa gerek.
Resimler: