THE LAST SONG-SON ŞARKI
TOUCHSTONE PICTURES
“The Last Song-Son Şarkı”
11 Haziran’da Türkiye Sinemalarında Gösterilmeye Başlanıyor
Ünlü yazar Nicholas Sparks’ın (“A Walk to Remember”, “The Notebook”) en yeni kitabından uyarlanan “The Last Song-Son Şarkı”nın konusu, ABD’nin küçük bir sahil kasabasında geçer. New York’ta yaşayan kızına (Miley Cyrus) karşı yıllardır kayıtsız olan bir baba (Greg Kinnear), sahil kasabasına isteksizce gelen kızıyla yaz tatili geçirme şansına kavuşur. Kızıyla yeniden bağlantı kurmaya çalışırken tek ortak yönleri olan müziğin gücüne sarılır.
Touchstone Pictures’ın sunduğu “The Last Song”un yönetmenliğini Julie Anne Robinson üstlendi. Senaryosunu, Nicholas Sparks’ın aynı adlı çok-satan romanından Nicholas Sparks ile Jeff Van Wie yazdı. Yapımcılığını Adam Shankman ile Jennifer Gibgot gerçekleştirdi. Başrollerinde Miley Cyrus, Liam Hemsworth, Greg Kinnear ve Kelly Preston kamera karşısına geçti.
PRODÜKSİYON BİLGİLERİ
Roman yazarı Nicholas Sparks, 1996 yılında kaleme aldığı ilk kitabı “The Notebook”un dilden dile yayılmasıyla edebiyat dünyasının süperstarı oldu. Sıradan insanların olağanüstü hayatlarını ve aşklarını konu alan ilham verici hikayeleri, dünyanın her yerindeki okurların gönlünü kazandı. Son romanı “The Last Song” da geleneği bozmadı ve hem New York Times, hem de USA Today gazetelerinin best-seller listelerine 1 numaradan giriş yaptı.
Sparks’ın kimi zaman eğlenceli ve daima etkileyici kitapları, birbirinden güçlü filmler için de temel oluşturdu.
Acı-tatlı aşk hikayeleriyle gişe başarılarına imza atarken aynı zamanda eleştirmenlerin de beğenisini kazandı.
Sparks’ın bugüne kadar filme çekilen yapıtları şöyle sıralanır:
Başrollerinde Kevin Costner ile Robin Wright Penn’in oynadığı “Message in a Bottle”,
Mandy Moore’un başrolde yer aldığı “A Walk to Remember”,
Ryan Gosling ile Rachel McAdams’ın kamera karşısına geçtiği “The Notebook”,
Richard Gere ile Diane Lane’in başrolü paylaştığı “Nights in Rodanthe”,
Amanda Seyfried ile Channing Tatum’un oynadığı “Dear John”
2011 yılında gösterime girmesi planlanan “The Lucky One”.
“The Last Song” büyük ekranların yolunu tutarken Sparks’ın kariyerinde yepyeni bir aşamanın başlangıcını simgeledi. Bugüne kadar birçok kitabı sinemaya uyarlanan yazar, 15. kitabının uyarlamasında ilk defa senaryoyu da kaleme aldı.
“The Last Song”un özünde, birbiriyle duygusal bağlantısını kaybetmiş bir baba ile kızının yeniden iletişim sağlamak için gösterdiği çabanın yüreklere hitap eden dokunaklı yolculuğu vardır. Aynı zamanda da, duygusal açıdan kendisini çevreye kapatmış olan Ronnie adlı bir genç kızın yaz tatili sırasında tanıştığı gence ilgi duymasıyla gardını indirmeye başlamasıyla gençlik aşklarının meçhul dünyasında keşfe çıkar.
Filmde Ronnie’nin babası Steve Miller’ı oynayan Greg Kinnear, Sparks’ın kitaplarında aile bağlarının devamını
sağlamanın zorluk ve keyiflerini anlattığını söylüyor. Senaryoyu okuduğu anda etkilendiğini gizlemeyen aktör, “Nicholas Sparks’ın ailelere yönelik inanılmaz bir duyarlılığı var. Birbiriyle çok az iletişim şansı kalmış insanlar üzerine ilginç bir hikaye yazdığını gördüm. Sonuçta herşey birbiriyle mükemmel bir düzen içerisinde bağlı değildir. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi…” diyor.
“The Last Song”un bir önceki çalışması gibi bir aşk hikayesi olduğunu söyleyen Sparks, “Ancak bu bir aşk romanı değildir. Hayalci fanteziler yoktur. Ebeveyenler ile çocuklar, ilk kez çiçeklenen genç aşklar, yetişkinler arasındaki bağlılık ve şefkat gibi farklı düzeylerde gerçek sevgi üzerine bir çalışmadır” diye uyarıyor.
İngiliz televizyonu için yaptığı çalışmasıyla üç kez BAFTA ve Altın Küre adaylığı kazanmış olan yönetmen Julie Anne Robinson, filmin sade öyküsünün, yazarın insani duyguları anlama gücünü yansıttığını belirterek şöyle konuşuyor: “Bana ‘Splendor in the Grass’ gibi klasik filmleri çağrıştırdı. “The Last Song’, ayrı düşmüş insanların yeniden birleştiği, bağışlama ve bedel ödeme üzerine, sevgi üzerine bir çalışmadır. İnsani ilişkilerin kırılgan yapısını, bir zamanlar bozulan bu kırılgan bağların nasıl tamir edilebileceğini anlatır.”
Ronnie’nin annesi Kim rolünde kamera karşısına geçen Kelly Preston’ın düşüncesine göre, ortaya çıkan sonucun “aynı anda üzücü ve hayatı onaylayıcı” olduğunun altını çizerek şöyle konuşuyor: “Nick’in çalışmasında büyük derinlik vardır. Gerçek hayatta meydana gelen basit şeyler; küçük anlardaki güzelliği bulmak üzerine yazar. İnsani koşullara çok güzel açıdan bakması sayesinde, yetişkinlerin dünyasının yanısıra 17 yaşındaki bir genç kızın beyninin içinden geçenleri yazma gücünü elde ettiğini düşünüyorum.”
“The Last Song” projesinin başlangıcında ünlü yapımcı Jennifer Gibgot ile yaptığı bir konuşmanın yer aldığını
söyleyen Nicholas Sparks, o günleri şu sözlerle anımsıyor: “Miley Cyrus’un dramatik yeteneğini sergileyebileceği bir proje arıyordu. Ben de ‘The Lucky One’ı tamamlamış, bir sonraki kitabımda ne yazacağıma karar vermeye çalışıyordum. Kitaplarımı hem kendim, hem de okurlarım açısından ilginç ve yeni kılmak için karakterlerin yaşlarıyla ikilemlerini çeşitlendirmeye çalışırım. Bugüne kadar yaşları 20’den 50’ye kadar değişen karakterler üzerine kitaplar yazmıştım. Artık ergenlik çağındaki bir karaktere ağırlık veren bir kitap yazmak istiyordum ki, ‘A Walk to Remember’dan beri bunu hiç yapmamıştım.”
Bir sonraki adımı formüle ederken Gidgot’tan bir telefon geldiğini söyleyen Sparks, gerisini şöyle anlatıyor: “Miley Cyrus’ın sevebileceği tipte birşeyler yazıp yazmadığımı sordu. Aklımda belli bir konunun olmadığını, o kadar üretken olmadığımı söyledim. Ancak Miley’in ‘A Walk to Remember’ı çok sevdiğini söyleyince aklımda belli bir fikir oluştu.
Böylece bu hikayeyi beş altı hafta içerisinde geliştirdim.”
Sparks’ın yapımcılara sunduğu konu, eğlenceli olduğu kadar duygusal ağırlıklı bir baba-kız hikayesiydi. “Harika bir hikaye oldu. Her yaştan izleyiciye cazip gelecek yetenekli bir oyuncu kadrosunun desteğiyle çok güzel bir film yarattık. Ronnie karakteri, ergenlik çağında hepimizin içinden geçtiği süreci yaşayan cazip bir karakterdir. Filmin akışı boyunca büyüyüp olgunlaşmak zorunda kalır” diyor bu konuda…
İlk dramatik rolünün Nicholas Sparks imzalı bir filmle olmasından heyecan duyduğunu söyleyen Miley Cyrus,
düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor: “A Walk to Remember’ ile ‘The Notebook’un her ikisi de beni derinden etkilemişti. Sparks’ın her çalışmasında harika pozitif mesajlar vardır. Bence en iyi yanı, gençlerin sevmesi ama aynı zamanda yetişkinlere de cazip gelecek kadar olgun bir çalışma olmasıdır. Böyle bir denge kolay bulunmaz.”
Website: TheLastSongMovie.com
www.facebook.com/TheLastSong
www.twitter.com/thelastsong
Resimler: